Türk Milleti;hali hazırda zaferlerini hatırlayıp konuşan ama buna karşılık yenilgilerini gözardı eden bir millet olarak yaşıyor.
Yarın ne yaparşimdilik onu kestiremiyorum. Çünkü Türk Milleti, her an hiç akla gelmeyeceksüprizleri yapabilecek bir karaktere sahip.
Türklerin eldeettiği zaferler, son yıllarda Türk’e hasım olanların elinde Türk’e karşıkullanılan bir oyuncak olmaya başlamıştır.
Bu zaferler,kast ettiğimiz kişi ve kurumlar tarafından özünden çarpıtılarak Türk Milletininaleyhine kullanılmaya başlanmıştır. Hem de Türklerin ödediği vergilerdenkorkunç paralar harcanarak!
Bunların birörneği, İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi hadisesidir. Bu fetihkutlamaları bile çok eleştirdikleri Atatürk Cumhuriyeti döneminde akıl edilmişve Türklerin hafızasına yeniden sokulmuştur.
Yoksa Türk,İstanbul’un fethini ve arz ettiği önemi çoktan unutup gitmişti. Amaçta buydu!Türk’e unutturmak… Ancak şimdi yeni amaç bu fetih kutlamalarını, ÇanakkaleMüdafaasını, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı Türk Milletinin aleyhine kullanmaktır.Propaganda dili ise buralarda “Türk”ü görmezden gelmektir.
İstanbul, FatihSultan Mehmet komutanlığında Türk Ordusu tarafından feth edilerek bir Türkşehri haline getirilmiştir. Bunda bir mesele yoktur.
Ancak buaziz ve kutlu şehir, Kasım 1918 ile Ekim 1923 tarihleri arasında düşman işgalialtında kalmıştır. Bu koskoca bir beş yıla tekabül etmektedir.
İnsanın sorasıgeliyor: “E be gafil, İstanbul’un fethini tonlarca paraya anıp duruyorsunda, beş yıllık zilleti niye bu halka her yıl hatırlatmıyorsun?”
Bunu yapmazlar!Bilmezsiniz ama zamanın yanlış politikalarının mimarları, ihanet odakları,gafillerin adları, işbirlikçileri, din tacirleri ortaya çıkar ve bunlarıntorunlarının bugün kimler olduğu anlaşılır ki; bunu birileri hiç istemez…
Halbuki bunlarbilinmelidir. Hangi zillete maruz kaldığımız, bir daha aynı şeylere muhatapolmayalım diye nesilden nesile mutlaka aktarılmalıdır.
İşgal sırasındaölen, mallarına el konulan, namusları ellerinden alınan Türklerin durumu; bugünyaşayan Türklere her yıl anlatılmalıdır.
Fransızaskerlerinin, işbirlikçi yerli Rum ve Ermenilerin rehberliğinde MüslümanTürklerin kapılarını dipçikleyerek “Ayşe istiyorum, Fatma istiyorum, Haticeistiyorum” dediğini bugün “bu millet” dediğimiz Türkleröğrenmelidir.
Apostol,Todori, Kommit, Milto, Panayot, Buhari, Pandeli isimleri bugün size bir anlamifade etmeyebilir ancak bunlar İngilizlerin desteği ile Müslüman Türklereİstanbul’da hayatı çekilmez kılan çetelerin adlarıdır.
İstanbul’un veTürk Yurdunun işgaline elbette direnen insanlar vardır. Bunlar Atatürk’ünönderliğinde Türk Milletinin, milliyet ve vatansever evladlarıdır. “Geldiklerigibi giderler” anlayışı ile İstanbul’u 6 Ekim 1923’te resmen işgaldenkurtarmışlardır.
Sivas AnadoluKadınlar Birliği bakın İstanbul’un işgalini nasıl protesto ediyor “Memleketimizinher gün kıymetli bir parçasının işgaline razı olmayacağız. Baş şehrimizinişgalini, padişahın mahsur kalmasını, dindaşlarımızın yirminci asırda asla yapılamayacakhakaretlere maruz kalmasını, yatak odalarına kadar girilerek ülkenin kıymetlievlatlarının yanlarında eşleri dövülerek kelepçelenmelerini, Millet Meclisine (MebusanMeclisi) süngülerle girilmesine Türk Milletinin asla rıza göstermeyeceğinive bunu kabul etmeyeceklerini, eğer maksatın Türk Milletini yok etmek ise bununmümkün olmayacağını ilan ederiz”… Türkiye’de bunlar konuşulsun istemeyenodaklar var. Neden?
Çünkü ozaman karşılarına; Sait Molla, Mustafa Sabri, Damat Ferit ve İskilipli Atıf gibilerçıkıyor. Onlar çıkınca da “bu millet” masalını anlatmak imkansız olur. Benher sene İstanbul’un işgalini hem de hiç para harcamadan hatırlıyorum… Sizdehatırlayın!