Bundan 63 yıl önce, Soma’nın Samsacı mahallesinde doğdum. Doğduğum İlçede ne büyümek, ne de okumak nasip oldu. Rahmetli babamın Polislik mesleğine intisap etmesiyle birlikte üç yaşında ayrıldığım Soma’ya yıllar sonra Linyit işçilerinin yaptırmış olduğu Soma Linyit Lisesine Müdür Başyardımcısı olarak geri döndüm. 1980-83 yılları arasında rahmetli Lise Müdürüm Muammer Acar’la birlikte çalışmak nasip oldu doğduğum ilçede.
Öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğu maden işçilerinin çocuklarıydı.
Soma kaliteli Linyit kömürünün çıkarıldığı, madencilerin ölüm tehlikesi ile hergün yüzyüze olduğu ocaklarda, evlerine ekmek götürebilme mücadelelerini verdiği bir ilçe.
Kömürün hayat verdiği bir şehir, Soma.
İnsanlar can pazarında olduklarını bile bile iniyorlardı yüzlerce metre derinliğindeki madenlere.
Maden onlara iş, aş ve ekmek kapısıydı. Madencinin oğlu da madenci oluyordu, kızını da bir madenci ile evlendiriyordu.
Çok daha ilkel şartlarda, tehlike ile burun buruna bir hayat sürdürdüler.
Dünya yüksek madencilik teknolojileri ile insan hayatına birinci önceliği verirken, biz ise eskimiş, köhne ve arıza üzerine arıza veren teknoloji ile ölüme meydan okumayı seçtik nedense!..
Bir yanda, yüksek kâr marjının ihmallerle desteklenen dayanılmaz cazibesine kapılan işletme sahipleri, bir yanda ekmeğinin peşinde koşarken ihmallere kurban edilen, kaybedilen ve sönen umut dolu hayatlar.
Değer mi?
1941 yılından bu yana üç binden fazla insanımızı maden ocaklarına kurban vermemiz bunun bir göstergesi.
Madenciler için madencilik bir tutkuydu, madene inmeden yapamıyorlardı.
Madencilerin hayat verdiği, canlandırdığı, şenlendirdiği, geliştirdiği, yerleştiği, akrabalıklar tesis ettiği bir şehirdi Soma.
Bugün ise kömürün nice ocakları söndürdüğü, ciğerlerin yandığı, gözyaşlarının sel olduğu, ülkenin en büyük madencilik facialarından birinin yaşandığı bir ilçe.
Dün sabah, Soma Linyit Lisesinde birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan Hasan Gezer Bey’i aradığımda ilk cümlesi, " Soma yanıyor!" oldu.
Soma yanıyor, kavruluyor sevgili okurlar, Soma yanarken, içimiz yanıyor, nutkumuz tutuluyor, gözlerimiz doluyor.
İş emniyeti, işçi güvenliği, can güvenliği, maden teknolojisinin yenilenmesi gibi konular bundan böyle çok daha fazla konuşulacak amma, yazımızı yazarken 205 olan maden işçilerimizin kaybını geri getiremeyecek.
***
Madenlerimiz konusunda, yeterli güvenlik önlemleri alınamadığı, madencilerin kelle koltukta çalıştıkları o kadar çok yazıldı ve çizildi ki.
İnanın bu uyarı ve ikazlardan ders alan, ders çıkaran olmadı.
Soma faciası, bunların tahammülü zor, acı bir göstergesidir.
Ne maden ocağındaki ateş sönmüştü, nede ocaklardan gelecek haberleri bekleyen insanların yüreklerindeki ateş.
Soma’da olayın duyulmasından itibaren büyük bir koşuşturma başlamıştı. 787 kişinin olduğu söyleniyordu madende.
CHP Milletvekilleri 2013 yılının Ekim ayında Soma’daki madenlerde meydana gelen iş kazalarını Meclis gündeminde taşımışlar, hazırlanan araştırma önergesi 29 Nisan 2014’te Meclis’te görüşülmüştü.
Konu ile ilgili iddiaların araştırılması için Meclis’te bir komisyon kurulması istemiyle verilen önerge, Muhalefetin " Evet" oylarına karşılık, Ak Partinin ‘Hayır’ oylarıyla reddedilmişti.
Meclise konu ile ilgili verilen, Araştırma önergesinin temel hedefi meclisi tıkamak diye, eften püften bulunması, reddedilen önergenin ortalığı karıştırmak için verildiğinin düşünülmesi, şu anda can pazarında bir şehir haline gelen Soma için ne kadar hazindir!
Bu red kararından yaklaşık 15 gün sonra gerçekleşen bu olayı kim, kime ve nasıl izah edecek?
***
Maden kazalarında meydana gelen, hemen her ay bir kaç işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iş kazası denilerek vakayı adiyeden görülen, neredeyse haberlere bile girmeyen maden kazaları Soma’da patlayan trafoyla birlikte patladı.
Hem öyle bir patladı ki, 1992 yılında Zonguldak-Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin hayatına mal olan grizu faciasını tekrar hatırlattı.
Anlaşılıyor ki, o tarihten bu yana herkes bildiğini, okumaya herşey eski tas eski hamam bir vaziyette devam etmiş.
Yapılan denetimlerden kayda değer birşey çıkmamış!
Demek ki, sağlıklı denetimlerin yapılmadığı, eski teknolojilerin kullanılmaya devam edildiği, iş ve işçi güvenliğine zerrece önem verilmediği yıllara korkusuzca ve aynen devam edilmiş!
Soma, bardağı taşıran facianın, hergün geliyorum diye diye gelen bir facianın yaşandığı bir şehir oldu ne yazık ki.
İçeride kurtarılmayı bekleyen yüzlerce insanın olduğu söyleniyor.
Hayatını kaybeden işçi sayısının artmasından endişe ediliyor! Dilerim bu sayı artmaz!
Böyle durumlarda gerçek olmayan haberler, doğruları ve gerçekleri ezer geçer.
İnfialin, üzüntünün, acı ve kayıpların yüksek olduğu durumlarda insanları teskin edebilmek zorlaşır.
Soma tarihinin en büyük acısını ve ızdırabını yaşıyor. Türkiye, Soma’ya ağlıyor. Soma’da yaşanan dram için 3 günlük yas ilan edildi. Soma Başsavcılığı "maden ocağında kayıt dışı işçi çalıştırıldığı" iddiaları için soruşturma başlattı!..
***
Her ne yapılırsa yapılsın, insanların acısı kolay hafiflemeyecek. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Soma’nın ve Türkiye’nin başı sağolsun!..