nazim-peker
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Vatan İçin Bir Aşk Hikayesi

Vatan İçin Bir Aşk Hikayesi

0
Paylaş

Nazım Peker’in “Vatan İçin Bir Aşk Hikayesi” adlı makalesi hem güncel siyasi eleştirileri hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminden tarihi bir anekdotu içermektedir. Yazar, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve barış söylemlerine şüpheyle yaklaşarak, terör örgütlerini destekleyenlerin niyetlerini sorgulamakta ve vatanın kan, can ve aşk fedakarlıklarıyla kurulduğunu vurgulamaktadır. Metnin ikinci yarısında yer alan hikâye ise, İstanbul’un işgal altında olduğu 1919 yıllarında bir kadının nişanlısının işsiz bir tabut taşıyıcısı olduğu yönündeki dedikodu yüzünden nişanı atmasını anlatır; ancak yıllar sonra gerçeğin, nişanlının avukat olmasına rağmen Milli Kuvvetlere tabut içinde silah kaçıran bir vatansever olduğunu öğrenmesiyle büyük bir gurur ve saygı duyduğunu aktarır. Genel olarak metin, vatanseverlik temasını ve bağımsızlık için yapılan fedakarlıkları güçlü bir şekilde öne çıkarmaktadır.

 

Apo’ya özgürlük diye gayret içinde olanlar. Terörsüz Türkiye inancıyla, sözde barışa yürüyenler:

Bu vatan masa başında kurulmadı, kanlara, canlara ve aşklara mal oldu. BOP’un amacını bilmeyenler, Libya’ya bir bakın, Irak’a bir bakın, Suriye’ye bir bakın. Bakın ve mutlaka görün.

Bakıp görmeyenlerden olmayın. Eğer derdiniz gerçekten vatanın huzuru ve güvenliği ise. Size Halep kalesine bayrak çektirirler, Emevi camisinde namaz kıldırırlar; kendileri limanların işletmesini, madenlerin taksimini, petrolün bölüşümünü yaparlar.

ABD, BOP projesinden vaz geçti mi? Kendinize bir sorun.

Bu sorunun yanıtını bulduğunuz gün, aklınız başınıza gelecek, barış ve fesih tuzağına düşmeyeceksiniz. PKK’nın işlevi bitti, yenisini (PYD) oluşturduklarından eskisinin hükmü yoktur.

Yıl 1919. Türk insanı için karanlık ve sisli yıllar. Olmak ya da olmamak meselesi masada.

Eski Bir İstanbul hanımefendisi anlatıyor;

İstanbul baştan aşağı İngilizlerin, Türkiye’de Fransız, İtalyan, Yunan, Ermenistan işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim.

Bakımlı eli yüzü düzgün güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar.

Gelenlerden biri avukatmış. Uzaktan gösterdiler, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum.

Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum. Hayalim güzeldi.

Ama çok geçmedi ki mahallede pis bir dedikodu yayıldı.

Nişanlım meğer avukat değilmiş, ipsizin, işsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş” dediler. Alt üst oldum, hayallerim yıkıldı, mutlu dünyam karardı.

Bir gün babam götürdü, uzaktan seyrettim, gerçekten de tabut taşıyordu…Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık.

Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, Bir de çocuğum olmuştu. Ülkemiz hürdü, düşman kovulmuş, padişahlık bitmiş, cumhuriyet kurulmuştu. Kullarım diyen bir padişah yoktu, efendiler diyen bir M. Kemal Atatürk vardı.

1924 yılıydı.  Beyoğlu’nda gezerken, O’na rastladım. Oğlum da yanımdaydı.

Beni görünce heyecanlandı, titredi, çeketini ilikledi, saygıyla önümde durdu.

Utanarak, “Size bir çay ikram etmek isterdim “dedi.

Merakla teklifini kabul ettim. Büroya girdik.

Avukatlık bürosuydu. Kapıda da adı yazıyordu. İçerde yardımcıları vardı, harıl harıl çalışıyorlardı.

Kaygıyla, “Siz gerçekten avukat mısınız” dedim.

Saygıyla, “Evet” dedi.

Heyecanım artmıştı. “Peki öyleyse neden cami önlerinde tabut taşıyordunuz?”

Başını önüne eğdi, duraksadı ve saygıyla: “Lütfen beni affedin. İstanbul işgal altındaydı. Her taraf İngiliz askeri kaynıyordu. Her şeyi didik didik arıyorlardı.”

Eeee dedim.

Sakince, “Bizlerde Anadolu’ya, Milli kuvvetlere ancak cenaze süsü vererek, tabutlarla silah kaçırıyorduk. Bu, ülke için hayati bir işti. Özür dilerim bunu size bile söyleyemezdim.”

Saygı duydum, gıpta ile çayını içtim, gururla yanından ayrıldım.

Ülkemiz için aşkımız feda olmuştu.

Eyyyy masa başında askerlik övgüsü, şehitlik methiyesi, vatan güzellemesi yapanlar; şunu asla unutmayınız:” BU VATANI KANLARINI, CANLARINI VE AŞKLARINI FEDA EDEBİLENLERE BORÇLUYUZ.”

MEKANLARI CENNET OLSUN!..   05.06.2025

Esen kalınız.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!