Hükümet Nasıl Kurulur?

Hükümet kurmak aslında çok zor bir şey değildir. Yeter ki niyetler saf ve düzgünce olsun.
 
S. Erdoğan, sık sık, “Ben farklı Cumhurbaşkanı olacağım” derdi. Bu farkını sağ olsunlar hükümet kurma işinde de gösterdiler.
 
Ne diyelim tercih onun.
 
Lakin milletin ağzı da torba değil ki büzesin. Ortalıkta bir dedi kodu aldı başını gidiyor.
 
Efendim hükümet kurma işi mahsustan geciktiriliyormuş: Bakanlıklarda olan yolsuzluk belgelerinin imha edilmesiyle uğraşılıyormuş.
 
Efendim hükümet ortağı olacak bakanlıklara atamalar yapılıyormuş ki; bakan onlardan olsa da bürokratı AKP için çalışacak, AKP’nin gözü, kulağı olacakmış.
 
Niyet tilkice olunca; hükümet kurma işinde de ipe un seriliyormuş.
 
Efendim, eğer üç parti pek çok alanda işbirliği yaparlarsa; hükümet ve S.Erdoğan’ın rahatı kaçarmış. Çünkü açılmaması gereken kimi dosyalar açılır saçılırsa, ortalığı pislik ve hoş olmayan kokular kaplarmış.
 
Bütün bunları var sayarak; köşe başlarını, adaleti ve hukuku bir güzel dizayn etmek gerekiyormuş.
 
Onun için de hükümet kurmada biraz topal davranılıyormuş. Önemli yerlere 635 atama yapılmış.
 
Muhalefet için de, bir an önce hükümette görev alıp; verilen sözlerin yerine getirilmesi gerekiyormuş.
 
Yolsuzluk dosyaları açılarak AKP’yi Türk siyasi tarihinden S.Erdoğan’ı da siyaseten bitirmek gerekiyormuş.
 
Niyetler bu olunca; hükümet kurulmasının neden zorlandığını anlamak gayet basitleşiyor.
 
Ameller niyetlere göredir.
 
Niyetler, karşıdakini tökezletmek, onu saf dışı bırakmak, başarısız kılmak ve bundan nemalanmak üzerine olunca; hükümet kurmada da işler sarpa sarmakta.
 
Oysa; parti içi demokrasi işletilse, delege ve ön seçim sistemi tıkır tıkır çalıştırılsa; vekiller halkın bizzat kendilerine seçtirilse, şeffaflık ve açıklık olsa: ne yolsuzluk, ne lüks olur ne de yüz kızartacak konum ve durum olur
 
Şahsı ve partiyi düşünmek, ülkeyi düşünmenin önüne geçirilirse; gelinen nokta da bu olur.
 
Koca Veysel ne diyordu; “Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa.”
 
Şartlar ve fikirler, geçmiş ve icraatlar karanlık ve lekeli olunca; ayıp görünmesin, yolsuzluklar aydınlanmasın derdiyle kara kara düşüncenin neticesidir bu açmazlar.
 
Anayasa’nın amir hükmüne rağmen ülke; son 13 yılda öyle ayrıştırıldı, etnisite ve mezhepçilik öyle ön plana alındı ki; insanlar birbirine bu gözle bakar oldular.
 
Toplum ahlâken de öylesine yozlaştırıldı ki; “Ne kadar ekmek o kadar köfte” anlayışı hakim kılındı.
 
Yandaşlar korundu, yandaşlar palazlandırıldı. Kimileri şimdi, hükümetten çok, “Benim kazanımlarım ne olacak?” derdinde.
 
Batı ülkelerinde sıradan olan hükümet kurma ve koalisyonlar, bizde sıkıntılara, aşılması mümkün olmayan karlı dağlara dönüşmekte!
 
Türk insanı, Batılılardan daha mı akılsız, daha mı geri zekalı, daha mı  a sosyal, daha mı bir araya gelmez, daha mı hoşgörüsüz?
 
Hangisi?
 
Ne ekersen onu biçersin. Beyinlerin köşesinde bir “Erken Seçim” hesabıyla, muhalefeti ekarte edip TEK başına iktidar hesapları yapmak neyin nesidir?
 
Halka güveniniz mi yok?
 
Bize göre koalisyonun önündeki en büyük engel; ego, hırs ve ihtiraslarından bir türlü sıyrılamayan S. Erdoğan’ın bizzat kendisidir
 
Ava gidenlerin avlanır, kendi kazdığı kuyuya düşenlerin görülür olduğu asla unutulmamalıdır.
 
Esen kalınız.