Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, “Oslo ve Habur ihanet değildi” diyor. Anlattığına bakılırsa Oslo ve Habur bir feraset, basiret ve stratejik dehanın ürünüymüş!. “Yabancılar Kürt meselesini oyuncak yapmasın diye” girmişler!. Sonra da koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini oyuncak durumuna düşürmüşler. Ama olsun yine de PKK ile Oslo’da kurulan ilişki ihanet sayılmazmış! Çünkü büyük düşünmüşler!
PKK’ya özgürlük alanları açmışlar!
Bugünkü MİT müsteşarı Oslo’da şunları söylüyor: “Geliştirilen bir özgürlük alanı açıldı. Bu açılan alanda örgütün alt birimleri, eski alışkanlıklarından hareketle ‘daha fazla mevzi kazanalım, daha fazla örgütlenelim’ mantığı içerisinde. Bir noktaya kadar tolere edebiliyorsunuz; çünkü dediğim gibi alandaki valiler, emniyet müdürleri bu noktadan gerçekten çok değerli insanlar… Yani şu anda sizin, spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz ‘şu adam düşmandır, bu adam şeydir’…”
PKK için geliştirilen özgürlük alanından PKK örgütlenmiş, sızmış ve çeteleşmiş! BDP’nin tam da o sırada “demokratik özerklik” ilan ettiği yerlere PKK’ya dost bürokratlar atamışlar!
Şaka filan değil Diyarbakır gibi bir ile atanan bir emniyet müdürü “dağdaki PKK’lılar için ağlamayan insan değildir” sözünü bile edebilmiş.
Ardından Habur yaşanmış, sınıra mahkeme taşınmış. ‘PKK’lılar pişman değiliz, Öcalan istedi geldik’ demiş… ‘Hayır, hayır siz pişmansınız!’ demişler.
Bütün bunlar ihanet, gaflet ve dalalet değilmiş. PKK’nın kentlere, ilçelere, mahallelere sızması da durup dururken olmuş!
Kurulun mahkemeler, haraç toplamak için örgütlenen terör unsurları, ihalelerden alınan paylar, açılan PKK mezarlıkları ve dikilen PKK’lı heykelleri bütün bunların ne için yapıldığını Emre Taner’in başında olduğu istihbarat servisi anlayamamış!
FETÖ’nün ihtilale sebep olacağını da anlayamamışlar!
Dahası Emre Taner, “Fethullah Gülen’in 15 Temmuz’da bir ihtilale sebebiyet olacağını alamadı” diyor. En önemli görevi istihbarat toplamak olan servis bu tarafı da ıskalamış. FETÖ açıkça “askeriyeyi, mülkiyeyi ve adliyeyi ele geçirin” diye talimat veriyor. Hava Kuvvetleri başta olmak üzere hemen her stratejik kurumda çoğunluğu sağlayacak kadar sızıyorlar.
Dahası İç İşleri Eski Bakanı Efkan Ala “Emniyette daire başkanlığı seviyesinde bir istihbarat örgütümüz var. Bu İstihbarat Daire Başkanlığı’nda 17-25 Aralık’tan önce yaklaşık 7 bin çalışandan 6 bin 500’ü FETÖ mensubuydu. Ala, göreve geldiğinde 81 ilin 74’ünün emniyet müdürünün de FETÖ’cü” olduğunu açıklıyor.
Allah affetsin!
FETÖ’nün bu yapılanmasının ne anlama geldiğini, ne için yapıldığını ne İstihbarat anlamış ne de bu ülkenin tepesindekiler.
Çözüm Sürecini başlatanlar iyi niyetlilermiş. Süreci PKK istismar etmiş!
FETÖ’ye her istediğini verenler, kozmik odalara girmeleri için gereğini yapanlar, açtıkları kumpas davaları için savcı olanlar ve geri dön çağrıları yapanlar kendilerinin arkadan vurulduğunu ve ihanete uğradıklarını açıklamışlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı hiç olmazsa cesurca şu sözleri söyleyebilmiştir: “Bu hain örgütün yüzünü ortaya dökememenin üzüntüsü içindeyim. Hem Rabbime, hem milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin”.
Sonuçta bu samimi itiraflara “Allah affetsin” denilebilir! Millete de hesabı verilir!
Ancak PKK’ya müzahir bürokrat atayanlar, onlara özgürlük alanı açanlar ve nihayet görevi istihbarat almak olan örgütün, FETÖ’nün yabancı istihbarat servisleri adına yaptığı hain girişimi haber alamamış olması affedilemez.
Bir de bunun üstüne “Oslo, Habur ihanet değil” sözleri etmek affedilemez. Öz eleştiri yapmasını bilmeyenler, sorgulamayanlar, sorgulanamayanlar sonuçta ülkeyi uçurumun kenarına getirirler. Bedeli devlet ve millet öder. Unutmamak gerekir ki, devletin ve milletin büyüklüğü onu yönetenlerin çapı kadardır. Bu gaflet eninde sonunda sorgulanacaktır!