Saray’ın ışıklarını sabahlara kadar açık tutan, korku üstüne korku yaşayan bir dünya lideri gördünüz mü? Saray’ın “hınk” deyicileri, sabahlara kadar toplantılar yapmaktalar. Gelen anket sonuçları AKP’nin % 40 ların bile altında olduğunu gösterdikçe.
Maksat yapılacak bir erken seçimde nal toplamamak, sakızı boka düşürmemek. AKP ve Erdoğan için hayat; olmak ya da olmamak noktasına kadar gelmiş bulunmakta. Amaç; gelecek nesilleri düşünmek değil, gelecek seçimleri düşünmeye dönmüş vaziyette. Nasıl olur da; seçimlerde çukura düşmeyiz hesabında.
AKP ve Saray, seçimlerin Nisan ya da Mayıs ayında yapılmasını, seçim hükümetine dayalı bir koalisyonun hesapları yapılmıştı, CHP ya da MHP payanda olarak kullanılacaktı; tutmadı ve olmadı. Çünkü Nisan ve Mayıs ayına kadar PKK ile amansız bir mücadele görüntüsü verilecekti. Kandırılan halk ve MHP’deki MİLLİYETÇİ oylar ile HDP’deki Müslüman oylar AKP’ye akıtılacaktı.
O da olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Ortalığı yatıştırmak için; Dolmabahçe mutabakatına dönmeyi de deniyor; kimi akiller vasıtasıyla. Fakat o da olmuyor. Cani örgüt, kan içmeye alıştı bir kere, kandan beslenmek onun fıtratı oldu. Bu kan, AKP ye oy kaybettirmekte, “Ne oluyoruz, neden oluyor?” sorularını sordurmakta.
AKP sıkıştığı kadar sıkıştı ve AKP kaynamakta. Eğer emniyet supabı zamanında çekilmezse, patlama kaçınılmaz olabilir.
Mağdur edebiyatına sığınmak için, kongre tarihlerini 12 Eylül olarak seçtiler. Bakalım beklenen fayda sağlanabilecek mi?
AKP üç dönemlikler sıkıntısı da yaşamakta. Bir erken seçimde bir üç dönemlikler için seçim kapısı açılırken yeni üç dönemlikler için aynı kapı kapanacaktır. Bu, büyük bir sıkıntıdır. Tüzük mutlaka değiştirilecektir. Zira AKP şu an, paramparça bir görünümdedir.
Bunlara sinsi ve sabırlı AKP’nin kurucusu olup AKP’den Erdoğan tarafından resmen dışlanan Abdullah GÜL faktörünü de eklerseniz AKP’nin nasıl bir anafor olduğunu tahmin ediniz!
İş bununla da kalmıyor ki; kimi AKP’li danışman ve akademisyenlerin, “Efendim işler hiçte iyi gitmiyor. El koysanız” teklifine; Erdoğan’ın, “Bana dört yıl kimse dokunamaz, siz kendinize bakın.” Sözü çok manidardır. Demek ki şartlar oluşursa, kendisine dokunulacağını adı gibi biliyor.
İşler o kadar tehlikeli ki; “AKP’nin tek parti olmadığı hiçbir hükümete bir günlüğüne de olsa izin vermeyiz. AKP’nin egemen olmadığı bir MECLİSİ de asla çalıştırmayız” hatta “Ahmet Hoca’ya bile partiyi teslim etmeyiz” denildiği sızan haberler arasında. Demek ki AKP ve Erdoğan’ın korkusu; bugünkü karşı 292 vekilli TBMM imiş.
Zorlama HAVUZ MEDYASI, ikiye bölünmek üzere; Saray ve Ahmet Hoca medyası diye. Bölünen havuz medyasının Ahmet hocacıları, “Ahmet Hocam sizin için ne yapabiliriz?” demişler bile.
S. C. B’nı çok sinirli. Uykuları kaçmakta. Artık eskisi gibi ağız tadıyla 1150 odalı Saray da bile rahat edemiyormuş. Onun için, bütün hesaplarını bozan MHP için: “Bitirin artık şu MHP’yi “ diye “Havuz Medyasına” talimat bile vermiş.
Seçimlerde AKP, özellikle MHP ve MHP üzerinden siyaset yapacaktır. Bunun bilinmesinde de fayda var.
Ne diyor Atasözü, “Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var! Keser döner sap döner. Gün gelir hesap döner.” Kimse bu asil ve necip milletin aklıyla alay etmesin.”
Esen kalınız.
Nazım Peker - Eğitimci/Yazar
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı