TV ekranlarında haber ve görüntülerle, konuşanlar, gazete sayfalarında yer alan haberler ve köşelerinde yazanlar; Türkiye’nin son on yılda ne kadar iyi yönetildiğini, toplumda barış ve huzurun olduğunu, adaletin var olduğunu, kalkınmanın gerçekleştiğini ileri sürerler.
Muhalefet partileri de iç çekişmelerde, seyirci olarak sırça köşklerindedir. Onlar halkı aydınlatma işlevine yönelmezler. Türkiye’nin aydınları suskun. Emirerleri ortalarda.
Peki ama neden?
Meclisteki milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarında; kalpazanlıktan, teröre, hertürlü suç var. Ali Dibocuların etkili ve yetkili olduğu yerde adalet olur mu?
Peki ama dindar denilenlerin yönetiminde; suç işleme oranı neden yükseliyor acaba. Dindar olanlar batı haçlılarıyla işbirliğine neden yöneliyor? Onlarla birlikte kardeşlerini neden katlediyor?
Türkiye’de; Adalet bakanlığı kaynaklarına göre yıllara göre hükümlü ve tutuklu sayıları
2011 127831
2010 120916
2009 116340
2008 103235
2007 90837
2006 70277
2005 55870
2004 57930
2003 64296
Din’le şekil dışında özde alakaları kalmamış olanlar ne diyor? Dindar yöneticiler var.
İslam dinine inanan yaşayan kötülükten uzak kalır. Din bunu öngörür.
Temel soru açıktır. İslam diyorlar. Peki ama hangi İslam dini? İlahi mesaja dayalı din’mi yoksa hurafelerle anlamsızlaştırılmış, insanları sömürme sindirme susturma aracı kılınan din’mi ahlaksızlıkları, hukuksuzlukları önleyecek olan?
İnsan; Akılcılık, ya da dincilikten birini seçmek zorunda mı? İkisi bir arada olamaz mı?
Dünya nüfusunun belli başlı dinlere göre dağılımı:
Hıristiyan Yüzde 33.5
Dinsizler Yüzde 20.7
İslamiyet Y üzde 18.2
Hinduizm Yüzde 13.5
Budizm Yüzde 6
Musevi Yüzde 0.3
Diğer Yüzde 7.8
Batı ve doğu ülkeleri; akıl ve bilim odaklı tercihi yaptı. Ya Ortadoğu halkları?
İslam coğrafyası’nın fakir düşmesi, esarete düşmesi, doğru analiz edilmelidir.
Nereden çıktı bu hocaefendiler, şeyhler, diktatörler? Kim getirdi, kim destekledi? Niçin?
Son din, son peygamber kabulü odaklı İslamiyet’in bu gerçeğini yok sayanlar, İslamiyeti temsil edip İslam adına konuşabilir mi?
İslam Dini diye; Arap hurafeleri, Arap tarihi, Arap kahramanları, Arap ahlaksızlığı, Arap çokeşliliği, Arap mitolojileri, Arap masalları din diye anlatılıyor da ne oluyor ki? Hangi Arap ülkesi; hangi marka sahibi? Hangi Arap ülkesi sanayide, teknolojide, bilimde ve sanatta var?
Bahsedilen dindarlık; yönlendirilen, güdülen, hurafelerle düşünen, yaşayan toplum oluşturmak demektir.
Yeni dünya Düzeninin İslam ülkeleri için düşünülen proje; dindarlaşmış sürüleşmiş akıl bilim ve teknolojiden sanattan uzak, hurafelerle şekillendirilmiş robot insanlar sürüsüdür.
Dindarız diyenler ne mi yaptılar?
Önce; hak, adalet, mağduriyet, demokrasi, özgürlük dediler
Sonra; samimi inançlıların, haksızlığa uğrayanların desteğini alarak güç sahibi oldular.
Sonra; etnik ve mezhep damarını çatlattılar,
Sonra; ilahi mesajı tersyüz ettiler, dini ortak kavramları tersyüz ettiler,
Sonra; servetlerine servet kattılar.
Sonra; yalan talanla dünyevileştiler.
İnsana; hangi eğitimi, hangi bilinci, hangi tür akılla vereceğimiz, birinci derecede önemlidir. Dindarlık arttıkça kadın hakları azalıyor
Toplum dinamizmi için; eğitim, öğretim, kalkınma ve güçlü olmak gereklidir.
Bugün hemen her ülke yetişmiş insan gücü ile etkindir, refah içindedir. Akla bilime teknolojiye yeteri önemi vermeyen ülkeler geri kalmış durumdadır. .
Çağdaş dünya gerçeğinin içinde; Evrensel Akıl, Evrensel Ahlâk, Evrensel Adalet, Evrensel İnsan Hakları, Evrensel Sevgi, Eşitlik, Kardeşlik, Paylaşma, Yardımlaşma olmalıdır.
Akıl’dan, bilim’den, sanat’tan yoksun, din, din değildir, hurafedir. Din; kişinin vicdani tercihidir.
Akılcılık, Bilim, Sanat, Teknoloji, İnsan hakları, Eğitim, Hoşgörü çağın gerçekleridir.
Özgürlüğün de, refahın da, mutluluğun da, gelişmişliğin de, sebebi akılcı sorgulamadır. Akıl ve bilime odaklanmış inançlı insanlar; barışın da, huzurun da, adaletin de güvencesidir.
Günün Sözü: Anlamaktan aciz insana ne dersen de, o saplantılarından kurtulamaz.