Bu Çığlıklar Hocalı’dan

Bazı çığlıklar vardır, sonsuzluğa yayılan. Yine ins soyundan gelenlerin sebep olduğu canhıraş feryatlar! Soysuzluğun abidesi şahsiyetsizliğin alamet-i farikası! Zalimlerin en hınzır dayanağı olan zulümleri sonucu kâinatı kaplayan çığlıklar! Koskoca bir Kafkasya’yı zelzele yemişçesine inim inim inleten feryatlar! Yine ins soyundan gelenler unutur da unutmaz dağlar taşlar. Unutmaz bozkır gecelerinde parlayan yıldızlar arından utanıp yere kapaklanır da saikalar utanmaz mazlumları katleden vicdansızlar
Böyle bir giriş yapmak içimden gelmezdi aslında ortada bu kadar gerçekler varken. Keşke ben de unutabilsem, unutanlar kadar. Keşke her yıl dönümlerinde yüreğim şerha şerha yarılmasa. Keşke gözlerime kan yürümese. Keşke… Ama mümkün olabilir mi?. Zerre miktarı vicdanı olanın unutması mümkün mü? Aklım hayalim almıyor benim. 
 
Onurlu şerefli yüce milletim hak etmediği o kadar çok iddiaya maruz kalırken, hele de yine kendi içerisindekiler tarafından yargısız infazlarla kederlenirken, benim en ufak bir şeyi unutmamı kimse bekleyemez benden. Yaşadıkça ve nefes aldıkça da bıkmadan usanmadan yazacağım rabbime yeminim olsun. Yazacağım şimdi sustu sanılan tüm feryatların aslında kıyamete kadar nasıl susmayacağını. O çığlıklar ki, sanılmasın fezada kaybolup gider. O feryatlar ki sanılmasın kulaklarımızı tıkadıkça varlığı hükümsüz kalır. Heyhat! Vicdan sahipleri için ne büyük gaflet! 
 
Tarihin bile anımsamaktan utandığı bir takvim. 26 Şubat günü Türk dünyası ve Azerbaycan için en acılı günlerden biri olmanın yanı sıra aynı zamanda insanlık tarihi için de kelimenin tam anlamıyla siyah bir sayfadır. Bundan 21 yıl önce, yani o takvimler 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan geceyi gösterirken, Azerbaycan’ın Hocalı kentinde sivil halka karsı Ermeniler tarafından tam anlamıyla bir katliam yapılmıştı. Aslında katliam kelimesi çok çok masumdur orada yaşatılanların tarifinde. 
 
Bugün sözde soykırım iddialarıyla Türkiye’yi suçlayan Ermenistan’ın Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın direktifleri doğrultusunda Ermeniler Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde 7 bin kişilik nüfusa sahip ve coğrafi konumu itibariyle bölge için stratejik önemi olan Hocalı kentini ele geçirmek için 25 Şubat gecesi katliam gayesiyle harekete geçmiştir. Ancak daha öncesinde Gorbaçov’un direktifleri ile kanlı 20 Ocak 1992 de Karabağ Türklerinin elindeki bütün silahlar toplatılmış halk savunmasız bırakılmak sureti ile uygulanacak planlı vahşetleri için yeterli manevra düzeni sağlanmıştır. (Azerbaycan’da "Kanlı 20 Yanvar" diye anılan, 20 Ocak 1990’de Rus işgalinde, gece yarısı Bakü’ye giren Rus tankları 1000’in üzerinde sivili genç-yaşlı, kadın-erkek demeden katletmişlerdir.) Buna mukabil bölgedeki işgalci Rus kuvvetleri Ermenistan’ın ise özellikle konvansiyonel silahlarla donatılması sağlanmıştır.
 
26 Şubat tarihli o kara günde ise Hocalı’nın işgali sonucu sivil, eli silahsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmadan Ermeniler tarafından katledilmiştir. Resmi verilere göre, o gece 613 kişi hunharca katledilmiş; bunlardan 83 çocuk, 106 bayan acımasız yöntemlerle işkence yapılarak öldürülmüştür. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralanmış ve 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmıştır. 26 çocuk tamamen ve 130 çocuk ise kısmen öksüz kalmıştır. Ermeniler şehitleri kendilerine mahsus özel acımasızlıkları ile gözlerini oyarak, kafataslarının derisini soyarak ve vücutlarının farklı organlarını keserek öldürmüştür. Küçücük çocukların bile gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış ve insanlarımız diri diri toprağa gömülmüştür. Hatta şehitlerin bir çoğunun cesetleri yakılmıştır.
 
Elbette daha sonraları, Hocalı`da soykırıma maruz kalan insanların bağımsız doktorlar tarafından tıbbi kontrolleri yapılmıştır.. Bu tarafsız Tıbbi araştırmaların neticesinde bir gerçek daha ortaya çıkıyor ki, bu sadece insanlığa karşı değil dünyaya yönelik Vandalizm olayıdır.. Çünkü söz konusu tıbbi komisyonun muayene ettiği cesetlerin çoğunun üzerinde Ermenilerin deneyler yaptıkları kesin delillerle sabittir. Sahi dini, dili, ırkı ne olursa olsun, insanların cesetleri üstünde yapılan deneyleri dehşete kapılmadan izlemek mümkün mü?.
 
Dolayısı ile Kafkaslarda bir insan nesli sırf inancından ve milli kimliğinden dolayı emperyal zalimlerce katledilirken, katliamcılara alkış tutan ve parlamentolarında sözde soykırım yasalarını alkışlayarak kabul eden devletlerin de zalimleri uluslararası siyaset arenasında destekleyerek zulme ortak oldukları unutulmamalı, unutturulmamalıdır.
 
Kaldı ki tarih boyunca Türk milleti hiç bir halka zulmetmemiş, bütün halkların haklarını korumuştur . Savaşırken bile merhamet, savaş kurallarına riayet, savunmasız masum sivillerin zarar görmemesi, hayvanlara, bikilere, su kaynaklarına ve tarihi eserlere zarar verilmemesi fikri hep ön plandanda olmasına önem vermiştir.Bu gün elimizde bu kadar canlı kanıtlar olmasına rağmen, hala medeni dünyanın gözünün içine baka baka, geçmişimizi karalamaya kalkıp, üstelik hem suçlu hem güçlü mantığı ile sözde bir "ermeni soykırımı" iddiası yapanlar size sesleniyorum:Asil ve yüce Türk milleti tarihi boyunca "emanet-i sıdıka" olarak bildiği ve hep koruduğu bu insanların her dönemde vahşetine maruz kalmıştır. Çünkü Hocalı katliamı da diğerleri gibi soykırımın cüzi bir örneği gibi görünse de asırlar boyu tekrarlanan o bildik vahşetin günümüze izdüşümüdür!

Vahşettir!

Kıyamettir maruz kalanlara!

Cinayettir!
 
Aksini iddia edenler varsa buyursunlar derim.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!