Erol Sunat
Erol Sunat

İhtimal…

featured

İhtimal; mazlumun, çaresizin, kimsesizin görmeyi beklediği, dilinden düşürmediği, tünelin ucundaki o ışıktır. Her daim var olandır ihtimal. Karanlık geceleri aydınlatandır. Bir tek yağmur damlası düşmeyen çöllerde hasrete son verendir ihtimal. Sabahlarımıza doğan güneştir. Her sabahın taze başlangıcıdır. Kurtuluş ümididir.Haksız yere galebe çalmak isteyenlerin önündeki settir, engeldir. Fakirin fukaranın muştusudur.Atı aldık, Üsküdar’ı geçtik diyenlere soğuk duştur ihtimal.

İhtimal deyince hemen hepimizin ilk olarak aklına rahmetli Osman Nihat Akın’ın Nihavent makamındaki şarkısı, “Bir ihtimal daha var” gelir.
İhtimal günlük hayatımızda karşımıza sıklıkla çıkan bir kelime.
Hayatımızın içinde olumlu ya da olumsuz olarak sürekli yer alması onu vazgeçilmez kavramlardan biri haline getirdi.
İhtimal ki dedik…İhtimal dahilinde dedik…Bir ihtimal olmalı dedik…En kötü ihtimal diye başlayan cümleler kurmayı denedik…Böyle bir ihtimal neden olmasın dedik…
İhtimal, beklentilerimizi ve hayallerimizi diri tuttu. Hepimize hayat verdi.
İhtimal kelimesini belki de onun için bu kadar çok sevdik, bu kadar çok benimsedik…
Çıkmadık canda bir ümitti ihtimal…
İhtimal kavramı o kadar güçlüydü ki, ihtimal yerine türetilen ”olasılık” kelimesinin onun yerini alması mümkün olmadı.
İlk itiraz, “Bir ihtimal daha var” şarkısını dillerinden düşürmeyenlerden gelmişti.
Demişlerdi ki, o güzel şarkıyı “bir olasılık daha var” diye söylemezsiniz.
İhtimal kelimesinin kimyası bozulur demişlerdi.
Ve dedikleri gibi olmuştu.
Olasılık tutmadı.
İhtimal, “Bir ihtimal daha var” şarkısını aldı yanına bildik bileli yollarda…
İhtimal üzerine öyle güzel dizeler, öyle güzel güfteler yazdı ki şairler…
Vazgeçilmezimiz oldu ihtimal…

*****

Enflasyonun düşme ihtimali var mı? Zamların düşme eğilimi mümkün mü?
Var mı öyle bir ihtimal?
İhtimal kime lazım değil ki…Kiraya lazım, çarşıya lazım, pazara lazım, marketlere lazım.
O olmadan neredeyse cümle kuramazsınız. Derdinizi, meramınızı anlatamazsınız.
İhtimal diye bir kılavuzdan mahrumsanız, yol yürüyemezsiniz, tökezlersiniz, gözleriniz kararır, başınız döner, sağa-sola yalpalarsınız.
O zaman başlayalım ihtimal olmadan düşünemediğimiz sorulardan bazılarına…
İş bulma ihtimalimiz var mı? Ya atanma ihtimali?
Gençlerin yuva kurma ihtimali diye bir şey kaldı mı?
Yaklaşan Ramazan ayında fiyatlarda düşme ihtimali bekliyor musunuz?
Karamsarlıktan kurtulma ihtimalimiz ne kadar? Ya mutlu olma ihtimalimiz?
Büyüklerimizin gönlümüzden geçen bu değildi demelerinin gerçeğe dönüşme ihtimali yüzde kaç?
Hakikatleri görme, fark etme, kabullenme ihtimalimiz ne?
Mesela, yoksulun fakirin, emeklinin sesinin duyulma ihtimali ne kadar?
Ya da duyması gerekenlerin duyma ihtimali?
İhtimal ki…
Bir of çeksem, karşıki dağlar yıkılır türküsü bile teselli edemeyecek hiçbirimizi…

*****

Bir ihtimal daha var mı?
Var elbette!
Hem de her zaman.
İşin anlaşılamayan kısmı, insanların ihtimalle olan kavgası…
Ellerinde olsa, ihtimal denen o görünmez nesneyi paramparça edecekler.
Ancak, ihtimal en olmadık zamanda, en olmadık yerde öylesine ortaya çıkıyor ki, bazen akan sular duruyor, bazen zaman. Bütün bunların adına da her şey ihtimal dahilinde denip geçiliyor.
İhtimal, o şarkıda olduğu gibi “Bir ihtimal daha var/ O da ölmek mi dersin?” değil elbette…
Kaybetmek ihtimal mi?
Yol ayrımına gelmek ihtimal mi?
Hele ki mevzu siyasetse…
Rahmetli Demirel’in, “Siyaset de 24 saat çok uzun bir zamandır” sözünün yolunu inanın tek bir kavram süsler.
İhtimal
Ayrılmalar, barışmalar, taraf olmalar, taraf tutmalar, ittifaklar, kol kola girmeler aynı yolda yürümeler, karşı olmalar, el sıkışmalar, dünyada bir araya gelmez denilenlerin aynı karelerde olması ihtimal dahilindedir.
Son dakika, son saniye derler ya hani… O en son an, bitti, mahvoldu, buraya kadarmış denen o anda, hiç tahmin edilmeyen bir şey olur. İhtimal devreye girer. Kördüğümler çözülür, engeller kalkar, kara bulutlar dağılır.

*****

Dikensiz gül bahçesi olmaz denmiştir. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz denmiştir.
Benim işim tamam. Garantiden daha garanti. Bu saatten sonra beni kimse yıkamaz da geçemez de diyenler için dahi karşılarında her daim bir ihtimal daha vardır.
İhtimal denen o görünmez, ihtimal denen o bilinmez ne yapar ne zaman gelir hangi bilinmeyen anda yüzünü gösterir? Kimden yanadır? Kime karşıdır?
Bu soruların cevapları tartışılır durulur.
İhtimal kavramı, cümle ihtimal hesaplarını ters kepçe getirir. Olmadı, çarpar, böler, toplar çıkartır.
Kimse böyle bir ihtimali düşünmemiştik diyebilir.
İhtimal zaten düşünülmeyendir. Kendinden en emin olunan hallerin dahi başının belasıdır.
Kibir ve gururları yerle bir edendir…Aşırı güveni iki seksen yere serendir. Ben, ben diye konuşmaktan kendini alamayanları, sukutu hayale uğratandır.
Hani yüzde iki mi daha büyük yüzde 98 mi derler ya…
İşte o cümledeki yüzde ikidir ihtimal.
Yüzde 98 diye ayakları yere değmeyenleri saf dışı bırakandır.
Ne diyordu Yunus?
Bir sinek, bir kartalı salladı vurdu yere / Yalan değil gerçektir, ben de gördüm tozunu.
İhtimal; hesaba katılmayan, hesaba alınmayan, ateş olsa cürmü kadar yer yakar diye hafife alınandır.
“Ummadığın taş baş yarar” cümlesindeki umulmayan o taştır ihtimal!

*****

İhtimal; mazlumun, çaresizin, kimsesizin görmeyi beklediği, dilinden düşürmediği, tünelin ucundaki o ışıktır.
Her daim var olandır ihtimal. Karanlık geceleri aydınlatandır.
Bir tek yağmur damlası düşmeyen çöllerde hasrete son verendir ihtimal.
Sabahlarımıza doğan güneştir. Her sabahın taze başlangıcıdır. Kurtuluş ümididir.
Haksız yere galebe çalmak isteyenlerin önündeki settir, engeldir.
Fakirin fukaranın muştusudur.
Atı aldık, Üsküdar’ı geçtik diyenlere soğuk duştur ihtimal.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!