Birkaç alıntı yapmak zorundayım. Düşünerek okuyalım.
“Eğer İslam toplumunun tek lideri ve sözcüsü olarak, hem de Müslüman olmayanların tanıdığı bir tek devlet olsa, inanıyorum ki, İslam ve dünya daha güzel olacaktır. Bana göre, bu role Türkiye’den daha uygun başka bir devlet yoktur.” [1]
“Atatürk geçmişte imparatorluğa ve onun bütün İslami kurumları ve ziynetlerine sırtını dönmeye kararlıydı…”
“..son tahlilde , bir hilafetten bahsetmek gerçekten de İslami birlikten bahsetmenin bir yoludur.”
“Ergenekon suçlamalarının genel anlamda doğru, gerekli, uzun bir aşina olaylar listesini yansıtmaktadır.”
“Halifeliğin ilgasından bu yana Müslüman dünya Sünni İslam’ın sözcülüğünü yapacak bir tek otoriteden mahrumdur.” [2]
***
- Huntington ve G. Fuller Amerika’nın teorisyenlerinden olup ikisi de CIA ajanıdır. CIA’nın/Amerika’nın tüm dünyayı, başta Türki olmak üzere tüm İslam ülkelerini karıştıran, kan döken bir ülke olduğunu herkes biliyor.
***
Bir alıntı daha: Türkiye’de, “Osmanlı Ocakları” adı altında bir sivil toplum kuruluşu var. Bu kuruluş sitesinde kendisini tanıtırken şöyle bir açıklama yapıyor: “… devletini OSMANLI DEVLETİNİN DEVAMI olarak gören ve bu amaçla topluma ve kitlelere hitap eden…”
***
Daha yeni, iki tane “sivil toplum” örgütü sosyal medyada önümüze çıktı:
1-“Osmanlı Ülkü Ocakları.” İşareti: Ay yıldız içinde bir bozkurt resmi.
2-“Osmanlı Turan Ocakları.” İşareti: Bir hilal, hilalin içinde bir Osmanlı tuğrası, hilali çevreleyen kuşakta eski Türklere ait motifler.
***
Düne kadar AKP yönetimi MHP, Milliyetçiler ve Ülkücüler için: “Fatiha okumasını bilmezler, itçiler, ırkçılar, kandan beslenen vampirler, ağızlarından salya akanlar.” gibi suçlamalarda bulunuyordu.
***
AKP bugüne kadar her fırsatta “Osmanlıya dönüş” mesajları verdi, halkımıza Osmanlı sevgisi aşıladı, öyle ki, birçok örgün ve yaygın eğitim kurumuna Osmanlıca derslerini koydu. MHP 5-6 yıldır Osmanlıcı AKP’yi kayıtsız şartsız destekliyor, desteklemeyi de sürdürüyor.
***
27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 dönemlerinin öncesinde, Türkiye’nin bazı “devrimci”, “solcu”, “Atatürkçü” kesimlerinden hiç birisi “Osmanlıcı/saltanatçı” kesimlerinin yanında değildi. Bugün Osmanlıcıların yanında kısmi birliktelikler başladı. (Bunu ayrı bir yazı konusu yapacağım)
ÖNÜMÜZE ÇIKAN SONUÇLAR
Bağımsız, milli, çağdaş, laik, millet egemenliğine dayalı olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri ABD’nin hedefindedir. ABD bugünkü Türkiye yerine, dünkü “Hasta adam” /Osmanlı istiyor. S. Huntington, G. Füller gibi CIA ajanlarından yaptığım alıntılar bunu gösteriyor.
AKP yetkililerinin açıklama ve uygulamaları ile, Türkiye’deki birçok sivil toplum kuruluşu ve kişilerde, “Osmanlıcı” bir zeminin olduğunu (ABD’nin yalnız olmadığını), bu zeminin: “Ecdat, miras” gibi sloganlarla her geçen tehlike oluşturduğunu görüyoruz.
Emperyalizm, milli devletlerle teker teker uğraşmak istemiyor. Çünkü, milli, bağımsız ve özgür olan devlet ve uluslar ABD vb sömürgecilerin işini zora sokar. Bu yüzden ABD (CIA) ve benzeri yapılar ulus devletleri yıkarak, bilinçli toplumları sürüleştirerek, geniş coğrafyaları bir imparatorluk (Osmanlı gibi) yaparak, o imparatorluğun başına geçen kişiyi bir şekilde elde ederek (Mesela birisini oralara EŞBAŞKAN yaparak kolay ve kesin bir sonuç elde yoluna gider, sonra o EŞBAŞKAN ile anlaşarak emeline ulaşır. CIA’nın, “Aslınıza dönün, Türkiye İslam hilafetinin merkezi olsun” yönlendirmesi bundandır.
- Füller’in Ergenekon dramı ile ilgili açıklaması çok öğreticidir. Ergenekon tertibinden sonraki Türkiye’ye bakınca: Bu tertibinden sonra fiilen vatan savunmasında bulunan Atatürkçü general ve subaylarımızın, mağduriyete uğrayan Atatürkçü general ve subayların mağduriyetine bakarak duraksadıklarını (hatta geri çekildiklerini), böylesi politikacı ve aydınların da eski tavırlarında taktik (hatta strateji) değişikliğine gittiklerini görüyoruz.
Dikkat edin: Huntington ve Füller’in de, Osmanlıcı/dindar politikacı ve sivil toplum kuruluşlarının da hedefinde Atatürk, laik TC var. Bu noktada, iyi niyetli, hiçbir şeytanlığı olmayan dindar insanlarımıza şu hatırlatmayı yapmak isterim: “Namazını kılar, eşi örtülü, hafız, İmam-Hatip mezunu” diye destek verdiğiniz kişiler Osmanlıcı, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı iseler, durun bir düşünün; dün yurdumuzu işgalden kurtaran, bugün camilerimizde ibadet etmemizi sağlayan hareketin başında Atatürk vardı. Eğer okulu yahut namazı için oy verdiğiniz kişiler dünkü işgalcilerle politika ortaklığı yapmış ve yapıyor iseler, düşmanlarımızla birlikte Atatürk ve Cumhuriyetimize ateş ediyorlarsa bir değil iki kere düşünün ve ihanetin ortağı olmayın.
Ülkemizdeki dinci ve soysuz yapılanma (Osmanlıcık) işinin zor olduğunu gördükçe, dün saldırdığı ülkücü ve Turancılarla birleşiyor. Esasında Osmanlıcılıkta (aidiyetsizlikte) Turan, Türk, TC, Türk Tarihi, Türk Dili, Türk Kültürü uyuşmaz ama;.. Osmanlıcılığın bir anda Turancı yahut Milliyetçi olması mümkün değil! Bir de şu var: Bu “Turancı, Milliyetçi” ağzıyla Osmanlı hayranlarının kucağına oturanlar kim? Bunlar birikimsiz sokak milliyetçileri ve slogan Turancısıdırlar. Bunların arkasında, sahte milliyetçi, münafık Müslüman diyebileceğimiz samimiyetsiz bir iki kişi vardır. Bu hükme neye göre varıyoruz? Şuna göre: Eğer bu bir iki kişi samimi olsalardı, aynı geçmişte birlikte oldukları insanları TBMM’de ve yurt düzeyinde bölmezler, kindarlık yaratmazlardı. Bunlar dini inançlarında samimi olsalardı, riya ve din edebiyatı yapmazlardı.
Şu tespitle bu yazıyı bitirelim:
Osmanlıcıların güdümündeki Türk milliyetçileri ve Turancılar kafeste keklik avı yapan avcıların avı oluyorlar. Av sefası bittikten sonra kalanların bineği Osmanlı vagonu, varacakları yer Dolmabahçe Sarayı’dır.
[1] Samuel Huntington Medeniyetler Çatışması 10. Basım s. 180, Vadi Yy. Ankara 2006.
[2] Graham Füller Türkiye ve Arap Baharı (Prof. Dr. Mustafa Acar çev.) 1. Basım s. 54, 75, 125, 155, Eksi Yy. Ankara 2016.
