Bu makale, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu çok boyutlu krizi ele alan bir analiz sunmaktadır. Kaynak, ülkedeki gıda arz güvenliğinin sadece ekonomik bir mesele olmaktan çıkıp, doğrudan bir ulusal güvenlik meselesi haline geldiğini vurgulamaktadır. Metin, bu durumun temel nedenleri olarak plansız kentleşme ve rant düzeninin tarım alanlarını yok etmesini, ithalata bağımlılığın maliyetleri artırmasını ve çiftçiyi zor durumda bırakmasını göstermektedir. Ayrıca, ekonomik krizin barınma, gıda güvensizliği ve düşen doğurganlık oranları gibi diğer krizlerle birleşerek yapısal bir çöküş yarattığı iddia edilmektedir. Analiz, krizi çözmek için yerel üretimin güçlendirilmesi, tarımsal desteklerin artırılması ve arsa spekülasyonunun dizginlenmesi gibi çeşitli çözüm önerileri sunarak, krizin kaynağının yönetim tercihleri olduğunu belirtmektedir.
Barınma–tarım–gıda güvenliği bağlantısını ve NEDEN–NİÇİN–NASIL–SONUÇ–ÇÖZÜM
TÜRKİYE’DE GIDA ARZ GÜVENLİĞİ VE ULUSAL RİSK KRİZİ:
Tarım, Barınma, Ekonomi ve Nüfusun Kesiştiği Tehdit!
Son dönemde Türkiye’de ardı ardına gelen uyarılar, ülkedeki gıda arz güvenliğinin artık sadece ekonomik bir konu değil, doğrudan ulusal güvenlik meselesi olduğunu göstermektedir.[1]
Önce GPD Başkanı Alp Önder Özpamukçu, ardından Migros Grubu İcra Başkanı Özgür Tort açık ve net ifadelerle aynı noktaya işaret etti:
“Gıda arz güvenliği ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçasıdır.”
“Yerel üretime daha fazla destek verilmeli.”
Bu iki açıklama, Türkiye’nin gıda sisteminde yapısal bir çöküşün yaşandığını; tarım, hayvancılık, lojistik ve tüketici refahındaki kırılganlığın artık gizlenemeyecek düzeye ulaştığını ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin bugün yaşadığı ekonomik kriz, barınma krizi, tarım krizi, gıda güvensizliği ve düşen doğurganlık oranları birbirinden bağımsız değil, aynı yapısal düzenin ürünüdür.

NEDEN BU HALE GELDİK? (NEDEN)
- Plansız Kentleşme + İmar–Rant Düzeni
Türkiye’de uzun süredir uygulanan kentleşme politikaları, gıda güvenliğini zayıflatan en büyük mekanizmalardan biri oldu:
✔️Büyükşehir Yasası ile köylerin mahalle yapılması, tarımsal üretim altyapısını işlevsizleştirdi.
✔️Tarım alanları imara açıldı, arsa fiyatları yapay biçimde şişirildi.
Türkiye’de konut fiyatı = arsa fiyatı hâline geldi.
Bu model, tarım yerine beton ekonomisini teşvik etti.
Sonuçta:
Arsa spekülasyonu hem barınma krizini hem tarımın çöküşünü aynı anda yarattı.
Köyler boşaldı, üretici borçlandı, genç nüfus tarımı terk etti.
- Tarımda Bağımlılık ve Çöküş
Türkiye’nin tarımdaki kırılganlığının temel nedenleri:
✔️İthal gübre–tohum–yem bağımlılığı, maliyetleri patlattı.
✔️Çiftçi gelir kaybı nedeniyle üretimi azalttı.
✔️2025 yılında tarımın büyük kayıplar yaşaması, traktör üretiminde %46 düşüşe yol açtı (TARMAKBİR verisi).
Ürün fiyatları düşük, maliyetler yüksek olunca üretim sürdürülemez hâle geldi.
✔️Kredi maliyetleri arttı, çiftçi makine yenileyemez oldu.
Bu tablo, Türkiye’nin kendi kendine yeten bir tarım ülkesinden çıkıp, ithalata bağımlı bir tüketim ülkesine dönüşmesine yol açtı.
- Ekonomik Kriz, Gıda Güvensizliği ve Halk Sağlığı
Türkiye’de ekonomik istikrarsızlık, gıda güvenliğini doğrudan etkiledi:
Artan fiyatlar tüketiciyi daha ucuz ve daha riskli gıdaya itti.
Son bir haftada yaşanan toplu zehirlenmeler (okullar, yurtlar, mevlitler, işyerleri) gıda güvenliğinin çöktüğünü gösterdi.
Üretim gücü düşen toplumlarda doğurganlık oranı, yalnız ekonomik değil biyolojik bir çöküşün işaretidir.
Bugün Türkiye’nin doğurganlığı 1.48 seviyesine indi; bu, tarihsel olarak ilk kez Avrupa ortalamasına kadar gerileme anlamına gelir.
- Eğitim ve Genç Nüfus Kaybı (NENİ Krizi)
15–34 yaş arası gençlerin %29’u ne eğitimde ne istihdamda.
Bu, ülkenin hem üretim kapasitesini hem bilimsel gelişimini hem de gelecekteki iş gücünü tehdit etmektedir.
Tarımın çöküşü, ekonomik güvensizlik ve kent–kır dengesizliği genç kuşağın üretimden kopmasını hızlandırmaktadır.
NİÇİN KRİTİK BİR RİSK?
Gıda güvenliği çökerse ulusal güvenlik çöker.
‼️Tarım zayıflarsa ekonomi sürdürülebilir olmaz.
‼️Barınma krizi büyürse sosyal istikrar bozulur.
‼️Doğurganlık düşerse ülkenin gelecekteki nüfus ve askerî kapasitesi azalır.
Gençler üretimden koparsa kalkınma modeli çöker.
Özpamukçu’nun sözleri özellikle burada önemlidir:
“Tarımı güçlendirmeden gıda arz güvenliğini sağlayamayız.
Gıda arz güvenliğini sağlamadan enflasyonu kontrol edemeyiz.”
Bu da Bbugün Türkiye’de geçim + gıda güvensizliği = halk sağlığı krizi oluşturuyor.

NASIL ÇÖZÜLÜR?
- Yerel üretimin stratejik olarak güçlendirilmesi
(Özgür Tort’un vurgusu)
- Tarıma GSMH’nin %1’i oranında destek verilmesi
(Mevcut destekler uzun süredir yetersiz)
- Arsa spekülasyonunun vergisel ve hukuki düzenlemelerle dizginlenmesi
- Tarım alanlarının imara açılmasının durdurulması
- Girdi maliyetlerinin düşürülmesi (tohum–gübre–su–mazot)
- Gıda güvenliği kontrol sisteminin tamamen yeniden kurulması
- Kırsal genç nüfusa eğitim–gelir güvencesi destekleri verilmesi
SONUÇ: TÜRKİYE’NİN KRİZ ÜÇGENİ
Türkiye bugün üç ana eksende aynı anda ciddi bir ülke riski yaşamaktadır:
1 ✔️Ekonomik çöküş
2✔️Gıda güvenliği çöküşü
3✔️Nüfusun biyolojik ve sosyolojik gerilemesi
Bu üç unsur birleştiğinde, terör veya dış tehditlerden daha yıkıcı, uzun vadeli bir ulus-devlet kapasitesi erozyonu ortaya çıkar.
Türkiye bugün şu gerçekle yüzleşmektedir:
Tarım olmadan gıda, gıda olmadan toplum, toplum olmadan ulusal güvenlik olmaz.
Son söz
Bu Krizin Faili Çok Net: Yönetim Tercihleri”
“Türkiye’yi Krize Sürükleyen Mekanizma Artık Gizlenemiyor, Barınmadan Ekonomiye Çöküşün Mimarı Aynı Siyasi Akıl, Ülkeyi Krize Sokan Düzen Değişmeden Hiçbir Şey Düzelmez”
[1] https://www.ekonomim.com/ekonomi/gida-arz-guvenligi-artik-ulusal-guvenlik-kadar-onemli-haberi-856216
https://www.ekonomim.com/ekonomi/gida-arz-guvenligi-artik-ulusal-guvenlik-kadar-onemli-haberi-856216