Ne Değişecek, Demokrasimiz Ne Kazandı?

Bu Pazar AKP’nin Genel Kurulu yapılacak. Sanmayın ki, AKP’nin üst kurul delegeleri kendi hür iradeleriyle bir Genel Başkan seçecekler! Üst kurul delegeleri, S. Erdoğan’ın belirlediği ve “Bunu seçeceksiniz” dediği birinin adını; usul ve yasalar yerine getirilsin diye toplanıp zarfa koyup sandığa atacaklar ve Bin Ali Yıldırım, sandıktan zaferle (!) çıkmış olacak!
 
Üst kurul delegeleri de şehirlerine dönerken gurur ve heyecanla (!) Genel başkanı dolayısıyla da yeni Başbakan’ı seçtik diye dönecekler.
 
Bin Ali Yıldırım’ın bakanları nasıl olacak diye bir soru aklınıza gelebilir.
 
Sanki Sayın A. Davutoğlu, kendi bakanlarını kendisi mi belirlemişti? Birilerinin hazırladığı bakanlar kurulu listesini yine birilerinin huzuruna çıkarak onayına (!) sunmuş ve onaylatarak (!) gururla hükümet olma görevine başlamıştı.
 
Olay şu ki; AKP’nin boğazı Saray tarafından sıkılmakta; AKP’nin kendi kendine nefes alması istenmemekte! Tıpkı MHP’nin boğazının da birileri tarafından sıkılıp nefes almasının engellendiği gibi!
   
Hafta içinde S. A. Davutoğlu’nun istifasını sunduktan sonra; Bin Ali Bey cebinde Bakanlar kurulu listesiyle Saray’a çıkarak C. B’nın onayına yine C. Başkanınca belirlenmiş isimleri sunacak. Kabul edilen listenin gururuyla, Bin Ali Bey de hükümet etme görevine başlayacak.
 
Durum bundan ibaret!
 
Şimdi soralım: Bu olup bitenlerin demokrasimize katkısı nedir? Olup bitenlerden demokrasimiz ne kazanmış oluyor?
 
Ne değişecek?
 
Hiçbir şey değişmeyecek!
 
Daha az konuşan, S. Erdoğan’dan habersiz hiçbir iş yapmayan, konuşmayan, az demeç veren ve Cumhurbaşkanı’nın gölgesinde kalan düşük profilli, emireri bir Başbakanlık dönemini hep beraber yaşayacağız!
 
Bakalım! Olmayan iki başlılıktan şikâyetlenen Cumhurbaşkanı, işleri düze çıkaracak, ekonomiyi düzeltecek, terörü önleyecek, şehitlerin gelişini kesecek ve anaların gözyaşını dindirebilecek mi?
 
Rusya yıkılmadan önce adı S.S.C.B idi.  Orada da seçimler böyle yapılırdı. Moskova’da Politbüronun belirlediği vekil isimlerini Rus seçmen, zarfa koyar ve sandığa atardı. Akşam olunca sandıklar açılır sayım yapılır ve seçilenler ilan edilirdi. Yani malumun ilanı yapılırdı ve adına da Sosyalist Cumhuriyet(!) denirdi. Hatırlatayım istedim.
 
Asıl soru şu: Sayın Davutoğlu, % 49.5 oy ve 23.5 milyon yurttaşın “EVET” ini almasına rağmen kendisine yapılan baskı ve istifaya zorlanmasının GEREKÇESİNİ neden açıklamıyor ve anlatmıyor?
 
Mezarda mı anlatacak acaba?
 
Esen kalınız.