17 Acı Hikâye, 1 Kahpe Oyun!

                                   “Ses verir aktıkça ağlarcasına
                                   Göl olur gözyaşı gönül tasına
                                  Her sabah kuşların uyanmasına
                                  Her köyün bağrında bir pınar üşür


                                  ….


                                Havada yıldızlar, dağda kar üşür”


                                                            A. Karakoç

10 Kasım hüzün günümüzdü, şehitlerimizle yasa büründü zaman…

Timin adı “Dadaşlar.”

Siirt’te 2962 metrede, yüzbaşı, üsteğmen, uzman çavuş, uzman onbaşı, teknisyen, tek rütbeye; şehitliğe terfi ediyorlar! 

17 ayrı acı, 17 ayrı hikâye! Binlerle yaşadığımız acılarımız dinmeden…

Yüzyıl önce dışarıda yazılmış 1 kahpe oyun, 17 acı hikâye daha yaşatır bugün bağrımda…

***

Pilot Yüzbaşı Anıl Barış Çetin şehitlerimizden… Babasına sakinleştirici iğne yapmak istiyorlar, kabul etmiyor. ”Benim şimdi ağlama zamanım. Şehit olan oğluma ağlamayacağım da ne zaman ağlayacağım?” diye haykırarak!…

Bilmek, hissetmek, yaşamak istiyordu koparılan parçasının, evladının acısını…

Peki bizler!..

Millet olarak bunca acıyı hissetmemek için hangi sakinleştirici/uyuşturuculara maruz bırakıldık ki?..

Şehitlerimizin evlerine düşen ateş, kor olup hepimizi neden yakmaz oldu…

Nasıl alışabildik, her gün şehit verip, hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya…

Uğrunda milyonlarca şehit verdiğimiz, vatan kıldığımız bu aziz toprakları masaya yatırıp, karşıya da bölücü teröristleri oturtup, yapılan pazarlığa nasıl kayıtsız kalır hale geldik.

Üstüne birde bölünme projesinin mimarı İngilizlerin masada hakem tayin edilişine nasıl tepki koyamaz olduk!

Şahadetle ihaneti aynı kefeye koyma gayretinde olanlara nasılda müsamaha eder olduk!..
Bölünmeye giden yolu açacak olan girişimlere neden karşı duramaz olduk!..

Ülkemizde cirit atan “yabancıları,” her gün yenisi çıkarılan bölünme paçavralarını nasıl dikkate almaz olduk!..

Sinir uçlarımız nasıl dumura uğratıldı…

Nasıl?..

Hangi “uyuşturucular/sakinleştiriciler” şahdamarımıza sıkıldı…

***

17 ayrı acı, 17 hikâye, yürek sızısı… Binlerle yaşadığımız acılar dinmeden!

1 kahpe oyun yüzyıl önce yazılmış. Batıda, ıraklarda… Bağrımda oynanıyor.

Oyun; büyük, oyun sinsi, oyun kalleş…

Parçalamak istiyorlar; benliğimi, birliğimi, dirliğimi, geleceğimi…

Milletimi, devletimi, vatanımı…

Türk Milletini “bir” kılan değerleri koparmak istiyorlar tek tek…

İnatla, ısrarla, arsızca, insafsızca, hınzırca!…

Bir kahpeliği ezmedikçe, çok acılar yaşayacağız, belli.

O kahpelerin, içimizdeki alçaklarını bitirmedikçe, 17’şer vatan evlatları vereceğiz, “dadaşların” yanına…

Dışarıdan beslenenleri, içerde şımartmaya devam ettikçe, çok ana kuzuları göndereceğiz ağıtlarla…

Dayatılanı kabul edip, mücadeleyi olmuyor diyerek önemsizleştirmeyi düşünenler, müzakereyi meşrulaştırma gayretindeler. Çaresizliği, kendi zavallılıklarına maske yapmayı çare görüp milletimizi test ediyorlar. 

Şehidimizin babasının zor, acı ama “asıl” olanı yaşama iradesi, bugün müzakere kolaycılığını savunanlara zavallılıklarını anlatmıştır, yeterince…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!