Nazım Peker imzalı bu yazı, Türkiye’deki siyasi aktörlere hitaben kaleme alınmış, “Kürt sorunu” olarak adlandırılan meselenin meşruiyetini ve gerçekliğini sorgulayan son derece eleştirel bir metindir. Yazar, TBMM’deki partilere, Kürt vatandaşların ticaret, eğitim, kamu görevi veya siyasi temsil gibi hangi temel vatandaşlık haklarından mahrum kaldığını sorarak, sözde sorunun ne olduğunu açıklamaları yönünde sert bir çağrıda bulunmaktadır. Metin, PKK’yı elli bine yakın masum insanın canına kıymış, dış güçlerin maşası olan eli kanlı bir terör örgütü olarak tanımlamakta ve İmralı görüşmelerinin bu örgüte siyasi meşruiyet kazandırma çabası olduğunu ileri sürmektedir. Peker, ülkedeki esas sorunun Kürt sorunu değil, sadece bir terör sorunu olduğu yönündeki yaygın toplumsal düşünceyi vurgulamakta ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın azınlıklar dahil tüm vatandaşlara eşit haklar sağladığını savunarak iki dil talebini kesinlikle reddetmektedir.
Yaza yaza parmaklarım yoruldu. Sanırım bu konuda bu altıncı yazım.
Hangi Kürdün hangi olmayan sorununu çözeceksiniz, hangi Kürde olmayan eşit yurttaşlık vereceksiniz?
Komisyon ya da TBMM neler yaparsa, hangi yasaları değiştirirse Apo’nun hangi isteklerini ya da şartlarını yerine getirirse bir daha PKK lafını duymayıp, ömrü billah terör belasından kurtulacağız?
Lütfen bu kadar saf olmayalım beyler! ABD ve Emperyalist güçler BOP projesinden vaz geçti mi?
Kendilerini Kürt gören, Kürtlerin hiçbir zaman için temsilcisi olmamış bilakis Türk-Kürt ayırt etmeden kamu görevlisi: Öğretmen, polis, jandarma, doktor, mühendis, sivil, bebek-çocuk, yaşlı-genç, kadın-kız ayırt etmemiş elli bine yakın masum insanımızın zalimce canına kıymış.
Binlerce ocağı kör etmiş, ateş düşürmüş,
Bebekleri babasız,
Kadınları kocasız,
Ana-babaları evlatsız,
Onlarca insanımızı boynu bükük bırakmış.
Binlerce insanımızı ayaksız, kolsuz, gözsüz bırakarak özürlü yapmış, sakat bir yaşama mahkûm etmiş, bir terör örgütü kurucusu, yöneticisi ve lideri olan, dış güçler ve emperyal devletlerin maşası olan PKK’nın nesine muhtaç oldunuz da “Şart-şurt yok”, “Terörsüz Türkiye” kisvesiyle başlattığınız bu oyuna neden destek vermektesiniz?
Asla ve asla Kürtlerin temsilcisi olamayacak, eli kanlı terör başı ve onun Gazi meclisteki temsilcisi DEM’in sırf kardeşi kardeşe kırdırmak, vatanı bölüp parçalamak için uydurulmuş sözde Kürt sorunu nedir?
Açıklayın da biz fındık beyinlilerde(!) bilelim.
Okuyamıyorlar mı?
Ticaret yapamıyorlar mı?
Seyahat edemiyorlar mı?
Askere gidemiyorlar mı?
Düğünlerinde zılgıt çekemiyorlar mı?
Doktor, hakim, savcı, mühendis, öğretmen olamıyorlar mı?

Hangi mahkemede, hastanede sen Kürt’sün diye farklı muamele ediliyor?
Vekil mi olamıyorlar?
Cumhurbaşkanı mı olamıyorlar?
TBMM’nde başkanvekili olup meclisi mi yönetemiyorlar?
Herkese soruyorum, sahi KÜRT SORUNU nedir?
Lütfen Tanrı rızası için söyleyin de biz cahillerde bilelim.
Orijinalini 1924 kurucu Anayasa’sından alan mevcut Anayasa’mız, bu ülkede azınlıklar dahil kime nasıl bir ayrıcalıklı muamele yapmıştır?
Kimler hangi vatandaşlık haklarından yararlanamamıştır?
Lütfen söyleyiniz.
Amaçları iki dil ise orada bi dakika durunuz, bu ülkenin ana unsuru ve çoğunluğu Türklerden oluşur, Ana dili de tıpkı ABD’de 72 milletin yaşayıp da resmi dilin İngilizce olduğu gibi Türkçe olacaktır.
Yukarıdaki soruları, TBMM’inde komisyon kurarak birlikte hareket eden tüm siyasi partilere ve vekillerine samimiyetle soruyor ve Yanıt bekliyorum.
Amasız, fakatsız cevap versinler lütfen.
Kurmayı düşündükleri sözde bir Kürt devleti ya da kantonu kimlere hizmet edecek?
Toplumun yaygın düşüncesi ülkede bir KÜRT SORUNU değil, TERÖR sorunu olduğu yönündedir. İmralı ziyareti de katile siyasi kimlik ve meşrutiyet kazandırma girişimidir.
Esen Kalınız.
NOT: Adaya vardılar, APO’ya ne diye hitap edecekler?