Büyükşehir yasa tasarısı 1900’lü yıllarda İngiliz ve Fransızların önerisi, 2000’li yıllarda ise ABD’nin önerisidir. Önerinin temelinde Anadolu coğrafyasının merkezi yönetimden uzaklaştırarak, Anadolu Selçuklu devletinin beyliklere bölünmesi ve birliği sağlamak için yüzyıl geçmesi ile rahat nefes alan Avrupalıların benzer özlemidir. Türklerin Anadolu egemenliğini bin yıldır kabullenemeyen Avrupalılar için kimliksizleştirilen Türk, etkisizleştirilerek yönetilebilecek Türk anlamına gelir. Ne yazık ki;Osmanlı son dönem devşirme yönetimi gibi günümüz Türkiye’sinde de devşirmelerle yönetim ele geçirilmiş ve bu tarihi özlem gerçekleştirilmek istenmektedir.
BOP genişletilmiş büyük Ortadoğu projesi İslam ülkelerinde yeni haritalar oluşturmak anlamı taşısa da Türkiye boyutu federal bir Türkiye yanında özerkleştirilen bölgeler anlamına gelir.
Dünya ticaret örgütünün 2000 yılında aldığı karar, şehir devletleri oluşturmak böylece dünya yönetimini daha rahat sağlamaktı.
Bunun sonucu olarak Yugoslavya parçalandı. Hedefte İran, Pakistan gibi İslam ülkeleri, Rusya, Çin ve Hindistan var.
Batı için büyük, kontrol edilemez ülkelerin, dini etnik ayrıştırılması zorunlu görülmektedir.
Azalan ve yaşlanan nüfus batının en büyük korkusudur.
ABD-İngiltere-Fransa-İsrail’in BOP projesi güvenlik yanında ekonomik nüfuz alanları ile Çin-Hindistan-Rusya-İran etkinliğini azaltmayı amaçlar.
Türkiye’nin iç sorunlarla yerel yönetimlerin güçlendirilerek federatif yapıya dönüştürülme projesinin Avrupa birliği ve ABD’ce ısrarla istenmesinin temelinde yeni dünya düzeni yatmaktadır. Türkiye’deki iktidarın da bunu benimsemesinin temelinde İstanbul başkentli yeni Osmanlı imparatorluğu hayali istemi yatmaktadır.
İlimunate’nin Yalta konferansı ile ikinci dünya savaşı sonrası dünya örgütleri kurması aşaması şimdilerde küçültülmüş devletçiklerle dünya hükümeti kurmaya yönelmiştir.
Konuyu bu bağlamda ele alındığında büyükşehir yönetim değişim ısrarının kim için ne amaçla ısrarla Türkiye’de uygulanmak istendiği daha rahat anlaşılır.
Yasa ile Oslo görüşmeleri ve varılan mutabakat arasında bir bağ vardır. Osla görüşmeleri ABD CIA ve İngiliz M16 tarafından organize edildiği onların gözetiminde anlaşma metinleri hazırlandığı bilinmektedir. Oslo; ABD’nin öngördüğü şartların taraflara kabul ettirilmesi mutabakatıdır. Dolayısıyla yerel yönetim yetki alanı zaten İktidar yetkililerinin ABD ile sürdürdükleri görüşmelerde netleşmiş durumdadır. Bu PKK mensuplarına da Türk yetkililerince birinci ağızdan bildirilmesi durumudur.
Yasa; Türkiye’nin eyaletlere bölünmesini getiriyor, Özellikle yeni anayasa yazım çalışmaları ile birlikte Yeni Türkiye projeksiyonu çiziliyor. Türkiye coğrafyası tarih boyunca üniter yapıda yani merkezi yönetimle varlığını etkinliğini sürmüş büyüymüş güçlü olmuş, Balkanlar Kafkasya ve Ortadoğu’ya egemen olmuş bölgedir. Ne zaman ki merkezi yapı dağılmış, bölüme ayrışma başlamış ve dış üçlerin işgali sağlanmıştır.
Yeni anayasa çalışmaları da zaten İktidar milletvekillerinin, bürokratların ve adalet bakanlığı yetkililerin ABD’ye sık sık ziyaretleri ile şekillenmiştir. İspanya, Belçika, İrlanda gezileri ile bölgesel durum incelenmiş, tasarı somutlandırılmış durumdadır. Yani AKP’nin ABD ile İngiltere ile Fransa ile PKK ile anlaştığı anayasa metni hazırdır. Sorun bunun kamuoyuna ne zaman ne şekilde nasıl sunulacağı konusudur.
Yerel yönetimler yasası hazırlanmış anayasanın yerel ve merkezi yetki durumunu göstermesi açısından çok önemli bir göstergedir.
Yasa PKK’ya silahı bırakma karşısında bir rüşvettir. PKK’nın silah bırakması ya da bıraktırılması söz konusu değildir. PKK Ermeni Asala örgütü yerine kurulan bölge halkına silahlı mücadele ile kimlik kazandırma örgütüdür. Kürt Teali cemiyeti ile İngiliz muhibler cemiyeti ile 100 yıl önce İngilizler tarafından oluşturulan ve yerli isyanlar olarak sürdürülen politikanın şimdi örgütlü silahlı yapısıdır.
Tasarı aynı zamanda başkanlık hayali yolunda atılan bir adımın alt yapısını mı oluşturmaktadır. Başkanlık ya da yarı başkanlık modelinden hangisi olursa olsun Federal Türkiye Cumhuriyetine ilişkin anayasa taslağını hazırladıkları kanaatindeyim. Kuşkusuz yerel yönetim tasarısı Türkiye’nin yönetimi değişimin adımlarından en önemlisidir.
Tasarıya karşı muhalefet partileri ciddi bir tavır göstermemektedirler.
Türkiye’nin sorunu; ciddi kararlı bilinçli muhalefetin olmamasıdır. Muhalefet partileri kendi içlerinde bütünlük taşımıyorlar. Her iki muhalefet parti milletvekilleri halkın içinde değiller, halkı aydınlatma çabaları yok. Sadece liderin belli konulardaki açıklamaları ile muhalefet yapılmaz. Kitlesel etkinlik yok. Bölgesel aydınlatma çabaları yok. Meclis dışı partiler, sivil toplum örgütleri bu faaliyetleri sürdürüyor. Ancak yeterli değiller, etkin olamıyorlar.
Medyanın güdümlü hale gelmesi halkın bilgilenmesini de kilitlemiş durumdadır. Geniş halk kitleleri ne yazık ki olan bitenden habersiz durumdadır.
Tasarının hazırlanmasında AB ve ABD’nin etkisi açıktır. Tasarı İngiliz ve Fransız odaklı AB’ın yüzyıllık rüyasıdır. Yine tasarı ABD’nin Wilson prensipleri ile başlayan günümüze kadar devam eden eyaletler bölünmüş etkisiz güdümlü Türkiye projesinin son halkasıdır.
Günün Sözü: Tarih ülkesini ve milletini bölen hainlerin akıbetlerini yazar.