Türkiye yeni bir oldubittiyle karşı karşıya!
MHP’de Kurultay talebi, iktidar imkânları eşliğinde dayatmalarla engellenirken, en az üç milyon Suriyeli sığınmacının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılacağı açıklandı.
“Şartlar düzeldiğinde ülkelerine geri gönderilecek” denilen Suriyeliler için, akıllara durgunluk verecek şekilde, dünyada benzeri olmayan bu çarpık uygulama, kaçınılmaz olarak toplumda büyük infial uyandırdı.
Muhalefet Liderleri Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, üst düzey yöneticileriyle beklenildiği üzere gecikmeden, sığınmacıların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmasına “çok sert” açıklamalarla tepki göstererek karşı çıktılar!
*
Her şey son yıllarda hep olduğu gibi bildik şekilde gelişiyor…
AKP yine Ülkemizin temellerini sarsan adımlardan birini atıyor, CHP ve MHP liderleri de yine “ağır cümlelerle” açıklamalarda bulunup durumun “ihanet” olduğu anlamında demeçler vererek vazifelerini tamamlıyorlar!
*
Türkiye büyük bir hızla dönüştürülüyor.
Cumhuriyetin temel direkleri bir, bir yıkılma girişimleriyle hedef alınırken hep aynı senaryolar üzerinden neticeye gidiliyor.
İktidar gücünü elinde tutanlar sonuçları vahim olan girişimleri gündeme getirip meclisteki sayısal çoğunluğunu yegâne güç olarak görüp, gösterip, dayatıyor. Muhalefet ise sayısal yetersizliğini sadece sert, keskin, üst perdeden verdiği mesajlarla telafi edip, karşı duruyor olmayı tatmin olma sebebi görmenin rahatlığıyla kendisini sınırlıyor.
Bu ağır durum muhalefeti; yıkım projelerini hayata geçirenlere ancak fon müziği olabilecek konumda bir etkinliğe mahkûm ediyor.
Yüksek perdeden ifade edilen ihanet söylemleri, sonuç alınamayışı bir yana gizli bir çöküşü de beraberinde getirip toplum şuurunda derin hasarlar oluşuyor. İhanet parmak sayısıyla meşru hale gelebiliyor.
*
Nihayetinde bölünme parçalanma projeleri kanıksanıp, şehitlerimiz ve caniler denk tutulabiliyor. Hırsızlık ve yolsuzluk kutsanabiliyor. Devlet imkân, kabiliyetleri zümre menfaati ve zihniyeti üzerine şekillendirilebiliyor. Tarihimizde ilk defa uluslararası terörle işbirliği ithamlarına muhatap kalınabiliyor.
Dahası!
Tek tip kurumlar ve kuruluşlar hegemonyası, siyasi sayısal çoğunluğu inşa ve ihya hesapları üzerine konumlandırılabiliyor!..
*
Bugün Suriyeli sığınmacılara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verme girişiminin ülkemiz için siyasi sosyal stratejik tehlikelerini görmemek mümkün değildir. Sınırların delik deşik olduğu, kan gölü coğrafyada, yüzyıllık hesaplar masadayken gelişen bu düşünce ihanetten ötedir ve sadece bir kişinin hırs ve sınırsız güç elde etme düşüncesine hizmet edecektir.
Muhalefet ise, karşı çıkan yetersizler rolüyle meşrulaştırmanın parçası olarak görevini ifa eder durumdadır.
Bu son darbe sayılabilecek, “sığınmacılara vatandaşlık düşüncesi,” Türk Milletine rağmen kanırtarak ete kemiğe büründürülmek istenmekte, bu rezilliğe cüret edilebilmektedir.
*
Milliyetçi Hareket Partisinde kurultay talebinin her türlü dayatmayla engellenmek istenmesi de bu gelişmelerden bağımsız değildir.
Türkiye de her kesimin ilgi ve desteğini alıp, umut haline gelen MHP’deki değişim/yenilenme hareketi bugünkü iktidarı ve yıkımlarını sonlandıracak yegâne çare olarak ortadadır.
Türkiye’yi ve siyaseti kendileri için dikensiz gül bahçesi olarak görmek isteyenler topyekûn güç birliğine soyunmuşlardır.