CB Erdoğan’ın, “Başkanlık sistemini devreye sokalım” isteğine uygun olarak, AKP’nin “Türk tipi başkanlık” diye adlandırdığı, “Partili Cumhurbaşkanlığı” projesi, adım adım ilerlemekte…
“Amerika tipi başkanlık” diyerek yola çıkanların, “Meksika tipi de olabilir” dedikten sonra en son ‘TÜRK’te karar kılması (Milliyetçiliği ayaklarının altına alan, “Türk” yerine “Türkiye” kimliği getirmek isteyenlerin) sistemi “Türk tipi ” olarak adlandırması, siyasi bir kurnazlık olsa gerek!
Değerli okurlarım geçen hafta, tipi ne olursa olsun, bize sunulan “Başkanlık Sistemi” için, ne zamanlama olarak, ne de içerik olarak doğru bir adım değil, hatta “çılgınlıktır” demiş, bilgilenmek adına sorularımı tek tek sıralamış, yetkililerden cevap beklediğimi ifade etmiştim…
Bugün sistemle ilgili endişelerimi tekrarlıyorum…
En önemli konu, ‘tek adamlık’tır.( Başkanın TBMM’nin seçimlerini yenileyebilmesi, siyasî dengeleri tek başına değiştirebilmesi ve hasbelkader yasama organında muhalif bir çoğunluk var idiyse onu da devre dışı bırakabiliyor olabilmesi…gibi)
Kuvvetler “yasama, yürütme, yargılama” ayrılığı ilkesinin ihlali vardır. (Devlet yetkilerinin farklı organlar arasında dağıtılması yerine, tek bir kişide toplanması hali…gibi)
Başkanlık sisteminin dünyada ki örneklerine baktığınızda, demokrasinin sık sık kesilmesi ve diktatör resmi vardır… (Uygulanmaya çalışılan başkanlık sistemi bir çok ülkede, otoriter rejimlere kaymış ve diktatörlüklerin kurulmasına yol açmıştır.)
Toplumun belli bir kısmını dışlayarak hazırlanan siyasi projeler, “demokratik yapımıza” zarar verecek, çoğunluğu azınlıkla uzlaştıramayan bir sistem nihayetinde, bir başka kargaşa ortamına sahne olacaktır…
İktidarın, çözüm ve iyileştirme adına yaptığı ve uygulamaya koyduğu bütün projelerinin tek tek iflasına tanık olmuş bir millet olarak, YENİ BİR MACERANIN İÇİNE ÇEKİLME durumuyla karşı karşıyayız…Neyine güvenelim?
“Çözüm süreci” diye büyük umutlarla başlatılan projenin bizatihi nasıl bir çözümsüzlük ortamı yarattığını yaşayarak görmedik mi?
“Analar ağlamasın” diye yola çıkanların, yine en büyük mağdurları “analar” olmadı mı?
“Esad gidecek” diye başlatılan savaş taraftarlığının ve politikaların Türkiye’yi getirdiği “yalnızlık” ortada…
Toplum değerleriyle oynanması neticesinde yaşadığımız milli ve ahlaki kırılmaların bütün kurumları hızla sarmış olmasının, siyasi hırslarla aynı zeminde büyümesi tesadüf olabilir mi?
Ülkem insanı AKP’nin 15 yıllık siyasi karnesine baktığı zaman, defalarca sınıfta kalmış bir iktidar görmektedir.Yanlış üzerine yanlış yapmış, her yanlışını da bir başka yanlışla çözme çabasına girmiş bir iktidar…
Şimdi iktidarın “TÜRK TİPİ” olarak sunduğu, yönetimde DENETLEMENİN Ve FREN SİSTEMİNİN çalışmayacağı, Demokrasinin rafa kaldırılacağı “TEK ADAM ”lık otoriter bir sistemle, yani yeni bir iktidar macerasıyla karşı karşıyayız…
Sizce öngörüsüz ve vizyonsuz, MECLİSİ saraya monte eden, özgür Türk’ün hiçbir geleneğine uymayan bu kadar TİPSİZ bir sisteme, “TÜRK TİPİ” diyebilir miyiz?
Son söz vatansever vekillerimizin…Vicdanlı ve aynı zamanda cesur vekillerimizin, sorumluluklarının idraki içinde davranmalarını, TÜRK’ün ruhuna uygun olarak “HAYIR” demelerini bekliyoruz…