Savaştan Daha Vahim

Savaşın vahametini unutturan, bireysel çöküş ve bizleri bireyselleştiren çürümüş önceliklerin vahim meşruluğu temel meselemizdir.

Suriye’nin uçağımızı düşürüp, iki pilotumuzu kaybedişimizin ardından Ankara’da toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Medyanın olayı çözme (!) gayreti ancak soru işaretlerinin sayısını artırıyor. Diğer yandan korkuyla karışık merakla, sonucun nereye varacağını bulmaya çalışanlar, beslendikleri merkezleri anlatır durumda.

Kaygıyla izliyoruz, acaba savaş mı çıkıyor? Durum çok mu vahim.

Bu arada biz vatandaşlar bu sıcak gelişmelerin neresindeyiz? Daha dün bir komutanımızın sınırdan konuşmasıyla yönlendirdiğimiz Suriye yönetimi bugün uçağımızı düşürüyor.  Son zamanlarda manevi değerlerin kanalize edilmesi neticesinde, üzeri örtülen veya ürkekleştirilen milli reflekslerimiz, çöküş sürecinde olan moral değerlerimiz daha da farklı bir vahametin habercisi durumunda. Çözülme hali tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor.

İnsanlarımız vurdumduymaz, ilgisiz bir şekilde günlük telaşlarının peşinde koşturuyor. Sanki sinir uçlarımız alınmış, duygularımız dumura uğramış, heyecanımız kaybolmuş, zihinlerde erime, vicdanlarda körelme almış başını gidiyor.

Savaştan daha vahim olanı yükselen egomuzun öncelikleri olmakla birlikte,  çürüme hali ise sosyal bir travmayı beraberinde getirmektedir. Hak ve hakikat tan uzaklaşıp, hakkaniyetin katledilmesi, aynı zamanda mazlumu ezen zalimin tarafı olunması tükenmişliğin zirvesi olarak karşımızdadır.

Artık gönüller susmuştur.

***

Günün getirdiği konuşmalarda,

— Uzun zamandır kaşınıyorduk Suriye’ye saldırıya, al işte sebep

— Savaşı dayatanlar provokasyon yapmıştır.

— Zaten belliydi böyle olacağı, durup dururken kraldan çok kralcı olmuştuk.

— Amerika’nın sopası olduk gitti.

Olayı bundan öte değerlendirebilecek cümle bulamıyoruz.

Uçağımızı düşürdüler Pilotlarımız şehit.!

Uçak nereden kalktı Malatya’dan, orada ne var ABD’nin füze kalkan sistemi. Uçak ne için kalktı radar kapasite kontrolü. Gittiği yerde ne var Akdeniz deki tek Rus üssü. Düşüren ne Rus Füzesi belli değilmi. Ülkemize konulan füze-kalkan sisteminin ilk meyvesi bu.

Aynı zamanda muhaliflerin Türkiye’den eğitilerek organize bir şekilde Suriye’ye gönderilmesinin Arap Baharındaki meyvesidir bu uçak. Uçağımızın keşif uçuşu yaptığı doğruydu ancak Muhalif güçlere yardım için keşfe gittiğide doğruydu sanırım.

Mavi Marmara’yı unutmadık. İsrail dokuz insanımızı uluslar arası sularda şehit ettikten sonra ne değişti İsrail ile artan ticaretimizden başka?… Askerlerimizin kafasına çuval geçirildi ne yaptık?… Ermenistan avuç içi cürümü ile meydan okurken ne yaptık?.. Bu olaydan da farklı bir sonuç çıkmayacağı kesin.

Kanal, kanal gezip pervasızlıktan öte arsızlıkla ahkam kesen zat!  “Irak’ın kuzeyi hazır, bizim güneydoğumuzla hemen barışıp Suriye’nin kuzeyini de koparırsak…”  diye konuşuyordu.
Aslında uzun süredir görünüşte meydan okuduğumuz İsrail’le Suriye de aynı yerde nasıl ortak hareket eder olduk?.. Hangi Milli Çıkarlarımız bizi İsrail’in çıkarlarıyla ortak hale getirdi hiç anlaşılır gibi değil.

Kafa karışıklığımdan çok yürek yangınım acıtıyor canımı. Başım eğik.

Omzuma bir el dokunuyor bakıyorum aksakallı hacı amcam,

Oğul; Biz ne zamanki Irakta milyonlarca insanı öldürüp, milyonlarca Müslüman kadına tecavüz edenlere başarı için dua ettik, işte o gün, onurumuz, şerefimiz, hasiyetimiz, vicdanımız yere düşmüştü.

Şimdi uçağımız düşünce ne bekliyorsun ki milletten!

***

 
Bugün savaş mı çıkıyor dan, daha önemli olan zihniyet savaşını nasıl kaybediyor oluşumuzdur.
 
Savaşın vahametini unutturan, bireysel çöküş, ve bizleri bireyselleştiren çürümüş önceliklerin vahim meşruluğu temel meselemizdir.
 
Velhasıl; İdrakte irtifa kaybımız sürdükçe vahamette tırmanışımız kaçınılmazdır.

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!