Nagehan Alçı kimdir?
Hemen sizlere kim olduğunu söyleyeyim. Ama öncelikle Gugıl(google) Amcamızın ünlü vikipedi (wikipedia) sayfasındaki tarifini vereyim size:
“Nagehan Alçı, (d.13 Nisan 1977, İstanbul) Türk gazeteci.
1977’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler Bölümünde öğrenim gördü.
Hürriyet’in dış haberler servisinde staj yaparak gazetecilik kariyerine başladı. Daha sonra 32. Gün’de ve Avusturya’daki bir televizyon kanalında stajlarını sürdürdü. Alçı, Show TV dış haberler departmanında çalıştıktan sonra Akşam gazetesine geçti. Akşam gazetesinde köşe yazarlığı yapmış olan Alçı, bu gazeteden ayrılmıştır. . Ayrıca “Özü Sözü Yirmi Bir” isimli bir kitabı bulunmaktadır. Aralık 2010’da köşe yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile evlendi.”
Bu tariften sonra kendi tarifime geçeyim. Nagehan Alçı kendini bilmez, ne yaptığından bihaber, ne dediğinden emin olmayan, okumuş ama cahil insanlardan olan, dediğim dedik nitelikteki bir kişidir. Yıllardır bu vasıfsız insanların lakırdılarını dinlemek zorunda kalıyoruz. Aslında Dizileri takip etsek gerçekten daha iyi. Çünkü her geçen gün medyada saçmalamanın ötesine giderek sırf gündem yaratmak uğruna bazı saçmalıklara, bir o kadar da insanları öfkeyle dolduracak sözlere mahal veriyorlar.
Akşam Beyaz TV’de bir siyaset programı vardı. Konuğu Selim Kaptanoğlu(Başbuğ’un Doktoru olarak bilinir.) olan ve Nagehan Alçı’nın da bulunduğu bir programdı. Programın içeriğinde Darbeler ve MHP yer alıyordu. Programın yayın akışı esnasında birçok yanlış sözler sarf edildi; fakat bir iki tane vardı ki inanın orada Nagehan Alçı’yı boğazından gırtlaklayasım geldi. Neden diye sorarsanız? Öncelikle Darbelere karşıyım, bunu belirtmek isterim; lakin 80’lerde yaşanmış olaylarla PKK’yı bir tutan bir görüş varsa ben ona derim ki:
Sen ne kadar okursan oku, sen CAHİLSİN!
Sağ-Sol çatışması diye tabir edilen şey fikir savaşıdır. Evet, kanla olmamalıydı, fikirler tartışarak, yazışarak dile getirilmeliydi. Ama sonuçta bu bir dava meselesiydi. Yaşanması gerekenler maalesef ki yaşandı ve bitti. O günlerden bugüne sadece kalıcı dersler kaldı. O da nedir? O günün sağcısı solcusu bir araya gelemezken bugün tatlı tatlı sohbetlerini edebiliyorlar, yeri geldiğinde dobra dobra tartışıp fikirlerini anlatmaya çalışıyorlar. Yani artık birbirlerini sabırla dinleyebiliyorlar. Oysa “PKK” denilen terör, bizim vatanımıza göz diken, benim insanıma, askerime kurşun sıkan bir örgüttür. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yoktur ve açıklanmasına da izin yoktur. Bu yüzden CAHİL gazetecim yanlış bir noktadan vurmaya çalıştı. Tıpkı birilerinin “Apo denen ite” “sayın” dedikleri gibi…
Diğer konu ise Darbeler için Tansu Çiller’in söylediği bir sözden çıkarak söylediği bir sözdü. İlk önce Tansu Çiller’in sözünü hatırlatayım size:
“Bu millet uğruna, ülke uğruna, devlet uğruna kurşun atan da yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır. Onlar şereflidirler…”
Bu söze ithafen : “Bu ülke için kurşun atan da, yiyen de şerefsizdir!” denildi.
Daha sonra yanlış anlaşılmamak için sunucu düzeltmeye çalışsa da Nagehan Alçı: “Demek ki aklımdan geçenleri dile getirmişim” dedi.
Ve bu sözler benim Başbuğuma dendi. Bu şerefsizliği ben yutmam. Sen nerde gördün benim BAŞBUĞUMUN şerefsiz işler yaptığını?
Bu millet uğruna, fikirleri uğruna tabutluklarda yatarken mi şerefsizdi?
Sürgünlerdeyken mi şerefsizdi?
Dokuz Işık doktrinini kendisine prensip edinirken mi şerefsizdi?
Ülküsünden taviz vermeden yaşadığı için mi şerefsizdi?
Turan yolunda Allah dediği için mi şerefsizdi?
Kızılelma aşkında “Hepiniz birer Türk Bayrağısınız..” dediği için mi şerefsizdi?
Vatanına göz dikenlere silah sıktığı için mi şerefsizdi?
Asker olduğu için mi şerefsizdi?
Türk olduğu için mi şerefsizdi…
Nagehan Alçı sana diyorum, o sözlerinle kendini anlatıyorsun!
Şeref, haysiyet, namus kelimelerinden uzak olan insanların Başbuğum hakkında konuşmaya hakkı yoktur.
