Terör örgütleri canlı bombaları ve bombalı araçlarıyla Kayseri’de, Beşiktaş’ta, Ankara’da kitle katliamları yapıyor. Tonlarca bomba, zombi haline getirilmiş robot teröristler tarafından daha fazla insan öldürmek için patlatılıyor. Amaç toplumsal tepki yaratarak terör örgütü üzerindeki TSK’nın baskısının azaltmaktır.
Sınır ötesinden ihraç edilen terör!
Terör örgütleri PKK-PYD ve IŞİD kanlı saldırılarını yalnız kentlerden değil ülkenin sınırları dışından da gerçekleştiriyor. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye hem terör hem de terörist ihraç ediliyor.
Nitekim Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtını yapmadan önce neredeyse her gün Kilis, Hatay ve Akçakale’ye Katyuşa füzeleri atılıyor ve vatandaşlar ölüyordu.
Türkiye’ye yönelik terörist tehdit sınır içinden ve dışından çok yönlü ve çok boyutlu olarak gerçekleştiriliyor bu bir gerçektir. Türkiye’ye yönelik tehdit coğrafi bir bütünlük arz ediyor. Türkiye’ye terör ihraç edenler bunu sınır ötesinden gerçekleştiriyorlar.
Kandil ya da Sincar’da üstlenmiş unsurlar Irak’tan, Kobani, Afrin ya da El Bab’a üstlenmiş teröristler de Suriye’nin kuzeyinden Kilis’e yalnız katyuşa füzeleri atmıyor aynı zamanda terör de ihraç ediyorlar.
Türkiye sınır ötesinden güvenlik sağlanmadan ülke sınırları içerisinde güvenliği sağlamanın mümkün olmadığı güncel bir gerçekliktir.
Terörü bulunduğu yerde vurmak evrensel stratejidir.
El Bab’ta çok işimiz var!
HDP’li vekil Osman Baydemir, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin Fırat’ın batısına geçişini engelleyen Fırat Kalkanı Harekâtını eleştirerek “Ne işimiz var El Bab’da? Niye oradayız?” diye soruyor.
Mehmet Tezkan ise önce gerekçelerini yazıyor:
Halep düştü. Türkiye-Rusya-İran seküler Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü garanti altına aldı. Üç ülke IŞİD ve El Nusra’yı ile ortak mücadele etme kararı aldı. Bu da Ankara YPG’yi terör örgütü kapsamından çıkardı demek.
Sonra da Tezkan “hal buysa ne işimiz var El Bab’da?” diye sorarak “Sınır güvenliğini sağlayalım yeter” diyor.
Baydemir, El Bab’ın PKK-PYD’nin tasarrufunda kalmasını istediği için Türkiye’nin orada olmasını istemiyor. Böylece PKK-PYD’ye siyasi destek vermiş oluyor.
Ancak Tezkan’ın Suriye politikasıyla ilgili haklı eleştirileri olsa da “sınır güvenliğini sağlayalım yeter” ne işimiz var El Bab’ta? Türünden değerlendirmesi gerçeklerden kopuş ve akıl tutulmasıdır.
Çünkü Türkiye, tam da Tezkan’ın dediği gibi “sınır güvenliğini sağlamak” için El Bab’ta olmak zorundadır.
Dahası Suriye’yle sınırı olmayan Fransa’nın, İngiltere’nin, ABD’nin ve yedi düvelin Suriye’de ve Irak’ta işi varsa Türkiye’nin neden olmasın?
Moskova’daki üç ülkenin anlaşmış olması sorunu birden ve bütünüyle çözmüyor.
Dahası Türkiye yalnız El Bab’ta değil Kandil’de, Musul’da ve Sincar’da da olmak durumundadır. Türkiye’nin olmadığı yerlerde HD Şabi, IŞİD ve PKK’nın olduğu bir vakıadır.
Sorunu Suriye’ye ihale etmek en azından mevcut gerçeklikler ortada iken çözüm değildir. El Bab’ı ya da Suriye’nin kuzeyini, Esat rejiminin teröristlerden temizleme gücü, yeteneği ve iradesi yoktur.
İktidara “El Bab’ta ne işimiz var?” Sorusu sormak yerine müdahalede niçin geç kaldınız? Süleyman Şah’ı niçin taşıdınız? Sorusu sorulmalıdır!
ABD açıkça hem Irak hem de Suriye olayları sırasında Türkiye’yi oyalarken terör örgütü PKK ve PYD ile iş tutmuştu. Türkiye’ye ‘sizin El Bab’ta, Sincar’da, Musul’da işiniz yok bizim var’ politikası dayatmıştı.
Gelinen aşamada, TSK’nın Suriye’nin kuzeyindeki kararlılığını görünce de ABD yetkililerinin tüyleri diken diken oldu. ABD’li sözcü “Biz Türk Ordusu’nun El Bab’a ilerlemesini desteklemedik… El Bab’a doğru gitmek onların aldıkları bir karar” diyor.
El Bab’ta ne kadar çok işimizin olduğunu bu sözler ortaya koymuyor mu?