AKP’nin değişmeyen politikası, başarısızlıklarıyla asla yüzleşmek istememesidir. Nedense her yaptıkları, her girişimleri onlara göre büyük bir buluş ve önemli bir başarıdır.
Gerçekten de öyle mi?
AKP, kahrolası FETÖ’den önce her başarılı işleri için AK’tan her başarısız işleri için de HAK’tan politikalarıyla idare ederdi.
Şimdilerde ise işin daha da kolayını buldular: her iyi gitmeyen işin tek ve gerçek sorumlusu FETÖ’dir, FETÖCÜLERİN işidir deyip işin içinden sıyrılmaktalar.
Türkiye, büyük bir kalkışmadan asil ve necip Türk insanının sağduyusu ile sıyrıldı, ucuz atlattı. Sayın Cemil Çiçek’in, “FETÖ olayında % 90 biz günahkârız, devlete girmesini biz sağladık” eski AKP kurucularından Dengir Mir Mehmet’in, “FETÖ’yü devletin kurumlarına Atatürkçülere, laiklere ve milliyetçilere karşı bizzat biz yerleştirdik” tespitleri çok manidardır.
Sayın Cumhurbaşkanı doların dikiş tutmayan yükselişi karşısında: “Bizi 15 Temmuz’da alt edemediler. Şimdi ekonomik olarak alt etmeye çalışıyorlar” endişelenmesinde haklıdır.
Sayın Erdoğan’ın, tedbir olarak, “Dolardan çıkın, dolarları satın” uyarısı da yerinde bir önlem olarak görülebilir. Ben şahsım olarak yıllardır Türkiye Cumhuriyeti devletinde kiraların, ev satışlarının ve daha pek çok ticari faaliyet ve işlemin: DOLAR, EURO, döviz üzerinden yapılmasına şiddetle karşı idim. Ben sanal bir ticaret olan BORSAYA da karşıyım.
Hani IMF’ye borcu ödemiş, 5 milyar dolar da borç vermiştik! Ne oldu, sanal mıydı?
Fakat Türkiye, global dünyanın bir üyesidir. Bu yadsınamaz bir gerçektir. AB’ye girme müzakere anlaşmasını neden yapmıştık? Bu gerçeği göz ardı edersek yaya kalırız.
Dolardan çıkmak öyle kolay mı, EURO’yu bırakmak mümkün mü?
Sizler gerçekten de, dolar ve dövizden çıkmak ister misiniz?
Gelin şöyle bir aklıselim ile işe bakalım. Türk Lirası, iç savaşın acımasızca hüküm sürdüğü Suriye Lirası karşısında bile değer kaybetmiyor mu?
Osman Gazi köprüsünden geçişleri DOLAR üzerinden hesaplayan ya da dolara endeksleyen kimlerdir?
GSMH bile dolar üzerinden hesaplayanlar, dolar ile izah edenler kimlerdir?
Kamuya alınan lüks araçları, TL ile mi yoksa DOLAR ya da EURO ile mi almaktayız?
İthalat ve ihracatımız ne üzerinden yapılmaktadır?
Hac ibadetini bile Diyanet, dolar ve Euro üzerinden yapmıyor mu?
Akaryakıta ve doğalgaza zamlar yapılırken gerekçe: “Doların değer kazanmasına” bağlanmıyor mu?
Bütün bu gerçekler ortada iken, dolardan çıkıvermek kolay mı, gerçekçi mi?
Üreten bir Türkiye değil, tüketen bir Türkiye ekonomisi ile bu işi nasıl kıvıracağız? Japonların yaptığı köprülerden Almanların, Korelilerin, Fransız ve İtalyanların yaptığı otomobillerle geçmeyi, içlerinde tek Türk sanayi ürünü olmayan AVM açılışlarıyla övünmeyi; kalkınmışlık göstergesi bilen bir anlayışla bu olası mıdır?
Bana göre işin en iyi yanı, ekonomiyi uzmanlarına havale etmek ve bu alanda az konuşmak, tüketim ekonomisinden: üretim ekonomisine ve milli kalkınma politikalarına ağırlık vermekle mümkün değil mi? Buyurun hep beraber çıkalım dolar ve dövizden!
Mümkün mü?
Esen kalınız.
