Meydanlar, MHP’nin kendini ifade edeceği, halkla kucaklaşacağı ve kuracağı bağlar için çok önemli.
İzmir mitingi de gösterdi ki MHP, Türk Milleti’ne kendi duruşunu ve ‘ülkemiz üzerinde dönen oyunları’ anlatma yolunda başarılı. Ayrıca iktidardan gelen çatlak sesler de, bu başarıyı bir kez daha onaylar vaziyette.
Bölünüp dağılmamıza ramak kalmışken, canlarımı alarak kanımızı içmiş olan teröristler masum gösteriliyor. Her köşe başında bir hain(lik)… Resmen Türk’e kefen biçilip, ‘Barış’ diye ‘Türk’ kimliği yok edilmeye çalışılıyor. Ve bütün bu olup bitene rağmen, Vatanseverler metanet içinde “ya sabır” diyerek bekliyor…
Sen çıkıp diyeceksin ki, “Akil insanları hedef gösterdiniz. Akil insanların başına bir hal gelirse sorumlusu Devlet Bahçeli’dir. Militanlarına akil insanları hedef göstermiştir" Düşünebiliyor musunuz dünün “PKK teröristi” bugün, "PKK aktivisti" eylemcisi- olarak tanımlanırken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, meydanların milyonlarca ülke sevdalısını, bir anda katil ve militan yapıyor.
Şahin’in iddiasının aksine, MHP’nin gücü ne silah, ne para, ne de emperyalist destek; her zamanki gibi gücü millet milletten aldığı güçle, ekmeğini taştan çıkarıyor. Değerlerine sahip çıkması, amacına olan sadakati ve bu sadakatten hiç taviz vermeyen duruşuyla da, ülke insanıyla gönül bağı kurmuş. Dolayısıyla Türk milletinden gelen cevapta: “Allah’a şükür ki bizler, gerçek militanların teröriste kucak açanlardan olduğunu biliyoruz. Bu vakitten sonra meydanlarımız da yüreklerimiz de Ülke sevdalılarının.”
Hâlbuki hükümet, ne Müslüman ne gâvur(!) ayırt etmeden; önüne gelene sevimli’liği oynama çabasında.
İktidarını(!) paylaştığı odakların verdiği güç ve destekle kurduğu korku imparatorluğunda, Emperyalistlerin gönlüne ve gözüne girmek için elinden geleni yapıyor…
Ellerine verilen yol haritasını, eksiksiz takip etmeye çalışırlarken arada da, ‘dış destekçilerinden’ sufle almayı ihmal etmiyorlar.
Halk fakirleştirilmiş; sadaka veren efendilerse, gittikçe zenginleştiriliyor.
Devlet eliyle, iktidarın cüzdanına yapılan hizmete devam; ülke kocaman bir inşaat çöplüğü…
“Toki” yuva yapıcılarıyla(!), “Türk’ün” yuvasını bozanlar birbirine karışmış.
Tabi bu arada basın da, yandaş yandaş konuşuyor.
Dün ki günah, bugün ki diyanetin iki dudağı arasında… Dualar ayrı, âminler farklılaştırılmış.
Müslümanlık adı altında, riyakârlık yapılıp, İslam’ın kıblesiyle oynanmakta.
Kısacası, Müslüman midesi artık haramı helâlı ayırt edemez olmuş.
“Vatana sevgi, Ata’ya minnet, Allah’a karşı utanma” olmayınca, Türk Milletini kandırma konusunda kullanılmayacak alan, sözlenmeyecek söz, karalanmayacak insan yok.
Elbette TÜRK MİLLETİ bu hadsizliğe, daha fazla sessiz kalmayacaktı ve meydanlarda safını tuttu…
Bir tarafta, Türk kimliğini, inancını ve tarihini değersiz ve itibarsız yapmaktan hicap bile duymayan Erdoğan. Diğer tarafta, Türk kimliği ve İslam inancında tavizsiz, ‘ülke sevdasına’ emek verirken gönlüne ve siyasetine haram katmamış Sayın Bahçeli. Bursa, İzmir ve ülkemizin bütün meydanlar, Sayın Bahçeli’nin ve ülkücülerin emeğinin karşılığı, alın teridir. analarının ak sütü gibi helal.
İktidarı için her role soyunanlar; İnsanımızı önce, ‘doyduğu yerde’ muhtaç duruma düşürüp sonra da, doğduğu yerlerde yalnızlaştırarak, köken ayrıştırmasını kullanarak, ülkesiyle kavgalı hale getirenlerdir. Son olarak halkımızın elinden düşünme hakkını da alarak bu hakkı; değerlerini çoktan masalarda bırakmış, aklıyla(!) Allah’ın yolundan feyiz alamamışlara verenlerdir.
Merak etmeyin bu millet önce, akıl(!) veren akillere daha sonra egemenliğini elinden almaya çalışanlara, dersini verecektir…
Dinlemeyi, görmeyi, hissetmeyi bilin.
Meydanlar diyor ki, “Vatan sevgisi ve Türklük bilincinin artması demek; İslam’ın bu topraklar üzerinde güvence altına alınması demektir.” Beraber yaşamak için ‘sevmek’ yeter.
Ey akıl, “kendini yönet dünyayı yönetecek gücü bulursun”
Eyvallah!.
