Bu kaynak, Türkiye’deki gelir eşitsizliği konusunu ele almaktadır ve özellikle siyasal islamcıların iktidara gelmesiyle zenginin daha zengin, yoksulun ise daha yoksul hale geldiğini öne sürmektedir. Yazar, Forbes dergisi tarafından tespit edilen 35 Türk’ün toplam servetinin 79,5 Milyar Dolar’a ulaşmasının bir rekor olduğunu ve bu durumun ekonomik durgunluk döneminde gerçekleştiğine dikkat çekmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerini kullanarak, en zengin %20’lik kesimin toplam gelirin yaklaşık %48’ini aldığını, en yoksul %20’lik kesimin ise sadece %6,3’ünü alabildiğini belirtmektedir. Metin, bu durumun bir ekonomik başarı örneği değil, yasal gelir transferi olduğunu sorgulamakta ve Türkiye’nin gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada ise 28. sırada yer aldığını vurgulamaktadır. Sonuç olarak, yazar Türk ekonomisindeki çarpıklığın gelir dağılımındaki adaletsizlikten kaynaklandığını ve bu sorunun zengine dokunulmadan çözülmeye çalışıldığını eleştirmektedir.
Türkiye’de gelir dağılımı, siyasal islamcıların iş başına gelmesiyle ters yüz oldu. Zengin daha zengin, yoksul ise daha yoksul oldu.
Ekonomik verilere bakılınca, Türkiye’de sadece 35 Türk’ün toplam geliri 79,5 Milyar Dolar’a çıkmış. Bu benim değil küresel bir dergi olan, FORBES’in yazarlarının tespiti.
Forbes’in yazarları, “Bu bir REKOR” ve ekliyorlar, 2005’ten beri milyarderlerin toplam servetlerinin hiç bu kadar yüksek olmadığını belirtiyorlar.
Yazarların ilginç bulduğu bir tespit, bu rekorun ekonomik sıkıntıların arttığı bir durgunluk dönemine rast gelmesi.
İç dünyamıza dönüp TÜİK ne diyor ona bakalım.
Şaibeli TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin en zengin %20’lik kesimi, toplam gelirin yaklaşık %48’ini alırken en yoksul %20’lik kesim yalnızca %6,3’ü alabilmektedir.
Bu, bir ekonomik başarı örneği mi, yoksa birilerine yasal gelir transferi mi? Hani emekliyi, işçiyi, memuru yoksulu enflasyona, hayat pahalılığına ezdirmemiştik, bunların aklı basmaz biz ekonomist idik.
Şunu anlıyoruz ki TÜİK’in verilerine göre bile ZENGİN ile YOKSUL arasındaki makasın oldukça açıldığını göstermiyor mu?
Türkiye bu günkü ekonomik göstergeleri ile gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da ilk sırada, dünyadaki 190 ülke içinde de 28. Sırada bulunmakta.
2024 yılında Türkiye’de yaşayan her fert başına: 15 bin 463 Dolar gelir olduğu açıklandı. Bir kişiye 15.463 dolar düştüğüne göre, 4 kişilik bir ailenin yıllık gelirinin 62 bin Dolar olması gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor.
2024 yılına göre 4 kişilik ailenin dolar gelirinin TL karşılığı: 2,5 milyon lira eder. Bu geliri aylığa bölerseniz. 208 bin lira gerçeği ortaya çıkar.
Sakın yazdıklarıma bakarak nerdeeee diyerek gülmeyiniz.
Sevgili okurlarım! Bırakın ayda 208 bin lirayı cebine koymayı, ömrü boyunca 208 bin lirayı yan yana hiç görmeyen insanlarımız var.
Ben de TÜİK’in yalancısıyım.
TÜİK’in açıkladığı, kişi başı gelir ortalama bir değerdir ve ülkede bir yıl içinde yaratılan toplam KATMA DEĞERİN yani GSMH’nın nüfusa bölünmesiyle bulunuyor.
Yukarıda da belirtiğim gibi bu gelir, piramidin üst katmanında BİRİKME yapmaktadır.
İşte asıl sorun da burada karşımıza çıkıyor.
Türk ekonomisindeki çarpıklık, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve eşitsizlikten kaynaklanıyor.
Bunu çözmesi gerekenler ise zengine dokunmadan, yoksula daha fazla yük yükleyerek çözmeye çalışıyorlar.
Akaryakıta zam geliyor, yoksulda fakirde aynı zammı ödüyor, doğalgaza, suya, elektriğe zam geliyor yoksul ile zengin aynı şekilde omuz veriyor.
Buna, vergide adalet denir mi?
Buna, paylaşımda adalet denir mi?
Buna “Biz emeklimizi ve dar gelirlimizi enflasyona ezdirmedik” denir mi?
Ekonomideki adaletsizlik sorunu da buydu zaten, siz nasıl bir önlem aldınız da yoksul nefes alabilsin?
Buna ekonomistlik değil, sabah kalktım esen rüzgâra göre VAZİYET aldım denir.
Bir yanda GSMH’nın yüzde 48’ini alan azınlık zengin, diğer tarafta: “Soğan ekmek yeriz Reizi yedirmeyiz” diyen GSMH’nın: %6,3’ünü alan çok yoksul bir kesim.
Vicdan ve adalet bunun neresinde? Kaç yıl oldu hiç kimse “fakir-fukara, garip-guraba” edebiyatı da yapmıyor artık.
Esen kalınız.