Yazıda Türkiye’deki siyasi ve ekonomik meselelere odaklanılıyor. Yazar, Türk kimliği ve milliyetçilik kavramlarının günümüzdeki algılanış biçimlerini eleştirerek, Türk olmanın ırkçılıkla ilişkilendirilmesine tepki gösteriyor. Ayrıca, iktidarın halkı yanılttığını ve çeşitli hilelere başvurduğunu öne sürerek, memur ve emekli zamları gibi konulardaki uygulamaları eleştiriyor. Suriye politikalarının ve çözüm sürecinin Türkiye için olumsuz sonuçlarına dikkat çekilirken, ülkenin ekonomik durumu özellikle gıda fiyatları ve turizm maliyetleri üzerinden değerlendiriliyor. Son olarak, muhalefet partileri içindeki çekişmeler ve genel siyasi atmosfer yorumlanarak, “Bütün Türkler Bir Ordu” projesi gibi birlik çağrıları yapılıyor.
“Bizi kandıran bizden değildir.” Efendimiz Hazretlerinin bu kadar açık sözü üzerine denecek başka bir laf var mı? Biz diye kastedilen ne? Müslüman olan ümmet. Demek ki, bizi kim kandırıyorsa, Müslüman değil… İşte bizde bu dayanaktan yola çıkarak, bunların Müslüman olmadığını, başka bir dine mensup olduklarını söylüyoruz… Sırf, mülakat imtihanları(!) kalkacak denmesine rağmen, artarak devam etmesi bile kandırıldığımızın yeterli belgesi değil mi… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Haklısınız ama ben de haklıyım. Memur ve emekli zamları konusunda yazmayı gerektirecek bir şey olmadığı kanaatindeyim. Malûm senaryo gene icra edildi. Artist Sapsarı Ali, her zamanki gibi esti gürledi, netice olacağına vardı. Halk arasında buna kayıkçı kavgası deniyor…TUİK kandırdı, enflasyon yalanıyla, RT kandırdı, emekliye de seyyanen zam uygulanacak diye, hülasa bizden olmayanların hepsi kandırdı da kandırdı. Söyleyin, ne yazayım. Yazsam faydası var mı? Allah hepsini bildiği gibi yapsın.
Türk’ün öz yurdunda, amiral gemisinde, ezici çoğunluğu sahip olduğu yerde, “Kürdüm” diyebiliyorsun, “Arnavutum” diyebiliyorsun, “Ermeniyim” diyebiliyorsun, “Çerkezim” diyebiliyorsun vs vs. amma, Türk’üm diyemiyorsun, eğer dersen ırkçı oluyorsun… Bu durumda ne derseniz deyin, ben sapına kadar, Türk ve de Türkçüyüm… Sevindirici bir durum. Derin uyku içindeki kesim de olayın vahametini görüp uyanmaya başladı… Defne Samyeli’nden, Yılmaz Morgül’e kadar birçok sanat erbabı “Türkiye’li değil Türk’üm” demeye başladı… İticilikten, ayrımcılıktan beslenen ROK gibi soytarılar, maksatlarına ulaşmasın diye, kendilerini kendi pislikleriyle baş başa bırakıp, sayfalarımı kirletmeyeceğim. Halkımız zaten gereğini yapmış. İlk harfi yeniden düzenleyerek gerçeği yakalamış…
Suriye… Bize, önemli dersleri ve ibretleri içinde saklıyor. Çözüm süreci (İhanet Süreci) bize dayatıldığında, ne deniyordu… Suriye tek devlet, diğer unsurlar Şam ile entegre olacaklar... Peki şimdi ne oldu da birdenbire federatif yapı gündeme geldi. Çünkü, Türkiye’deki sürecin fitili ateşlendi, Apo iti baş müzakereci oldu… Mühendislikte çentik mukavemeti diye bir şey vardır. Kıramadığınız sert bir cismi, ufak bir çentik açarak rahatlıkla kırabilirsiniz. Türk siyasi tarihinde de çentik maalesef oluşturulmuştur. Bundan sonrası için, Allah bu Milleti korusun. Ortada Yugoslavya, Irak gibi örnekler mevcut, MazAllah…
Yoğun siyaset kaderiniz olmadan, biraz da ekonomi.
Şimdilerde biraz ucuzladı ama, limon geçen haftalarda 300 lirayı gördü. Hangi limondan bahsediyorum biliyor musunuz? Yılbaşı civarı, dalında bir liraya bile satılamayan limondan… O zamanlar adeta büyükşehir belediyelerine yalvarmıştım. Gelin bunları alın, elli kuruşa toplayıp 300 liraya satacak yandaş tüccara bırakmayın demiştim. Hesabını bile yaptım. Bir değil, iki liraya topla. Belediyenin kamyonlarını kullan. Maliyet sadece yakıt olarak kilo başına bir lira bile tutmuyor. Halka üç – beş liraya sat karda et. O karıda yardıma muhtaç kimselere harca veya limonlarını bedavaya ver… Tek CB adayı gördüğüm, Mansur Başkan’ı bu konuda eleştiriyorum. Ne yapalım, ilk önce gazeteciyim… Bu sene İnşallah aynı sıkıntıları yaşamayız… Başta bamya konusunda olağanüstü çaba gösteren Balıkesir Büyükşehir Bld. Bşk.ı Ahmet Akın’ı ise kutluyorum. Üretici tam, mahvolduk derken hızır gibi yetişti., herkesin cebi para gördü… Manisa’da KBB Mütehassısı olarak görev yapan çok değerli bir dostum var. Kastamonu’da bir araya geldiğimizde sohbet esnasında, Çeşme’den bahsetti. Bir top dondurma 250 TL ye çıkmış, sonra 100 TL ye düşmüş. Fedakarlığı görüyor musunuz? Bu durumda bile, iki top alan altı kişilik bir aile 1200 TL ödemek zorunda. Tavsiyem şu oldu. Çocukların nefsini köreltmeye gerek yok. Hangi markete girsen Agnum altılı dondurma var. Fiyatı da 250 TL. Tanesi 40-42 liraya geliyor. Çikolata kaplı güzel bir dondurma… 250 lira nere 1200 lira nere… Bakın arkadaşlar, evvela bizler yolunacak kaz falan değiliz… Ayrıyeten ayağınıza sıktığınızın farkında mısınız… Şimdi sıcağına pek belli değil ama, herkes Yunan adalara kapağı atmak üzere. Alışkanlık olunca topunu 20 liraya verseniz bile müşteri bulamayabilirsiniz…
Final; kayıkçı kavgası, görünümlü, Kart Kripto (Kemal Kılıç), ve Küçük Kripto (Özgür Öz) arasındaki, bana göre anlaşmalı diyaloğun, Ekrem İmam’ı nasıl yediğini gördünüz… Mansur Başkan şimdilik akıllı davranıyor. Ama sonuç vermeyebilir. Sistem gözünü karartmış durumda. Yarın seçim olsa, seçim esnasında verilen oyların otomatikman %40’ı hükümete verilmiş sayılır, şeklinde bir YSK kararı bile alınabilir. İktidar, gittiği an bütün pisliklerin ortaya çıkacağını biliyor. Bu yüzden her şeyi yapabilir. Bu iş için CHP içinde hain aramaya gerek yok, mebzul miktarda mevcut, içerisi adeta çıfıt mahallesi. En son, hatırlayın, aylar önce ne demiştik : Kart Kriptonun acil olarak ihracı gerekir... Şimdi niye dedik, anlayabiliyor musunuz… Önümüzde duran tek çare “Bütün Türkler Bir Ordu” projesidir. Müsavat Başkan, Ümit Hoca gevşeme vakti değil. İlk önce sizler başlatıp, davetler yapmanız lazım. Halk bu CHP’yi niye birinci parti yaptı, denize düştüğü için. Mecburen yılana sarıldı. Sizler, yılan değil, umut olacak konumdasınız… Hadi, hadi artık…
Hepiniz, Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…