Türkiye olarak, yeni bir yılın bu ilk günlerinde, heyecanlı olduğumuz kadar kaygılıyız da aynı zamanda. Zira geride bıraktığımız şeyin yalnızca bir takvim yaprağından ibaret olduğunu ve dertlerimizin yeni yılda da bizimle beraber olacağını gayet iyi biliyoruz. Her olumsuzluğa rağmen, yine de, her yeni yılı, yeni bir başlangıç vesilesi kabul ederek; 2015’in ülkemize birlik beraberlik, huzur ve refah getirmesini diliyorum.
Geçtiğimiz yıl içinde öyle üzücü, öyle nahoş gelişmelere şahit olduk ki hem inanmakta hem de kabullenmekte zorluk çektik. 2014 kötü niyetlilerin güldüğü, İslam ve Türk kimliğimizin içinin boşaltıldığı, bölücülerin umutlandığı, terör lobilerinin güç ve itibar kazandığını bir yıl oldu. Ki, Ülke insanı bir ayrışmanın, çözülmenin, bölünmenin ve değerleriyle birlikte kırılmanın eşiğine gelmiştir.
2014 yolsuzluğun, rüşvetin, milletin malına göz dikmenin ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına girmenin hüküm sürdüğü bir yıl oldu.
2014’de, Devletimize ve milletimize açıktan yapılan saldırılara tanık olduk… Hainlere karşı Türk devletinin acziyetine seyirci kaldık.
2014’de masum vatandaşlar acımasızca katledildi, kamu binaları başta olmak üzere esnafların işyerleri tahrip edildi. Maalesef, Türk devletinin varlığının, bütünlüğünün ve sürekliliğinin tartışıldığı hazin bir döneme hep birlikte şahit olduk.
Bütün bu olumsuzlukların karşısında iktidar ise, sadece ‘Çözüm Süreci’ sabote edilmesin diye feryat etmekle yetindi..
Üç ay evvel Kobani, üç beş gün evvel de Uludere bahanesiyle Güney Doğu Anadolu Bölgesinde sokakları birbirine karıştıranların, iktidardan cesaret aldıklarını gördük.
Son olarak Cizre’de yaşananlardan ve bütün bu yaşatılanlardan ortaya çıkan sonuç ise; devletin Türkiye’nin Doğu’sunda olmadığıydı… Bu durum da, ülkeyi aşk ile sevenlerin, son nefeslerinde dahi bu topraklara borcunun olduğunu düşünen vatanperverlerin kahrolmalarına sebep olmuştur.
Devlet nerededir peki?..
Devlet, yurdun Doğu’sunda yitirdiği otoriteyi Ak Saray’da sağlamak derdindedir.
Devlet, milletin ve dünyanın gözünde kaybettiği itibarını Ak Saray’da aramaktadır.
Devlet, Ak Saray’da, sanatçılar, sporcular, gazeteciler, bilim insanları üzerinden toplumu ayrıştırmaya, cephelere bölmeye çalışmaktadır.
Devlet, hırsızlıkların üstünü örtmekle, hırsızları aklamakla meşguldür.
Bütün bunlar olurken bir tarafta dan iktidar, “devletin içinde devlet” dediği ve adını da “Paralel” koyduğu bir yapı ile anlamsız bir mücadele içindedir.
İktidar bu hesap görme işinde, demokrasiyi hiçe saymaktan, hukuku kirli planlarına alet etmekten de hiç çekinmemiş…Dolayısıyla kendilerine verilen desteğin yanında, millet iradesini de suiistimal etmiştir.
İktidar, “Paralel yapı” ile mücadele ediyorum diyerek bu şekilde günleri, haftaları, ayları boşu boşuna geçirip devletin enerjini başka yerlerde harcaya dursun, ihmaller sonucunda meydana gelen maden kazalarında yüzlerce vatandaşımız hayatlarını kaybetmiş, İstanbul’un orta yerinde ve dahi birçok yerlerde asansör ve benzeri iş kazaları yaşanmış ve böylelikle nice ailelerin ocakları sönmüştür.
Ayrıca, bütün bu olumsuzlukların yanında, kamuda tasarrufa gidileceğini söyleyip diğer yandan da yıllık bütçelerini artırmaları ve bununla birlikte milyonların dört gözle beklediği asgari ücret artış oranlarını yüzde altı (6) olarak açıklamaları ise, tam anlamıyla bir garabettir. Bu bağlamda, memur maaşlarına, hele de emekli maaşlarına maalesef değinemiyoruz bile; zira hâlleri ortadır ve açlık sınırının altında bir yaşama mahkûm edilmişlerdir.
Daha neler neler…
Son olarak; yüzyılın skandalı! Milyarlarca Euro’luk kara para aklanmasından, onlarca milyon dolar rüşvetin belgelendiği yolsuzluklar bugün AKP’nin engeli ile yok sayıldı… Böylece dört bakan komisyonda akladı.
Tabi AKP divanında aklananların şimdi önlerinde bir de halk divanı var. Ama en büyük imtihanı "Hak Divanında vereceklerini de hatırlatırım.
Peki 2015’de ne olur?..
Dileğimizdir; 2015, ülkemizin karanlıklardan aydınlığa kavuşmasına, hayırlara ve kalkınmamıza vesile olur, inşallah.
Ez cümle, düşümüz mezun olmaktır; Allah huzurunda, kul nezdinde!.