Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Bankamatikler için pratik bir çözüm

featured

Bankamatiklerin önü ve önündekilerin arkası… Bu cihazların çıkış ve kurulum maksatları, tek seferlik acil işlerin çözülmesi amaçlıydı… Gel gör ki bu yurdumuz için neredeyse geçerliliğini kaybetmiş bir durum. Kalabalık trafikte, dörtlüleri yakarak sıkıntılı şekilde duruyorsunuz. Bankamatikte bir kişi işlem yapıyor. Gidene kadar işi biter diye düşünmeyin, çünkü bitmiyor. Hele bir de yaşlı ise 10, 15 dakika bile bekleyebilirsiniz… Onbeş saniyede yüz lira çekmek için gittiğiniz cihaz, size cinnet yolunu açacak hale gelebiliyor… Her zamanki gibi, söyleyip kaçmak yok. Çözüm de peşinden gelecek… Cihazlar iki dakikalık sürelere ayarlanmalı. Süre dolumunda kartı iade edip devre dışı kalmalı ve de bir saat içinde o karta işlem yapmamalı…

Adamın biri, Adana’da lokantaya girer. Garsona neler olduğunu sorunca,  “Patlıcan musakka, kuru patlıcan dolma, karnıyarık, imambayıldı, patlıcan kızartma, patlıcan kebap, patlıcan Tava, patlıcanlı bulgur pilavı, patlıcan salata, beğendi vs. vs.” bin tane patlıcanlı yemek sayınca, afallayan müşteri, “Bana bir bardak su getir ama patlıcansız olsun” der. Bugün de bizim patlıcansız haftamız. Siyasetin zihin yorgunluğunu ancak böyle atabileceğimizi düşünüyorum… Hepinize merhabalar olsun…

Bugün, gıda ile başlayayım, gıdayla mı biter bilemem, inanın bende merak ediyorum… Geçtiğimiz günlerde, marketten tabaklı tavuk aldım. Diğer ihtiyaçlarımı da tamamlamak için dolaşırken, bir bayan yanıma geldi. “Beyefendi, ne olur, O tavuğu geri bırakın“la başladı, ne kötü bir şey olduğunu, doğallıkla alakası olmadığına kadar anlattı… Sonlara doğru, neredeyse taciz konumunda hissettim kendimi… Eskiden tavukların saatlerce pişmediğini, bunların ise anında piştiğini söyledi… Hiç köy tavuklarıyla bir alakaları var mı ile de bitirdi. Evet… Kâğıt üzerinde dediği gibi. Suni et üretimi Avrupa’nın gündemindeyken, bunların daha basit konular olduğunu söyledim… Birde, O doğal besinlerle beslenenler 50-60 aralığında terk-i dünya ettiler. Yetmiş yaşına ulaşan azdı. Yaş yetmiş, iş bitmiş denirdi. Şimdi, hayatın yetmişinden sonra başladığını söyleyenler çoğunlukta… Felaket çığırtkanlığının sonucuna göre, hepimizin ellisine varmadan, imamın kayığına binmemiz gerekirdi… Ben yaştakiler hatırlar. Bilhassa Ankara’da muazzam bir hava kirliliği vardı. Bir ara kışın en soğuk günlerinde soba ve kalorifer yakılması yasaklanmıştı. Gazetelerde çıkan haberler göre, İngiltere-Londra’daki,  toplu ölümlerin olduğu değerlerin 8-10 katına çıktığı yazıyordu. Bizde, kimseye bir şey olmadı. Her milletin, direnci, bağışıklığı farklı oluyor. İnsanoğlu, içine düştüğü her şarta ayak uydurabilme özelliğine sahip. Bu yüzden masa başı fantezilerine aldanarak paniğe gerek yok. Bu demek değil ki koyuverin ucunu gitsin… İkisinin ortası en uygunudur. Deveye sormuşlar, iniş mi çıkış mı diye, “Düz yolu Allah göğe mi çekti” demiş… İşte onun gibi… Bu dünyada 8-9 milyar insan yaşıyor. Herkese organik şey yediremezsin. Bu kitleyi doyurmak için mevcut durumun haricinde,  yapılacak başkaca da bir şey yoktur. Yoksa her kes, bir dilim ekmek için birbirini vurur…

Gelelim bir diğer konuya. Bankamatiklerin önü ve önündekilerin arkası… Bu cihazların çıkış ve kurulum maksatları, tek seferlik acil işlerin çözülmesi amaçlıydı… Gel gör ki bu yurdumuz için neredeyse geçerliliğini kaybetmiş bir durum. Kalabalık trafikte, dörtlüleri yakarak sıkıntılı şekilde duruyorsunuz. Bankamatikte bir kişi işlem yapıyor. Gidene kadar işi biter diye düşünmeyin, çünkü bitmiyor. Hele bir de yaşlı ise 10, 15 dakika bile bekleyebilirsiniz… Onbeş saniyede yüz lira çekmek için gittiğiniz cihaz, size cinnet yolunu açacak hale gelebiliyor… Her zamanki gibi, söyleyip kaçmak yok. Çözüm de peşinden gelecek… Cihazlar iki dakikalık sürelere ayarlanmalı. Süre dolumunda kartı iade edip devre dışı kalmalı ve de bir saat içinde o karta işlem yapmamalı… Bu arada yaptığım çözüm önerilerine uyma konusunda ilk icraat, Burdur Belediye’sinden geldi. +65 ücretsiz yolcu taşıma günde dört ile sınırlandı. Bana göre O bile çok. Tavsiyem, günde iki, kullanılmayan günün hakkı sadece bir gün sonrasına geçerli olmasıydı…

Final konum, metro ve otobüs duraklarındaki metal koltuklar üzerine… Yazın problem olmuyor ama kışın da kimse kullanamıyor, buz gibi oluyorlar... Bir hizmet yapılırken, vatandaşın istifadesi odaklı olmalıdır… Ben yapayım, bulunsun, masrafı da az olsun, vatandaşta ister otursun, isterse oturmasın, diye düşünülürse, maksat hiçbir zaman hasıl olmaz…

Demokrasi, ezelden, ebede âşık olduğumuz sistem, oluşması ve de gelişmesi, siyasetin performansına bağlıdır… Arabayı düzgün kullanırsanız mutluluk verir, hoyrat olursanız da, ölüm saçarsınız… Maddi beklentilerden arındırılmış, siyaset, Vatan sevgisinin yoğunlaşmış halidir. Bu yaklaşımla, ara verdiğim politik yazılara, haftaya tekrar başlıyorum… Hepiniz Yüce Yaradan’ıma emanet olun. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!