Nazım Peker
Nazım Peker

Ergenekon Nedir? Tsk İle Neden Uğraşılmakta

Sevgili okurlarım! Bizim ordumuz anlıdır-şanlıdır. Tarihe yön vermiş, destanlar yazmış, destanlara konu olmuş saygın ve kahraman bir ordudur. Bu ordu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, yedi devletin elinden Anadolu’yu kurtararak bizlere vatan yapan ordudur. Bu ordu, Dünyanın sayılı büyüklükteki beşinci ordusu olup kendi tankını, denizaltısını, helikopterini, bombalarını ve silahını da üretme başarısını yakalamış teknik ve teknolojik bir ordudur.
 
Böyle bir ordu elbet birilerinin dikkatini çekecek, ilgi alanına girecektir. Böylesine modern ve teknolojik bir ordu, dünyaya nizam vermeye kalkışan emperyal ülkelerin ve onların ordularını rahatsız edecektir. Kaldı ki Türk ordusunun arkasında yedi tane yer altı ve yerüstü kaynaklarınca zengin kardeş ülkesi, milyonlarca insandan oluşan dindaş topluluğu da bulunmaktadır.
 
ABD ve AB böylesi bir ordudan huzursuzdur. Çünkü TSK son yıllarda NATO’nun, BM’nin artık bir emperyalist, ABD’ci kuruluşlar haline geldiğini görmüş. Onun içinde yönünü Asya’ya dönmüştür. Bu da ABD’yi fazlasıyla rahatsız etmiştir. Yıllarca TSK ile hükümetleri denetleyen ve dizayn eden ABD, strateji değiştirerek bu sefer hükümet ve yargı ile TSK kontrol altına almıştır.
 
Bu alış F tipi bir alış olmuş. Acımasızca yürekleri ülke için çarpan yüzlerce TSK mensubunu Silivri’de tutsak etmiştir. Bu tutsaklık kimi zaman delilsiz olabilmiş, kimi zamanda isimsiz ve imzasız kimler tarafından gönderildiği belli olmayan ihbar mektupları ve TARAF gazetesine yine kimler tarafından nasıl konduğu belli olmayan çuval dolusu uydurma belgeye dayandırılmıştır.
 
TSK’nın şanlı Paşalarından İlker BAŞBUĞ ile Hurşit TOLON hakkında dişe dokunur bir suç unsuru ve belge bulunamamış-uydurulamamış olacak ki; Silivri savcılarından birisi Cumhuriyet Gazetesi’ni bombalamaktan içerde yatan Bedirhan ŞİNAL’ı odasına çağırtarak” Bak delikanlı çok yatacaksın. Ama benim dediklerimi söyler ve bu şekilde ifade verirsen seni kurtarırız” teklifinde bulunuyor. Şinal “Ne dememi istemektesiniz?” sorusuna, Afyonda patlama sonucu 25 asker şehit olmuştu. Sebebi ve failleri bulunamamıştı ya.. “Bu patlamayı İlker BAŞBUĞ ile Hurşit TOLON Paşalar emretti Sedat PEKER’in adamları da yaptı” diye ifade vereceksin.
 
Bu bilgi uydurma değil mahkeme tutanaklarına yansımış Bedirhan Şinal’ın ifadesidir. Birkaç yazar bundan bahsetti. Sabahattin Önkibar, 17.03.2013 Ulusal Kanal’da ALTERNATİF programında enine boyuna açıkladı.
 
Demek ki Silivri savcılarının elinde bu paşalarımızı içerde tutacak, suçlayacak doğru dürüst bir bilgi-belge yokmuş ki içerde yatan bir tutukludan sahte ifade vermesi istenmekte. Adamlar içerde, S. Peker içerde. Nasıl emir verecekler, nasıl uygulatacaklar. İnsaf!
 
Şimdi anladınız mı ERGENEKON’un kimler tarafından hazırlanıp kimlerce uygulamaya sokulduğunu. Buna TSK’nın başına çorap örme, çuval geçirme denir.
 
Cezalar insaf ve hukuk ölçüleri içinde mi? Bu devlet demek ki yıllarca terör örgütü(!) liderini beslemiş, şanlı TSK’nın başına gelmesi için alınan kararın altına imza atmış. Bu ülkede bunlar oluyorsa neden bebek katili APO’da başbakan olmasın. Hayaldi GERÇEK olacak gibi..
 
Atatürk,” Ben iki başkanlık kurdum. Bunlar durduğu müddetçe bu ülke de bu cumhuriyette duracaktır.” demiş. Bunlardan birisi Genel Kurmay Başkanlığı, ötekisi Diyanet İşleri Başkanlığı. Acaba bu iki başkanlık bugün varlar mı? Din; tarikat-cemaat adına talan edilmekte. Kuran’ın (RUM: 32 ve ENAM: 159) ayetlerine rağmen. Dinler arası DİYALOG adı altında İslam Hıristiyanlaştırılırken (Allah katında din İslam’dır) ayetine rağmen. Diyanet’ten tık yok.  15. Mart Cuma hutbe ve vaazlarında Çanakkale-şehitler anlatıldı. Akif’ten, Seyit Onbaşı’dan söz edildi. Gururlandık, sevindik. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurarak değerli din adamlarımızı köy ve kasabalarda 40-50 teneke buğdaya dilenmekten muhtar ile köy ağasının ağız kokusunu çekmekten kurtaran Atatürk’ten neden hiç bahsedilmedi?
 
Neden?

Bahsedilmemesi için ayet mi var, yoksa siyasi baskı mı? Diyanete bu tutum hiç yakışmadı. İhanet ve nankörlük olarak algılandı. Oysa dünya bilir ki Çanakkale Atatürksüz anlatılamaz.
 
Emine Ayna Mersin’de “Türk askeri şimdiye kadar boşuna öldü” demekte. Oysa biz şehit sanıyorduk. Genel Kurmay’dan tık yok. BDP’liler, “Önce Federasyon ardından bağımsız Kürdistan” demekteler Genel Kurmay’dan yine ses yok. Acaba neden?
 
Diyanet İşleri Başkanlığı’na rağmen DİN yozlaştırılıp, ılımlaştırılıyor, hurafe ve biadlarla içi dolduruluyorsa, Genel Kurmay’a rağmen cumhuriyet örseleniyor, ülke bölünme sürecine sokuluyorsa; her iki Başkanlıktan da ses-seda çıkmıyorsa: Bu iki Başkanlık ne yaparlar ne ile meşguller?
 
Eğer AKP önümüzdeki seçimlerde; bunca yapılanlara rağmen yine % 50 oy alacaksa muhalefete gerek var mı? Muhalefet ne yapmakta?
 
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” Sevgili okurlarım.
 
Esen kalınız

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!