Bugün 8 Kasım. O meşum güne yaklaşıyoruz… Bazı bilim kurgu filmleri vardır. Geçmişe yapılan yolculuklar, resmin önce normal, daha sonra bir kişi eksik oluşması gibi senaryoları çok seyrettik… Allah bana bir şans verse, “Bir isteğin ne olursa olsun yerine getirilecek” dese, “Yüce Yaradanım, 10 Kasım tarihini ve bütün neticelerini ortadan kaldır” derdim… Hepinize Merhabalar, sevgili dostlarım…
İslam şemsiyeli iç politika tam gaz… Fransa’ya kızıyoruz, Almanya’ya bağırıyoruz, İslam’a yaklaşımlarını lanetleyip, işi boykot çağrılarına kadar götürüyoruz… Peki, buralarda bu durumlar bir günde mi oluştu, tabi ki hayır. Zaten yüzyıllardır, haçlı seferlerinden beri yaklaşım bu. Sadece şu an aşırı tepki vermek işimize geliyor. Dolar kuru ne kadar yükselirse, tepkinin dozajının da artacağından emin olabilirsiniz… Geçen yazılarımdan birinde devletin yıl be yıl dolar kur öngörü ve tahminlerini yazmıştım. O laflar henüz ağızdan çıkmak üzereyken ıskarta olmuş, tahmin ehlini de maskara etmişti… Ulusoylu Damat, bu durum karşısında yeni bir tahmin üretmek zorunda kalarak; 2020 için 6.91, 2021 için 7.68 TL, 2022 için 7.88 TL, 2023 için 8.02 TL de karar kılmıştı… Yorum yapmayacağın yıl 2020 henüz bitmedi, kur malûm… Yahu Allah rızası için biri bu Damadı sustursun… Ağzından lafın çıkışıyla birlikte, sistem gerekli cevabı veriyor…
Epey zamandır, bir diğer artistimizden söz etmedim. Tam tahmininiz gibi, Ekrem’in Oğlan‘dan bahsediyorum… Bekir Efendi, herhalde Ağasına özenmiş ki en son İzmir Depremini fırsata çevirmeyi başardı. Enkaz üzerinden yaptığı telefon görüşmesi, sonra İzmir’ de havadan, helikopter içi, yaptığı incelemelerin servis edilişi, hepinize “Biz bu görüntülere bir yerlerden aşinayız” dedirtti… Evladımız, bundan önce de “Gıda israfı %10-15leri buluyor. Bunları önlersek 300 bin Ailenin daha gıda ihtiyacı karşılanır” gibi çok ilmi beyanatlar verdi… Öğrenmenin, zamanı yaşı yoktur. Makamda her şeyi bilmeyi sağlamayabilir… Bir örnek vereyim. Bir kavanoz reçeli düşünün. Bal da olabilir salça da…Kavanozu kahvaltı tabağına boşaltın, %3-4 mutlaka çeperlerde kalır. Kahvaltı tabağında da mutlaka %3-4 bir zayiat oluşur. Bıçağınız da %1 derken nerdeyse, isteğiniz dışın da %10 u bulan fireler oluşur. bu salçada, fındık ezmesinde vs. de daha da artabilir. Yani israfı -0- a indirmek mümkün değildir. Bunu düşünemeyip kâğıt üzerinden israf ekonomisi yapmak cehaletin dik alasıdır… A, Oğlanım sen israfı git lüks mekanlarda gör. Mesela Otel ve lokantalardakilere çözüm bul. Buralarda çoğu zaman %30-40 hatta %50li rakamlar telaffuz edilmektedir. Esas bunlara çözüm bulun…Benim garip vatandaşım, bayat ekmeklerini çorba ile tüketir veya tirit yapar… Beklemiş pilavını, yayla çorbasına çevirir vs… Gerçi bütün bunları önleseniz bile durumu vatandaşa yansıtmayacağınıza kalıbımı basabilirim. Nereye mi gider… Tabi ki yandaş müteahhitlere, onlar daha bir şevkle, millete planladıklarını uygulayabilirler…
İzmir Depremi ne durumda olduğumuzu bir kere daha yüzümüze çarptı… Düşünün bir kere. Merkez üsten 150 km. uzaktaki bir şehrin ne hale geldiğini gördünüz. Oradan 500 km. uzakta İstanbul’un Avcılar’da oluşan çatlaklardan bazı binalar boşaltıldı… Türkiye’nin güneyinde deprem oluyor, kuzeyinde tahribat yapıyor… Burası da muhtemel, 10-15 yıl içinde beklenen,7.2’lik olası İstanbul Depreminden en çok etkilenecek yerlerden birisi… 1999’dan beri ne yaptığımızı, kafamıza çalan bir durum… Kısaca özetleyeyim: 500-600 km. uzakta 6.6-7.0 bir deprem oluyor Avcılar’da hasar oluşuyor… Basit bir soru. Bana yazmayın cevabı kendi kendinize veriniz… 20-40 km uzaklıkta 7.2 (en az) depremde Avcılar ve civarı ve de İstanbul ne olur… Farkındaysanız yukarda İzmir depremi şiddetini bir aralığa sığdırdım. Kimi gazete 6.6 yazıyor. Kimisi 6.8, kimisi 6.9 diyor… Ülkemizin en saygın kuruluşlarından Kandilli 6.8; AFAD ise 6.6 diyor. ABD ve Yunanistan ise 7.0 diyor… Yahu nasıl bir Ülke olduk… 2×2’nin 4 etmediği, tek memleketiz. Doğru tektir ve değişmez ama biz doğrudan çok uzağız… Maksadınız nedir. Buradan nasıl bir bademi menfaat çıkarma peşindesiniz. Yoksa; liyakat fukarası kadrolarınızın tutarsızlığı, laubaliliği, sorumsuzluğu mu söz konusu… İzmir’i; ara sıra müracaat etmek üzere beklemeye alalım… Gidelim 500-600 km. uzaktaki İstanbul’a. Teknik yetkililerin en iyimseri, 7 üzeri bir depremde, en az 10 bin binanın yıkılacağını söylüyor… Böyle bir durumda ne olabileceğine, olanlara bakarak ulaşmaya çalışalım mı… Elâzığ ve Malatya’da 3-5 bina yıkıldı. Bir hafta da enkazı kaldıramadık… İzmir’de yaklaşık 20 bina yıkıldı bazı yerlerde halâ çalışmalar devam ediyor… A benim bademlerim, İstanbul’ da 10 bin bina yıkılırsa kaç günde enkazlar ulaşacaksınız… Kafayı kuma gömmekle veya “Taktir-i İlahi” deyip işi Yaradan’ın üstüne atmakla iş hallolmuyor.1999 depreminden sonra, iktidarı devralıp sonsuz tecrübe edinmeniz gerekirken, zamanı boşa harcadınız… Fazla günahınızı almayayım. O kadar da boşa harcamadınız…Toplanma Alanlarını betonlaştırdınız, deprem konteynırlarını yok ettiniz vs. Ama binalara bir şey yapmadınız veya çok az yaptınız yoksa, İzmir’deki deprem Avcılar’da zayiata sebep olur muydu?
Bahsetmek istediğim iki konu daha var. Depremle direkt alakaları olmasa da türevleri mahiyetinde… Yardımlar… Birileri Allah rızası için; birileri kula gösteriş için yapıyor. Örnek dediğinizi duyar gibiyim… Başkanların Başkanı Mansur Başkan’ın yaptıklarını, işin tılsımı bozulmasın diye yazmayacağım, ama ipucu: dudaklarınız uçuklar… İstanbul Belediyesi keza, Manisa, Balıkesir vs. Hepsinden Allah razı olsun… Reklâmın iyisi kötüsü olmaz, reklâm reklamdır düşüncesinden dolayı ismini vermeyeceğim Bir Dernek var… Gitmişler, sağ olsunlar ama Akit Gazetesi öyle bir yazmış ki, sanki orda başkaları yok sanırsınız… Akit ayrıyeten çok ayıp bir şeye de vesile olmuş…”Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Koruma Derneği orada yoktu sadece mesaj yolladılar” diye, tenkit etmiş… Okuduğum zaman, aynı Basın camiasında olmaktan üzüntü duyduğum anlardan biri oldu… Be, cahiller, onlar kurtarma derneğimi yoksa itfaiye teşkilatımı ki, baretlerini takarak gövde göstersinler… Evlerinden sıcak yemek taşıyan, tanımadığı depremzedelere kendi yatak odasını açan gerektiğinde kanını malını seferber edenler var ya… İşte onların hepsi, bütün İzmirliler gibi, O dediğiniz kuruluşların gönüllü elemanları… Badem bıyığından yukarısı olmayanlar, bilemez ve de anlayamaz… Gelelim ikinci konuya: Aşağı yukarı her deprem sonrası tekrarlanan; dini sadece başörtüsü olarak kabul eden, bazı zavallıların düştükleri traji-komik duruma… İzmirlilerin hayat tarzı açısından yaklaşarak, bu cezayı, Allah’a bağlıyor… A, benim, yeni dinin temsilcileri garip kızlarım… Sizin anladığınız ve söylediğiniz anlamda ki yaşam tarzının tepe yaptığı yerler olan, Hollanda, Belçika, Danimarka gibi ülkelere Cenab- ı Allah niye hiç belâ vermez düşündünüz mü… Niye; Suriye’sinden, Irak’ına kadar çeşitli coğrafyalar da milyonarca Müslümanı katleden, tecavüz eden vs. ABD’ye Yaradanım böyle bir ceza vermez de mesela %68 AKP’ye oy veren Malatya’yı cezalandırır… Unutmayın, Allah sizlerin isteklerine göre pozisyon alan bir olgu değildir… Onun kuralları vardır, fizik kanunları vardır, bizlere verdiği akıl vardır, Çin de bile olsa gidip alın dediği bir ilim vardır… Sen onun bu emirlerini yerine getirirsen değil 6,6 daha büyük depremler de olsa etkilenmezsin. Japonya’da 8 şiddetinde oluyor da kimseye bir şey oluyor mu… Sen başını ört, problem yok. İnançlarına, eğer sadece inanç içinse saygımız var. Ama O örtünün altındakini de geliştir. Böylece hem emre hem de sünnete itibar etmiş olursun… Bak bakalım, İslam Ülkeleri son yüzyılda bir tane icat yapabilmiş mi… Hangi, ilim alanında söz sahibi olabilmişler. Gavur lakabını taktıkların hep önde olmuşlar… Sen de aklını başına al, haaa benim aklım başka yerlere bağlı, kendim karar veremem diyorsan, en kısa zaman da zincirlerini kırmaya bak… Akıl-Ruh; Din-İlim birbirine zıt değil, tamamlayan şeylerdir… Son oolarak, bir soru soracağım. Cevabını haftaya vereceğim. Arzu eden olursa özelime de yazabilirsiniz…Ülkenin ekonomisini bu hale getiren bir Maliye Bakanı, mesela İngiltere’de olsa ne yapar, Japonya’da olsa ne yapar, Türkiye’de, ne yapmaya devam eder… Daha çok yazacak var ama onlar da başka güne İnşAllah… Hepiniz Allah’ a emanet olun hoşçakalınız…
