“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyeceksiniz. “Bu memleketten defolup gideceksiniz. O keleşleri size çevirmeyi biliriz” diye tehdit edeceksiniz. “Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca” görmeyeceksiniz. Dahası PKK’ya Suriye’den gelen ağır silahları teslim alırken suçüstü yakalanacaksınız. Hendek kazan PKK’lılar için “ne yapsın gençler, başka yol mu bıraktınız” diyeceksiniz, teröristlere teşekkür edip özerklik propagandası yapacaksınız.
Onlarca masum insanın katleden canlı bombanın cenazesine taziyeye gideceksiniz.
Tıpış tıpış gitmezseniz tıpış tıpış götürülürsünüz!
6-8 Ekim‘de Kobani’yi bahane ederek halkı sokağa çıkmaya davet edecek elliyi aşkın masum vatandaşın öldürülmesine sebep olacaksınız.
Yetmeyecek halka karşı hendek açıp, Kürt vatandaşların evlerinden kovacaksınız. Sonra da aynı halkı teröristlere destek için Sur’a yürümeye davet edeceksiniz. Nerede terör kalkışması varsa orada tahrik, teşvik ve destek unsuru olarak olacaksınız!
Halkı devletle karşı karşıya getirmek için elden gelen her fırsatı değerlendireceksiniz. Provokasyon, tahrik, manipülasyon adına ne varsa onu yapacaksınız.
“Kendi dokunulmazlığımızın kaldırılmasını biz isteyeceğiz” diyecekseniz. Dokunulmazlığınız kaldırınca da “tıpış tıpış gitmeyeceğiz” bu ülkenin yasalarını tanımadığınızı açıklayacaksınız.
Şu veya bu biçimde seçilmiş olmak ihanet etmenin ve vatana kast etmenin gerekçesi olamaz.
Tıpış tıpış gitmeyeni tıpış tıpış götürürler.
Gecikmiş tutuklamalar!
Ankara ve İstanbul’da tankları, Güneydoğu’da kahpe ve kalleş keleşleri, sokaklarda canlı bombaları, yollarda pusulanmış patlayıcıları durduran Türk milleti sizi derdest etmeyeceğini sanıyordunuz ve yine yanıldınız.
Rus uçağı dolaysıyla Türkiye ile Rusya’nın arası açılınca soluğu Rusya’da alacaksınız. Teröristle onlarca şehit vererek yapılan mücadele de şehitlerin değil PKK’lı katillerin hem yanında hem arkasında yer alacaksınız. Her fırsatta AB’ye ABD’ye gidip Türkiye’yi şikâyet edeceksiniz!
Siz halkın ve Türkiye’nin değil terör örgütünün parçasısınız.
Yaşananlar dikkate alındığında tutuklanmaların ne kadar geciktiği de ortaya çıkar. Nitekim haklarında gözaltı kararı bulunan iki HDP’li soluğu Brüksel’de almıştı. Bunlardan canlı bomba taziyecisi Tuğba Hezer Öztürk ile PKK’lılara silah taşıdığı iddiasıyla aranan Faysal Sarıyıldız, Brüksel’de, terör örgütü PKK yandaşlarının katıldığı Türkiye karşıtı gösteride konuşarak Türkiye aleyhtarlığına devam ettiği haberleri medyaya düştü.
Unutmamak gerekir ki devlet hukukunu uyguladığı sınırlar arasında devlettir. Sonuçta hiçbir hukuk sisteminde kimseye suç işleme özgürlüğü tanınmamaktadır. Seçilmiş olmak devlete, millete ihanet etmek, yasaları çiğnemek ve teröre destek vermek için gerekçe olmaz.
Yapılması suç olan bir eylemi yapıyorsanız, yasalara meydan okuyorsanız kendinize uygulanacak yasal muameleye de hazır olmanız gerekir.
Ya terör örgütü ya da siyasi parti!
Demokratik hak ve özgürlükler; özgürlükleri istismar etmekte ve demokrasi demokrasiyi ortadan kaldırmakta kullanılamaz.
Hiç kimse yerine göre silah yerine göre siyaset; yerine göre şiddet yerine göre demokrasi savunuculuğu yapamaz. Hem terör hem demokrasi hem siyasi parti hem de terör örgütü mensupluğu bir arada yürütülemez.
HDP hem silah hem siyaset, hem demokrasi hem terör, hem savaş hem barış söylemlerini ve eylemlerini bir arada kullandı.
HDP hem silah hem siyaset, hem o hem bu, hem deve hem kuş siyaseti izlediğinden ne o ne de bu olabildi. Demokrasi hem o hem bu üzerine değil ya o ya bu üzerinden yükselir. Ya siyaset ya şiddet tercihi belirleyicidir. HDP gibi organizasyonlar ya tam siyasi parti ya da terör örgütü olduğunu eylem ve söylemleriyle ortaya koymalılar.
Birileri bir teröristin yaptığından daha fazlasını yapıyorsa o teröristtir. Kurallı değil kuralsız şiddetin parçasıdır.