Terörle mücadelede sıfır hata esasına göre çalışmak hayati önemdedir.
Gerekli olduğu zamanda, gerekli olduğu yerde ve gerekli olduğu şiddetle terörün üstüne gitmek esas olmalıdır.
Teröristten önce stratejik ve hayati noktalar tutulmalıdır.
Kato’ya Cephane yığılırken istihbarat neredeydi?
Helikopter kazasında şehit olan rahmetli Tümgeneral Aydoğan Aydın, Kato Dağlarında PKK’ya en büyük darbeyi vurmuştu.
PKK’nın Kato’da 82 mağarada 2200 katırın taşıyabileceği kadar silah ve cephanesi ele geçirildi.
Rahmetli Tümgeneral Aydın, Cumhurbaşkanla telefonda konuşurken “Buranın temizlenmesi Ankara ve İstanbul’da terörün belinin karılmasında da etki yapacaktır” demişti.
Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere Kato’daki bu mağaraları PKK, ülkenin her yanındaki teröristlerinin silah ve mühimmat ihtiyaçlarını karşılamakta kullanıyordu.
Sınır dışından gelen patlayıcıların Türkiye geneline yıllardır buradaki depolardan sevk edildiği açıklandı.
Teröre karşı yürütülen mücadelenin hafife alınır yanı olmadığı son operasyonlarda ele geçirilen silah ve mühimmatla ortaya çıkmış bulunmaktadır.
2200 katırlık silahın buraya taşınmasının ne kadar büyük bir organizasyona ihtiyaç duyduğu açıktır.
PKK’nın elini kolunu sallayarak bu kadar silahı, militanı Kato Dağı’na taşıması ve yerleşmesi aklın alacağı bir iş değildir.
Bu kadar mağara hazırlanırken, bu kadar silah taşınırken, bu kadar militan buralara yerleşirken, buraya yerleşen militanların sivil ihtiyaçları karşılanırken fark edilememiş olması tam bir faciadır.
Fark edilmiş de şimdiye kadar buralara etkili operasyon yapılmamışsa o da vahim ötesi bir durumdur.
Bu durum çok büyük bir istihbarat ve görev zafiyetinin varlığını göstermektedir.
Stratejik zafiyet ve istihbarat sorunu vatan evlatlarının şehit olmasına neden olmaktadır.
Türkiye istihbarat konseptini süratle gözden geçirmelidir.
Durum eskisinden çok daha hassastır!
Artık Türkiye’nin karşısında terör örgütleri değil devletler vardır.
ABD, Almanya, Rusya, Fransa, İngiltere vb. Ortadoğu’daki politikalarını Türkiye’ye dayatabilmek için terör örgütlerini kullanmaktadır.
Bu amaçla Akçakale ilçesinin karşısındaki El Abyad’da terör örgütü PYD bayrağının yanında ABD bayrağı asılmıştır.
Afrin’de Türkiye’ye karşı Türk sınırında Rus bayrağı sallanmaktadır.
Münbiç’te TSK güçlerinin karşısında Rus/ABD tankları vardır.
Durum eskisinden çok daha hassastır.
Dost/düşman, Devlet/terör örgütü birbirine karışmıştır
Dost ile düşmanın, devlet ile terör örgütlerinin birbirine karışması hassasiyeti en yüksek noktaya taşımıştır.
Rusya ile iyi ilişkilerin kurulması ya da ABD ile belirli konularda anlaşma sağlanması bu devletlerin sahadaki pozisyonlarını Türkiye’nin istediği şekilde değiştireceği anlamına gelmemektedir.
Sözün Türkçesi ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkelerle dost olunmaz ancak dostluk gösterisi yapılır.
Türkiye terör konusunda kendi işini kendisi halletmek zorundadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi ‘kendi başının çaresine bakmak’ zorundadır.
Terörle mücadelede kurumsallaşma!
Uzun yıllardır Türkiye terörle mücadeleyi mehter mantığıyla yürütüyordu.
Bir ileri iki geri adımla terörle mücadele ancak bu kadar olabiliyor.
Küresel güçlerin terör örgütleriyle iş tuttuğu bir zamanda terörle mücadelede rehavet ve idare-i maslahatı kaldırmaz!
Türkiye terörle mücadelesini her alana yaymak zorundadır.
Güvenlik, istihbarat ve tedbir noktasında sıfır hata ile çalışmak mecburiyetindedir.
Silahlanıp örgütlenmiş ve arkasına devletleri takmış terör odaklarıyla mücadele biçimi bellidir.
Bunlarla mücadelede sihirli formüllerden medet ummak yanlıştır.
Dahası “yufka yürekle” terör mücadele yürütülemez.
Terör mücadelesi çelik irade işidir.
Gelinen aşamada terör mücadelesi bir iradeler mücadelesine dönüşmüştür.
Devlet teröristlerin iradelerini ve direncini kırmadan terörle mücadeleyi kazanamaz!
Bunun için terörün üstüne acımasız bir biçimde gitmek şarttır.
Sızma, ajitasyon, provokasyon, manipülasyon faaliyetleri önceden tespit edilip gereken tedbirler alınmalıdır.
Bunun için istihbarat, istihbarat yine istihbarat gereklidir.
Terörle mücadele gaflet kaldırmaz!
