Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan bu güne kadar hiç bu kadar siyasetin aleti olmamış, muhalefetçe de tenkit edilmemişti.
Öyle anlaşılıyor ki AKP ve Erdoğan, devletin bütün kurumlarını öyle ya da böyle bir şekilde yolsuzluğa, rüşvete, avantaya bulaştırarak; kendisine körü körüne bağlı, kendi dediğinden dışarı çıkamaz, biat eder hale getirmiş bulunmakta.
Diyanet İşleri’nin zırhlı MERCEDES’i yine dillerde, yine tenkit, eleştiri konusu ve gündemdedir.
Sayın başkan için zırhlı Mercedes bu kadar vazgeçilmez midir?
Neden illa lüks bir Mercedes’de ısrar edilmektedir.
Devleti yöneten muhteremler, kurumların başkan ya da genel müdürleri analarından Mercedes içinde mi doğdular acaba?
Diyanetin siyasete bulaştığını bu millet çok iyi bildiği için camilere gitmek azalmıştı. Mütedeyyin Müslümanlar Cuma ve Bayram namazları hariç diğer vakitleri evlerinde kılmaktadırlar.
Diyanet ve yetkilileri son 13 yıldır camilerde ve TRT Diyanet TV’de vaaz etmekte. Öyle görünüyor ki bu vaazlar, pek de etkili olmuyormuş ki; ülke de yolsuzluk, çocuğa cinsel taciz, kadına şiddet, hırsızlık, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, soru çalma, kul hakkı yeme, devleti tırtıklama, lüks ve israfta da rekorlar kırılmakta.
Ülke yolsuzluk ve rüşvet sıralamasında dünyanın 185 ülkesi arasında ilk ONLARA girmiş bulunmaktadır.
Diyanet vaazlarında o kadar etkisiz ki ya da öylesine ters etkilemekte ki; NAMAZ KILAN HIRSIZLAR, iftiracılar ülkede cirit atmaktadır.
Beni mutlaka okuyun diye feryat eden KURAN orada dururken bu millet, Diyanet kanalıyla HADİS uydurmalarıyla AFYONLANMAKTADIR.
İngiliz kraliyet ailesinin çıkarlarını korumakla yeminli Maliye Bakanı M. Şimşek, dayanamayarak 3 milyar 300 milyoncuk için, “Çerez parası bile değil, çerez parası bile etmez. Bütçenin binde 7’si kadar bir şey” dedi.
Türkiye’den fazla İngiltere’yi iyi bilen M. Bakanı devri iktidarlarında ÇEREZ paralarının değerinden de haberi yok galiba.
Ama S. Bakan çerez sözünden Bulgur-Gölle, kavurgayı kast etmiş de olabilir.
Çerez denildiği zaman akla gelen: dut kurusundan, kayısı kurusuna, bademden fındığına, kabak çekirdeğinden ayçiçeğine, leblebisinden üzümüne kadar olan bir yelpazedir.
Ceviz içi: 70, fındık 70, badem 40, Antep fıstığı 80, yerfıstığı 20, leblebi 15, kabak çekirdeği 15-25,kuru siyah üzüm 20, sarı üzüm 8.5,incir 15-20, ayçiçeği 12-18 tl fiyatlarla satılmaktadır.
Bu fiyatlarla bu vatandaş acaba önüne ÇEREZ tabağı koyabilmekte mi?
Sayın Bakan bu milletin gelirini ne sanmakta?
Tuzu kuru olanlar, herkesin tuzunu da kuru sanırlarmış.
Bu milletin yarısından biraz fazlası AÇLIK sınırında. S.Erdoğan: “Yeni sürprizim var” demişti. O sürpriz belli oldu. Cumhurbaşkanlığı envanterinden bir başka MERCEDES’in Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilecek olması imiş meğer.
Devlet kesesinden çömerlik olmaz.
Cömertlik kendi alın terinle kazandığın helal parandan yapılan İANEDİR-BAĞIŞTIR. Kaldı ki, cevval Ergenekon savcısı Zekeriya ÖZ’e de böyle bir MERCEDES verilmişti. Şimdilerde Öz nerede, Mercedes nerede?
Bu böyle biline.
Aklıma kötü şeyler geliyor. Acaba Sayın Diyanet İşleri Başkanı, HÜKÜMETİN, AKP’nin ya da S. ERDOĞAN’ın hangi görmezden gelinen icraat ve eylemlerine karşılık bu MERCEDES’i HAK etmektedir?
Atatürk’ün din görevlilerini güzel bir statüye kavuşmaları için kurduğu bu müstesna kumru ve Yüce İSLAM’ı lütfen siyasetin ve şahsi çıkarlarınızın kurbanı yapmayınız. Bunun günahının altından kalkamazsınız.
Kaldı ki, Allah’ın huzuruna ÜRYAN çıkacağız. Zırh size orada gerek bile değil.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı