Hemşehrim Başbakan S. A. Davutoğlu, ilk halka seslenişini yaptı. Hocalığın verdiği bir belagat vardı.
Yeni Türkiye’ye sözüne takıldım.
Ben ve benim dünyamda, şunların eskisi muteberdir ve rağbet görür.
Arkadaşın eskisi,
Dostların ve dostluğun eskisi,
Devletlerin eskisi ve tarihi olanı,
Şarabın eskisi ve yıllanmışı (Bunu ne tattım ne de tadını bilirim. Ama öyle söylerler),
Buradan hareketle, S. Davutoğlu, “Yeni Türkiye’ye Doğru” demekle ne ima etmekte, neyi çağrıştırmakta?
Anlamış değilim.
Siz ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Rusya, Çin devletlerinin yöneticilerinin ağzından, “yeni ABD, yeni İngiltere, yeni Fransa, yeni İspanya, yeni Almanya, yeni Rusya, yeni Çin” sözünü hiç duydunuz mu?
Onlar, bu saftirik sözü söylemeyerek, kendi ülkelerinin ne kadar köklü, ne kadar tarihi, ne kadar uzun yıllardır var olduğunu dünya âleme bildirmek ve duyurmak isterler.
Şirketlerin bile, eski, deneyimli ve tecrübeli olanı geçerlidir.
Alanında eski ve deneyimli olan kişi ve yöneticilere de” DUAYEN” denir. Yeni Türkiye’nin hangi yöneticisine duayen denecek ki?
Demedikleri de etrafımızda, Barzani, Pyd, Pkk ve IŞİD’den başka selam verecek komşumuzun kalmadığından belli değil mi?
Karamanlı bisküvi fabrikaları, ihracat yapamamaktan dertliler.
Niçin?
Ortadoğu’da mal satacak, ticaret yapacak ülke kalmadı da ondan.
Ah be hemşehrim! Kimin dolduruşuna geldin de “Yeni Türkiye” lafını ederek daha ilk konuşmanda büyük bir hata yaptın?
Bu ülkeyi kuranlar, oturduğunuz koltuğun demokrasisini kuranlar, ülkeye devasa yatırım yapanlar; şimdi yok mu sayılacak?
Yeni Türkiye’de, yeni olarak ne yapacaksınız?
Ülkenin idari yapısını mı değiştireceksiniz?
Eski Arap harflerine ve medrese sistemine mi döneceksiniz?
Kadınları çarşafa sokup, evde mi tutacaksınız?
Ticareti, takas usulüne mi getireceksiniz? Türkiye şeyhler, dervişler ülkesine mi dönecek? Hukuk ne olacak?
Neyse! Ben bu “Yeni Türkiye” lafından çok irkildim ve tırstım.
Sevgili hemşehrim! Işid olayına temasla, “Biz Türkiye olarak IŞİD’e ne yardım ettik ne de silah verdik. Işid, eli kanlı bir terör örgütüdür.” Demekte.
İyi de, şu Adana’da yakalanan MİT tırlarının içinde ne vardı? S.Erdoğan, “Biz Türkmenlere silah gönderiyorduk” demişti. Türkmenler, bas bas bağırmakta, “Bize silah filan gelmedi diye!” Bu sese ne diyeceğiz?
Zatınız Dışişleri Bakanı iken Işid için, “Ne terör örgütü canım! Can sıkıntısından bir araya gelmiş öfkeli insanlar topluluğu” dememiş miydiniz?
Ne oldu da Işid, birden bire eli kanlı terör örgütü olup çıktı?
Yine seslenmenizde, “Bizim hakkımızda çıkan spekülasyonlara inanmayınız. Bize ve hükümetinize güvenin” demektesiniz.
Yukarıdaki endişeler giderilmeden, Yeni Türkiye lafının içi doldurulmadan, yapılanlar da ortada iken; size ve hükümetinize nasıl güvenelim sevgili hemşehrim?
Siz olsanız güvenir miydiniz?
Ama yine de size güvenmek istiyorum.
Esen kalınız.
nazim-peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı