Niçin Konuşuyorlar

Canım ülkemin üstünde karabulutlar dolaşmakta. İçerde PKK militanları; şehirleri yakıp-yıkmakta, ana kuzusu vatan evlatlarını şehit etmekte. Şehirleri yaşanamaz hale Türk insanını, canından bezdirip: “Ne olacaksa olsun” noktasına getirmek istemekteler.
 
Dışarda, Akdeniz’e bir Kürt koridoru açılarak, taşeron bir Kürt devletinin oluşmasına zemin hazırlanmakta. Müttefikimiz ve kadim dostumuz (!) ABD yetkilileri, PYD ve PYG unsurları ile Kobani’de el sıkışmaktalar.
 
Rusya, sıcak denizler hayaliyle Suriye’ye çöreklenip bizi rahatsız etmekte, sabrımızı denemektedir.
 
Bütün bunlar olurken bizi yönetenler, hiçbir şeyden haberleri yokmuşçasına ve bu olup bitenler onların dışındaymışçasına: Suçu, başkalarının üzerine atma çaba ve gayretindeler.
 
Varsa yoksa onların derdi: Yeni ve Sivil bir Anayasa ile BAŞKANLIK sistemidir.
 
S. Cumhurbaşkanı, “Ülke iki başlılığı kaldırmıyor. Rejim tıkanmıştır. Başkanlık olmazsa kaos olur” korku ve algısını havuz medyası marifetiyle bütün ülkeye hakim kılmak derdinde.
 
Madem iki başlılık olmuyor. Ülkenin bütün kurumları Başkanlık sistemine geçirilinceye kadar; bir fedakârlık yapıp: siz, eski sisteme geçiverseniz daha iyi ve kolay olmaz mı?
 
Bunlar olurken AKP’nin iki eski ağır topu başta S. Erdoğan olmak üzere AKP’ye karşı açıklamalara, tabir yerinde ise, çuvalın dibini silkelemeye başladılar.
 
Hem Hüseyin ÇELİK, hem Bülent Arınç, çok önemli gündem oluşturacak ve gündemi sarsacak açıklamalar yaptılar. Bir başka ağır top Sadullah Ergin ise bunları paylaşmakta.
 
Gelen yoğun tepkiler üzerine; S. Bülent Arınç, “Evet! Sözlerimin arkasındayım!” diyerek rest çekti ve ekledi, “Yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde güneş görmedik daha ne gerçekler var” diyerek de; bazı şeylerin devamının geleceğine pencere açtı.
 
“Benim haberim yoktu.” Diyen S. Erdoğan’ın, Dolmabahçe mutabakatından da bilgisi ve haberinin olduğu gerçeği de su yüzüne çıkmış oldu.
 
Arınç, “Akçeli işlere bulaşmış ya da oturdukları koltukları birilerinin sayesinde bulanların konuşmaya cesaretleri de olamaz!” diyerek bir başka “Ali Dibo” ve “Rüşvet” çarkına da dikkat çekti.
 
Bütün bunları neden açıklıyorlar ya da neden konuşuyorlar?
 
Ya Türkiye’nin iyi idare edilmediğine dikkat çekiyorlar. AKP’ye oy veren seçmenleri büyük bir hataya, günaha karşı uyarıyorlar. Ya da bir kenara itilmişliğin, unutulmuşluğun İNTİKAMINI alıyorlar.
 
Son olasılık çok zayıf! Hem Arınç hem Çelik, bu devlette beklediklerinin çok ötesinde görev aldılar, devlet imkânlarının siyaseten de semeresini çok fazlası ile gördüler.
 
Ondan dolayı, ülkenin büyük bir tehlikeye düşmemesi için, AKP’li seçmeni; Sivil Anayasa ve Başkanlık yalanına karşı uyarıyor olmalılar.
 
  Yoksa; trenin toslayacağını sezdiler de kendilerini sağlama mı alıyorlar?
 
Yoksa, AKP’nin üzerinde mutlak bir baskı sahibi olan S. Erdoğan’dan top yekün kurtulmak mı istiyorlar?
 
Görelim bakalım. Bu kalbur, bu denizden ne kadar su çıkaracak?
 
Esen kalınız.