Son zamanlarda toz duman gelişmeler, Batı kaynaklı 7 aşamalık, ülkemiz ve bölgemiz üzerine bölme projesinde kimlik bulur olmuştur. On yıllar önce tasarlanmış proje kan üzerinedir.
Nitekim projeye bakmak günümüz gündemini anlaşılır kılacaktır. Atanmış akil adamlarca(!) sadece “çözüm” denilerek içeriği ısrarla müphem tutulan dayatmalar, “Oslo pazarlıkları” gölgesinde anayasa çalışmaları, terörle mücadelede kararlılıktan vazgeçip, kahpeliğin masasında, kiminle müzakere edelim mücadelesinde kararlılığa geçiş konuşturulanlardır.
Diğer taraftan, şehit pilotlarımızın naaşları daha denizden çıkarılmadan, maşalı kalemşorların kanal, kanal gezip; “Irak’ın kuzeyi tamam, Suriye’nin kuzeyini de bölüp, kendi Kürtlerimizle de barışıp(!) meseleyi sonuçlandırmaktan” bahsedebilmeleridir.
***
Batının 7 aşamalık Bağımsız Kürdistan Projesi:
1- Türkiye’de Kürt kimliği çeşitli araçlarla gündeme getirilip konuşulur kılınacak. Kürt meselesi temel mesele olacak.(Terör bu amacın başlıca aracı olarak yıllardır kan döküyor.)
2- Irak’ın kuzeyindeki bölge, merkezi otoriteden fiziki olarak uzaklaştırılacak.
3- Irak’ın kuzey bölgesi bölünerek tamamen kendini yöneten Iraktan kopmuş bir yapı tesis edilecek.
4- Türkiye’de Kürt kimliği resmi olarak tanınacak, federasyon kurulacak.
5- Suriye ve İran’ın Kürt nüfusunun yaşadığı bölgeler merkezi otoriteden uzaklaştırılıp koparılacak
6- Yapılacak bir referandumla Irak ve Suriye ve İran’ın kuzeyindeki bölge Türkiye’ye bağlanacak. Böylece Türkiye Federasyonu bünyesinde güçlendirilmiş Kürdistan bölgesi oluşturulacak
7- Yapılacak ikinci bir referandumla, bir araya gelmiş ve güçlendirilmiş Kürdistan tam bağımsızlığını ilan edecek.
(Not: İran bölümünün bölünmesinin bugün itibarı ile diğer etkin gelişmelerin sonucuna göre zamanlama olarak projenin son bölümüne kaydırılabileceği tartışılıyor.)
***
Bugün haçlı ruhunun arkasında durduğu “kan üzerine çizilmiş” bu projenin oldukça ileri safhalarına gelindiği gerçeği çok açıktır. Meselenin vahametinin bir yönü, dökülen ve dökülmekte olan kan bizimdir.
Yine çok vahim olan diğer husus ise tüm bu ihanet aşamalarını gerçekleştiren temel güç yine bizim üzerimizden sağlanmaktadır.
Süreç; kendi insanımız, ülkemiz güçleri ve ülkemiz toprakları üzerinden yürütülmektedir.
- 1984 yılında birkaç çapulcu işi denilen terör binlerle insanımızın kanını akıtmıştır. Bugün vatan-millet uğruna şehit olmayı seçen Kürt kökenli kardeşlerimizin anlayışı yerine bölücü fitnenin terörist maşalarının anlayışı muhatap alınır olmuştur.
- Irak’ın kuzeyinin merkezi otoriteden koparılıp, oluşturulacak bir çekirdek Kürt devletinin sınır çizimi ülkemizde konuşlanan çekiç güç sayesinde başlatılmıştır. Bugün fiili olarak bölünmüş Irak’ın kuzeyinde kurulan “Kürt Yönetiminin tüm altyapı çalışmaları, idari yapılanması ülkemiz güç ve imkânları kullanılarak sağlanmıştır. Şimdide koruma görevi bizlere ihale edilmiştir.
- Türkiye’de federasyona geçiş sistemli olarak gündeme sokulmuş, bürokratlar eğitim için başka ülkelere gönderilmiş, yasal yenilikler bu yapıya endeksli çıkarılır olmuştur. Nihayetinde ise yeni anayasa çalışmalarında bu konunun temel dayatma olarak önümüzde olduğu acı gerçeğimizdir.
- Daha dün sarmaş dolaş olup kardeşimiz dediğimiz Suriye’ye savaş açar hale gelişimiz anlaşılamaz bir durumken, bugün o ülkenin de kuzeyini bölecek olan tampon bölge kurma ısrarımız her şeyi açıklar durumdadır. İran’a müdahale için füze-kalkan sistemi sessiz sedasız ülkemize yerleştirilebilmiştir.
- Bugün tüm bölgeyi idare etmesi gereken büyük ülke Türkiye aldatmacalarıyla yeni sınırlar ve bölünmüşlükler oluşturulurken, gelişecek değişikliklerin ve bölünmelerin taşeronluğu bize biçilen rol olarak görünmektedir.
İşte bu gelişmelerin ışığında 7 aşamalık bölünme projesinin hangi aşamasına getirildiğimiz tüm çıplaklığıyla karşımızda durmaktadır.
Bu anlamda BOP özel bir konum kazanmaktadır.
Hiçbir güç ve odak, maskelenmiş kavramlar, oluşturulmuş sebepler(!) üzerinden bu hınzırlığı örtbas edemeyecektir.
Yedi düvelin ve içimizdeki tasmalı sözcülerinin “çözüm dayatmasıyla çözülmeyi” sağlama girişimlerine karşı bu milletin duruşu mutlaktır.
Milletin çözümü; sınırımız dışındaki, sınırımız içindeki ve en önemlisi satılmış zihinlerdeki “kandili” çözmektir.