Millet olarak en büyük meziyetimiz oldu sanırım. Bize, milli kültürümüze ve özümüze yabancı olan onlarca yabancı menşeli uygulamayı almak ve sanki yüzyıllardır bizim geleneğimizmiş gibi özümsemek. Ha şimdi bazı çok ileri medeniyet abidesi vatandaşlar çıkıp beni -geri kafalılık- ile itham edebilirler amenna. Fakat bilsinler ki ben, aslımda olmayan her oluşumu şiddetle reddediyorum. Tıpkı daha bir ay kadar önce -Noel- denilen özüme yabancı, bize ait olmayan bir Hristiyan bayramını da reddettiğim gibi (Bu yüzden DOST(!) sandığım bir takım kişilerle aram açılsa da).
Gelelim 14 Şubat (sözde sevgililer günü) tarihine. Bu tarihin neye atfedildiğini biliyorlar mı acaba, bu gün yine bu adaptasyon geleneği kutlayanlar. Hiç sanmıyorum. Zira bile bile bu tarihe önem vermek ancak soysuzluk ile özdeşleşir. Soyuma ait olmayan her gösteriyi kabul etmek gibi.
Buyurun ben anlatayım bu tarihin muhteviyatını:
.
"Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır.
Antik Roma’da 15 Şubat, Bereket Tanrısı Lupercus’un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanmaktaydı. Lupercalia Bayramı’nın arifesi olan 14 Şubat’ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazılı kura çekerek sadece bu bayram boyunca ‘çift’ olma alışkanlığı vardı. 469’da Papa bu gayri-Hıristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi. Ancak artık kuralarda kızların değil azizlerin isimleri yazılıydı.
Hristiyan kökenli bayramlardan biri olduğu için birçok Müslüman ülkesinde hoş karşılanmamaktadır.
.
Kapitalizmin bir ürünü olan üretim çılgınlığının vecizelerinden biri olması da cabası. Zira bu gün bahane edilerek yapılan savurganlıklar ancak ve ancak kapitalist para babalarının işine yaramaktadır. Bu sebeple tamamen ticari bir gün olarak görülen, özellikle de Türkler için hiçbir anlamı olmayan St. Valentine gibi bir adamın gününü kutlamak ne kadar gerekli takdiri size bırakıyorum.