Soğuk savaş sonrası SSCB’ni 1980’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen ekonomik ve siyasi sistemi yeniden yapılandırma ve reform hareketleri ile Demokratikleşmeye doğru değişim diyerek Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (Yeniden Yapılanma) sloganları ile böyle dağıtmışlardı. Gorbaçov ve kadrolarına rollerini iyi oynattılar.
Şimdi ki proje; Büyük Ortadoğu projesi.
ABD; Değişim ya da Diyalog ve Uzlaşma konsepti belirledi.
Mayıs 2010’da Dışişleri Bakanı Clinton; Ulusal Güvenlik Stratejisini takdiminde; "Amerikalıların ülkelerinde ve yurtdışında güvenlikleri; noksanlıkları olan uluslararası sisteme rağmen küresel işbirliği sayesinde yaratılacak barışçıl ve istikrarlı dünya ile sağlanacaktır. Bu gücün kaynağını; ABD’nin askeri kapasitesi, dünya çapında erişim olanakları, üstün kaynakları, diplomasi, angajmanları, ekonomik kalkınma ve etki sağlamaya yönelik gücü oluşturuyor" ifadesi, ABD’nin küresel liderliğine biatı telkin ediyordu.
Ulusal Güvenlik Stratejisi; barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil, yeniden yapılanma, kalkınma, yetki devri, eğitim, gibi yöntemlerle çözüleceğini yansıtıyor.
25 Ocak 2011’de Başkan Obama "Birliğin Durumu" konuşmasında; "Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir" dedikten sonra, Liderliğin sürmesi için Ulusal Güvenlik Stratejisinde belirtilen farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil yeniden yapılanma, kalkınma, yetki devri, eğitim gibi insan odaklı yöntemlerle çözüleceğini tekraren söylüyordu!
ABD’nin değişim konsepti; barışçıl ve istikrarlı dünya için demokratik standartların yükseltilmesi esasına dayanıyor. Buna göre; İslam ülkelerinde İslami uyanışı temsil eden örgütlerin siyasetleri dikkate alınmalı fakat tepkilerine fırsat tanınmamalıdır.
Pekala, ama nasıl? Ulus ve birey olmak bilinci oluşmamış ülkelerde; örgüt/parti olmaksızın devletin dönüştürülmesi, lider ve kadrolarının kitleleri sürükleyecek alt yapı zayıftır.
O nedenle; bir şekilde sokakta ortaya çıkarılan enerjinin hedefine uygun yönetilmesi için muhalif güç merkezlerinin devreye girmesi gerekiyor ki, polis ve ordu muhalif güç merkezleri rolündedir. Sokakta halkın mücadelesi, polisin ya da ordunun müdahalesiyle büyütülüyor.
Uygun hale geldiği andan itibaren sokak hareketinin ardında olan ve o güne kadar silahla ya da yasakçılıkla mücadele edilen örgütlerin; polis ya da ordunun iradesiyle siyasetlerinin; legalize, aykırılıkların; marjinalize edilmesi, Tehditlerinin ya da verdikleri korkunun ehlileştirilmesi planlanarak uygulamaya konulur.
Ortadoğu coğrafyasında başlayan hareketlenme önce Türkiye’de başladı. Her şey Türkiye gibi yarı demokratik ülke için planlandı, uygulandı. Bir parti planlandı, kadroları özel eğitimlerden geçirildi. Yıllardır ajanlık yapanlar bir araya getirildi. İktidara hazırlandı. Programı tüzüğü, yol haritası belirlendi.
Suudi ve Katar dolarları ile medya satın alındı yandaş medya oluşturuldu. Karşıt olanlar mali kıskaca alındı.
Ya sonra bu kez sürekli halkı oyalamak, yanıltmak, ayrıştırmak stratejisi uygulamaya konuldu. NSA, CIA, FBI uzmanları, savcıları siyasetçileri Türkiye’de üs kurdu.
Türkiye; ekonomik, siyasi ve kültürel olarak ABD’nin eyaleti ılımlı İslam devletine dönüştürmek üzeredir. İslami Faşizme doğru yol aldığına dair yaygın inanış bulunuyor.
Muhalefet partileri şaşkın. Fakat bu tahrik siyaseti nereye kadar sürecek?
İslam’ın içine düştüğü kimlik bunalımına tepki olarak doğan ve İslami uyanışı temsil ettiğini iddia eden; AKP, Müslüman Kardeşler Örgütü, Hamas, İslami Yöneliş Hareketi Nahda, El Kaide, İslami Savaşçılar Cemaati, İslami Cihad ve Cemaat-i İslamiye örgütleri.
Siyasal İslamcılar; ABD-İngiltere-Fransa uzmanlarınca örgütleniyor, hazırlanıyor. Türkiye, Ortadoğu, Afrika, Kafkasya, Orta Asya’da iş bu plandan yürütülüyor
Türkiye’de muhaliflerin örgütlenmesi, harekata sevkedilmesi boşuna değildir.
Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi, Sevr’in uygulanmaya konulması, Yugoslavyalaşma ve Malezyalaşma sürecini beraberinde getirmiştir. Yeni anayasa papağanları bunun bilincinde ve hazırlığındadır. Peki ya Türk Milleti’nin varlık ve bekası?
Günün Sözü: Halk günlük düşünür, anlık etkilenir. Sen onu aydınlat, bilgilendir. Bilinçlendirilen halkı, kimse sürü gibi güdemez.