H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Tek Tip/siz Eğitim

Milli Eğitim Bakanı Sayın Dinçer’in okullarda ki tek tip kıyafet uygulamasını; ‘otoriter dönemlerin, geçmiş dönemlerde kullandığı bir kıyafet uygulaması’ olarak nitelendirmesi ve ‘Gelişmiş Batılı ülkelerin bunu 1960’lı yıllardan beri kullanmadığını; Demir Perde ülkelerinin ise 1992 yılında bunu terkettiğini’ söylemesi, eğitim kurumlarımızda ki tek tip kıyafet uygulamasının kaldırılmasına samimi bir mazeret olabilir mi? (Batı ile eğitim alanında aramızda o kadar fark var ki; samimi iseniz kılık kıyafette ki değil de, ilimde ki farkı kaldırın, o alanda onlara benzeyin!)

Otoriter dönemlerin baskıcı tutumundan dem vururken, velilere ve eğitim camiasına danışmadan ve konuyu kamuoyunda tartıştırmadan (otoriter bir davranış içinde); içi doldurulmamış açıklamalarla ortaya koydukları ‘tek tip kıyafeti’ kaldırma kararını, tüm öğrencilerin yararına alınmış bir uygulama olarak görmek kanaatimce biraz saflık olur.

Eğitim camiasının çözülmesi gereken önemli sorunları beklemedeyken, bazı kesimlerin gönlüne hoşluk veren bir kıyafet yönetmeliği ile iktidar, eğitime katkı sunduğunu düşünüyorsa yanılıyor.

Okul binalarının yetersizliği, öğrenci ve öğretmenlerin gelecek kaygısı, dershanelerin kapatılması konusu gündemde ve eni boyu bir çalışmayla bir sonuca bağlanmamışken, Milli Eğitim’de böyle bir gündem yaratıp, uygulama başlatmak, büyük meselelerin üzerini kapatmaktan ve de göz boyamaktan başka bir şey değildir.

Özellikle Sayın Başbakanımızın: ‘Bırakalım herkes nasıl arzu ediyorsa, gücü neye yetiyorsa onu alsın, onu evladına giydirsin ve bu şekilde bu tür adımlar atılsın. Bunlar hepsi bir talebin neticesinde atılan adımlardır.’ şeklinde ki açıklamasından sonra, gücü yetenlerle(!) eğitim kurumlarında yaratılacak marka patlaması ve çocukların derslerden ziyade ‘acaba yarın ne giyinsem’ düşüncesi, hiç hesaba katılmamış gibi gözüküyor.

Eğer ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartları, orta tabaka ile üst tabaka arasında ki sosyal sınıf farklılığını göz önüne alırsak; veli ve öğrencilerin yaşayacağı travmayı da hesaba katmamız gerekir.

Çalışan annelerin çocuklarının okula kendi çabaları ile hazırlandığını düşünürsek, kıyafetlerin sınıflardaki görsel kirliliği ve bu kıyafet kargaşasının da, öğretmende oluşturacağı psikolojik dağınıklığı neden hesaba katmıyoruz.

‘Tek tip okul kıyafetinin verdiği özgüven ve mensubiyet duygusu öğrencilerde, sorumluluk duygusunu geliştiren önemli bir etkendir’ gerçeğinden kimse söz etmiyor, nedense!..

Forma, tek tip kıyafet giymek:

  • “Doğal bir disiplin yaratıp, topluluğa ait olma hissini aşılar.
  • Okullarda çete gibi zararlı gruplaşmaların fark edilmesini sağlar.
  • Yönetici ve öğretmenlerin öğrenci giysilerinin uygunluğu denetleme yükümlülüğünü azaltır.
  • Öğrenciler arasında bir ruh birliği oluşturarak, kendi benliklerine olan saygıyı artırır.
  • Okul alanı ve çevresinde öğrencinin tanınmasına yardımcı olur.
  • Ve de eğitimin başlangıcında yapılan ilk hazırlıklar dışında, ekonomik imkânları kısıtlı ailelerin bütçelerine yük getirmez…”

Bu örnekleri daha da çoğaltabilmek mümkünken, acaba tek tip kıyafetin nasıl bir zararı olduğundan ve kaldırılması gerekliliğinden bakanlığımız bize samimi bir açıklamada bulanacak mıdır? Yoksa sadece biz yaptık ve oldu(!) deyip, diğer işlerindeki tutumlarının aynısını mı sergileyecekler. 

Sayın Bakanımızın ‘tek tip kıyafeti’ bir geri kalmışlık olarak ifade etmesine karşılık, ABD’de zorunlu hale getirilen üniforma uygulamasından sonra, ortaya koyulan istatistikî bilgilere bir göz atmasını tavsiye diyoruz.

Tek tip uygulamasından sonra; okul çevresi suç oranlarında % 91, disiplin cezalarında % 90, taciz olaylarında % 96, vandalizm olaylarında ise % 69’luk düşüş kaydedildi.

1996’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, Ulusa Sesleniş Konuşmasında ‘Eğer öğrencilerin pahalı kıyafetler için birbirini öldürmelerini engelleyecekse tüm devlet okullarında üniformaya geçilmeli’ diyebildi. Bugün, ABD’nin en kalabalık 5 eyaleti (California, Florida, Illinois, New York, Teksas) de tavrını üniformadan yana koymuştur.

Bizse düğün değil, bayram değilken, ‘iktidar tarafından’ öpülüyor; okul binası ve kitap bulamadığımız, binlerce öğretmenimizin atama beklediği ve bu bekleyişlerine; ‘Eminönü’nde yem bekleyen güvercin’ algılaması gözüyle bakıldığı bir ortamda, bunlara çözüm bulmak yerine; giysilerin kol, bacak boyu ile meşgul olarak, yeni bir boğuşma zeminine doğru sürükleniyoruz. Allah yardımcımız olsun…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!