Korkmak ve Sinmek!

Korkmak sözcüğünün güzel Türkçemizde karşılığı; “ürkmek, dehşete kapılmak, kaygı duymak, endişe etmek, çekinmek, sakınmak, yapamamak, cesaret edememek”, sinmek kelimesi ise “kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak, yılgınlıkla konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek” anlamlarına geliyor.
 
Bu anlamlardan çıkan sonuç ise günümüzde Türk Milletinin bir kısmının halini tanımlıyor!
 
Kabul etsek te etmesek te, Türk Milleti korkmuş ve sinmiştir. Gelişmelere bakarsak, nasıl korkmasın ve sinmesin ki?
 
En küçük örnek, HDPKK’lı olan Selahattin Demirtaş’ın, dana kuyruk muhabbetinde adeta hakaret edercesine kuyruğu Türk Milletine bırakışına gereken tepkiyi veremeyişi, bu korkunun ve sinmenin bir tezahürüdür.
 
2015 Yılında Anadolu’nun önemli bir kısmı Pkk’nın insafına terk edilmiştir. Garipleşmiş halk, bu vahşi terör örgütüne karşı ne yapsın? Görüyorsunuz çıt yok!
 
Genelkurmay’da yılbaşında nöbet tutan iki askeri aileleri ile buluşturarak, aklı sıra psikolojik propaganda yapıyor. Gel sen onu külahıma anlat!
 
Milyonlarca aile, engelli, dul ve yetim; binbir nam altında sosyal yardıma bağlanmış. Emekliye ve sosyal yardım alanlara da, biz gidersek ekonomi bozulur, yardım ve maaşları alamazsınız ve bizi çok ararsınız korkutması yapılıyor.
 
Bir yandan da, dünyevi korkutma ve sindirme yetmemiş olacak ki; Diyanet eliyle, din kullanılarak, kıt imkanlarla yaşam mücadelesi veren insanlar, ahiret korkusu ile tehdit ediliyor.
 
Kpss ile atama ise milyonlarca üniversite mezunu için bir sopa mahiyetinde.Sultanı kızdırırlarsa ne olur belli olmaz! Çünkü yağlı kemik iktidarın elinde! Ya sayısı 10 milyonu geçmiş açık ve gizli işsize ne demeli? Aç insanların memleket müdafası ve hak-hukuk mücadelesi yapması beklenebilirmi?
 
Kontrol altındaki yargı ve ha bire değiştirilen yasalarla yaratılan imparatorluktan, karnı aç ve geçim sıkıntısı çeken insanların etkilenmemesi mümkün mü? Bu korku insanı bireysel muhalefetten uzaklaştırıyor. En son rüşvet ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle, bakanlıktan istifa edenlerin, TBMM’deki komisyonda “Yüce Divan”dan yargılanmaktan kaçırılması, işin gittiği noktanın vahametini göstermesi bakımından ilginçtir. Buna karşılık ise 16 yaşındaki bir liseli genç, RTE’ye hakaret etti diye gözünün yaşına bakmadan tutuklanabilmektedir.
 
Emniyet güçlerinin, kontrolsüz ve acımasızca halkın üzerine salınması ise korkunun oluşmasında diğer bir büyük nedendir. Terör örgütü PKK’ya gösterilen müsamaha ve anlayış, muhalefet etmeye çalışan diğer insanlara gösterilmemektedir.
 
Yandaşda dahil olmak üzere tüm medya, memlekette yargının, hukukun ve adaletin olmadığını bilmelerine rağmen bu konuyu öyle bir işledi ki; akıllar tutuldu ve ruhlara derin bir travma yaşatıldı. İnsanlar mahkeme kapısına düşmekten artık anormal bir şekilde korkuyor.
 
Bunu gören insanların bir kısmı, ya imkanlarını kaybetmek istemediği ya da imkanlarını genişletmek istediği için, çareyi susmakta ve sinmekte görüyor.
 
Bir halkı fakirleştirin ki; onu istediğiniz gibi yönetebilin! Ekonomik özgürlüğü olmayan insan konuşamaz bile… Kâğıt üzerinde zenginleşen ama gerçekte inanılmaz derecede fakirleşen ve borçlandırılan Türk Milleti, bununla beraber korkmuş ve sinmiş bir vaziyettedir.
 
Dünyanın neresinde bir insan topluluğunun üzerine bu kadar giderseniz; benzer ya da daha ağır sonuçları alırsınız. Yani bu korkutma ve sindirme politikaları, Türkiye üzerinde istenilen sonuçların alınması için bilerek uygulamaya sokulmuştur. Yine de Türk Milletinin bir kısmı onurlu bir şekilde dayanmakta ve direnmektedir.
 
Bu arada, korkan ve sinen halkı, vatanına ve devletine sahip çıkmaya itecek olan kanaat önderleri, mualesef üzerilerine düşen vazifeyi yapmamaktadır.
 
Bunlar aramızda yaşayan esnaf, kahveci, lokantacı, kumaşçı, avukat, doktor, mühendis, akademisyen, emekli, köylü vs. insanlarımızdır. Bu kanaat önderleri, korkmuş ve sinmiş insanlarımızı yüreklendirmezse, halk, bu psikolojiden kurtulamaz.
 
Korkan ve sinen halkı, kendi menfaatlerini bir kenara iterek heyecanlandıracak olan bu kanaat önderleridir. Belki de siz bunlardan birisiniz?
 
Yönetimler, faşist, diktatöryal, baskıcı ve ezici olup neronlaşabilirler; bütün bunlara rağmen vatanın gerçek sahibi olanlar her yolu deneyerek, toplumun önünde bayraklaşmalıdır.
 
Evet! Türk Milleti, aydını ve cahili ile topyekün korkutulmuş ve sindirilmiştir. Ancak bu bizi mücadeleden vazgeçiremez. Atalarımızın yaptığı mücadele önümüzü aydınlatıyor. Biliniz ki; Allah’tan başka hiç bir gücün önünde secde etmeyecek adamların mücadelesi “Büyük Türk Milleti”ne Ergenekon’a benzer çıkışlar yaratacaktır. Bu nedenle, Türk Milleti, asla korkmamalı ve sinmemelidir. Unutmayın, Atatürk bize muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan asil kanda olduğunu söylemiştir. Bu nedenle; siz, biz, hepimiz Allah’ın takdirinden başka her şeye yeteriz…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!