11,12 derken 13 ü de bulduk. Hepinizi sevgilerimle selamlıyorum. Merhabalar Efendim… Eylül ayı hüzün ayıdır derler ya, Pazar Gün’ ü de Ben’ im farklı bir hüzün anım. Sizlerden bir hafta da olsa ayrı kalacağım. Hem ne demişler, gidip gelememek var; gelip görememek var. İnşAllah bunların hiç biri olmaz , gene güle oynaya birlikte oluruz…
Mehmet Kardeşim haklısın. 11 Eylül’ den de biraz bahsetmek gerekirdi… Terörist bir saldırı olmasına rağmen bende farklı duygular yaratan bir olaylar zinciridir… Dünya’ nın öbür ucunda, insanların başına bombalar yağdıran ABD Halkının , Yönetimince neler yapıldığını bir nebze de olsa anlama anlarıdır… Bu duygularla dolu olduğum için de, sanki terörizmi destekler pozisyona düşmemek için, konuya pek girmemeyi tercih ederim… Genelde gerçekler hep gizlenir… Ortada dolaşan bir çok , komplo teorisi seviyesinde yaklaşımlar da bu gizeme destektir…Bunları değerlendirmeye kalkarsak, bizde zincirin bir halkası oluruz… Yalnız sadece şunu demekle yetineceğim : 11 Eylül’ ü gerekçe gösteren ABD, Irak’ ı ve Afganistan’ ı işgal etti…
Bugün esas bahsetmek istediğim konu , Meis Ada’ sının silahlanması. Gazeteler de gördüğümüz resimlerden hareket edecek olursak , adamakıllı bir çıkarma mevcût… Bu olay bir kenarda dursun, sizleri hiç alakasız başka bir noktaya taşıyayım… 2002 seçimleri neticeleri , Atina’ da büyük sevinçlere vesile odu… O zamanki Yunan basınını inceleyecek olduğunuz da , göreceğiniz gibi, RTE neredeyse , kendilerinden biri gibi değerlendirildi… Sonraki zamanlar da cereyan eden ve etkisi halâ hissedilen gelişmeler bazı önemli değerlendirmeler yapmamıza sebep oldu…Yunanistan Başbakanı Simitis ve Türkiye Cumhuriyet’i Başbakanı , odaya giriyorlar. Başbaşa saatlerce konuşuyorlar… ” One minute ve White Sea” den başka yabancı sözcük bilmeyen RTE , Mevkidaşı ile tercümansız konuşuyor… Üstelik görüşmeye, heyetlerden kimse de alınmıyor… Bildiğim kadar tutanaklar da yok. Bu tercümansız , ince siyasi görüşmeleri yapabilmek için , iyi derecede “Rumca” bilmek gerekir… ” Evlâdım levyeyi getir veya bakkal nerde” gibi basit bir lisan bilgisiyle halledilemiyecek konuşmalar başbaşa yapılmıştır. Olay gayet tabii ki , gazetecilerin gözünden kaçmıyor. Sorular üzerine, ” Ben eskiden Rum ustaların yanında çalıştım” cevabı veriliyor… Bu günde , Türkiye’ de birçok Rum, Ermeni, Yahudi işadamı ve usta var. Bunlar ; kendi lisanlarıyla mı ticaret yapıyorlar yoksa Türkçe mi konuşuyorlar… Belki sadece , kavminden biri ile karşılaştığında kısa bir süre Rumca konuşuyor olabilir… Bir Çırağın veya Kalfa’ nın , bu sayılı anları değerlendirip, ince siyasi müzakereler yapacak kadar Rumca’ ya vakıf olabilmesi de, her babayiğidin harcı değildir. İşte, böyle bir zekaya sahip olmak , insanı TC Cumhurbaşkanlığına kadar taşıyabiliyor… Yalnız hep merak etmişimdir. Bu ustalardan en az birinin ismini… Tıpkı İlkokul, lise veya yüksek okul arkadaşlarından bir iki tanesinin ismini merak ettiğim gibi. Yalnız , insanın başına her türlü belânın meraktan geldiğini de biliyorum. Neme lazım” Meraklı Melâhat ” olmanın alemi yok , biz dönelim konumuza… Yunanistan , Simitis ile yapılan bu çok özel görüşmelerden sonra, sürekli olarak aleyhimize gelişmeye başladı. Ta ki ,18 Ada’ ya varacak bir işgal konumuna geldi. Bu noktaya kadar sessiz kaldık ve halâ da kalıyoruz… Haberimiz yok diyeceklere de , en iyi cevabı her seferinde görüntüleri paylaşan Türk ve Yunan medyasını gösterebiliriz… Bangır bangır karşımıza dikilen ufak ama dev soruna niye tepki gösterilmedi… Gereği niye yapılmadı… “O Bayrak inecek, O, asker gidecek” niye denemedi… RTE , çok önem verdiği değerli Abla’ sı kadar bile, niye olamadı… Bütün bu soruları , benim bilmem önemli değil. Sizlerin değerlendirip , neticeye varması daha sağlıklı olur. Biz sadece reaksiyonu başlatan ve hızlandıran katalizör görevini üstlenmek istiyoruz…
Türk-Yunan ilşkilerinde, aynı sinsilikte başka bir olay da Meis’ te yaşanıyor. Mağdur, hakları gasbedilmiş havası yaratan Yunanistan, sanki meşru müdafa hakkı kullanıyormuş gibi, Meis adasına asker çıkarıyor ve yığınak yapıyor. Böylece ” Adaların , silahtan arındırılması anlaşması, fiilen hükmünü yitirmiş oluyor, ufak tefek cılız seslerle de durumu kabullenmiş oluyoruz… Bu ufak ama dev adım , yarın Sakız’ da da , Midilli’ de de karşımıza dikilecek . Nasıl, 18 Ada işgal olduysa aynı şekilde 12 Adanın hepside silahlanacak… İnsan merak ediyor. Acaba, Simitis ile bu konular da gündeme geldi mi diye… Birinci elden ve tek şahit tarafından açıklama yapılması da elzem oldu… Benim yaşımda olanlar iyi hatırlar. ABD, Küba’ da ki füze rampalarını söktürmek için 3. Dünya savaşını göze almıştı… Biz ,Mavi Vatan hamasetiyle meşgûlken arka planda cereyan edenler gerçek bekâ meseledidir… Bu konuya değinmek ve özellikle tarihe not düşmek istedim…
Size bir kaç soru soracağım… Güney Azerbaycan neresi… Tracktor ne demek…Bakü- Tebriz-Ankara , biz hara, farslar hara ne demek… Geçtiğimiz yıllarda Tractor isimli , İran liginde oynayan bir takım şampiyonluğunu neredeyse garantilemişti… Uzun hikaye girmeyeyim, akıl almaz bir entrika ile engellendi… İşte o takım , geçtiğimiz haftalarda, gene bütün engellemelere rağmen Şampiyon oldu… İran’ ın kuzey bölgesin de , Başkenti Tebriz olan, Güney Azerbaycan Eyalet’inin takımı olan Tractor her maçını 80.000 kişi ful oynar… Herkesin elinde ya ayyıldızlı Azerbaycan veya gene ay yıldızlı Türk Bayrağı bulunur. Bunu bütün yasaklamalara rağmen yaparlar… Statta sürekli Bakü- Tebriz- Ankara hara, Farslar hara… Ne Mutlu Türküm Diyene diye bağırır , Tractor taraftarları… Dünya’ nın en büyük korosu denilen , kardeş seyirciyi ve Şampiyon Tractor’ u kutluyorum. Allah yollarını açık, başarılarını daim etsin… Onlar İnşAllah en kısa zamanda , kendi veya kardeş liglerde top koştururlar…
Vedaya geçmeden, teşekküre mecburum… Okurlarımın, hatırı sayılır bir kısmı, bizzat arayarak; büyük bir kısmı mesaj yoluyla diğerleri de mutlaka Fatiha ve Rahmet temennileriyle , Acı’ mın Yıldönümün de beni yalnız bırakmadılar… Hepsini teker teker yazmam mümkün, değil. Bu yüzden toptan cevaplıyor ve minnetlerimi iletiyorum… Hepinizden Allah razı olsun. İyi ki varsınız…Haftaya İnşAllah…Hoşçakalınız
