Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Başsız Gövde

featured

Bu durumda ben Recep Erdoğan’a güvenemem, güvenene de beyinsiz derim.  Benim Erdoğan’a güvenmem için, Erdoğan’ın önce komşularımız olan Suriye, Irak, İran gibi ülkelerle barışması, “Gelin ortak bir güç oluşturalım, yurtlarımızı birlikte koruyalım” demesi gerekir.  Bu yeter mi? Yetmez! Bizim Erdoğan’a güvenmemiz için Erdoğan’ın ayrıca bize: “BOP çok tehlikeliymiş. BOP Eşbaşkanlığı görevini bırakıyorum. İç siyasette yaptığım ayrıştırıcı politikayı da bırakıyorum. Herkesi kucaklıyorum. Ben tüm Türkiye halkının Cumhurbaşkanı’yım. Ey millet yaptığım hatalardan dolayı beni bağışla!” demesi ve verdiği sözleri uygulamaya koyması gerekir.

Halkımız başsız gövde gibidir. Çok yönlü tehdit altınadır. Ekonomimiz, millî eğitim, millî kültür, millî güvenlik, millî egemenlik ve bağımsızlığımız tehlikededir. Tüm değerlerimiz eriyor, çürüyor.

 Aslında sağlam bir gövdemiz var. Ancak başımızla gövdemiz uyumlu değil; ortak işlemiyorlar. Bu yüzden Türkiye kan kaybediyor.

Türkiye’nin kan kaybı başının yetersiz oluşundandır. Yetersiz olan bir baş yeterli duruma gelmedikçe işlevini kaybeder, gövdesini kayba uğratır.

Bugüne kadar TSK, PKK, terör, millî savunma gibi konularda yazı yazmadım, çünkü bu konular bilgi alanımın dışındadır. Hep şehit verince bu yazıyı düşündüm.

Ordumuza yapılan saldırılar yurt ve ulusumuza yapılmıştır; millî varlığımız tümden tehdit altındadır. Millî varlığımız, birikimle, millî kültür ve millî birlikle korunur. AKP’nin üst beyni millî olan tüm birikimlerimizi (tank-palet, demir çelik vb.) sattı, millî kültürümüzü eritti, onun yerine “millî” dediği, milliyetsiz, siyasal İslamcı, tarikatçı-cemaat kökenli bir kültüre sarıldı. Gördük ki bu yapılanma, TSK’ya kadar uzandı. Bazı rütbeliler, “komutan” olma adına TSK’yı gevşettiler, kurumlarını tartışmalı hale getirdiler.

TSK’nin son haline bakın; “Teröristler bizim şu kadar askerimizi şehit ettiler ama biz de onların daha çoğunu öldürdük” diyorlar. Sanki futbol maçı oynuyorsunuz, gol fazlalığıyla maç alıyorsunuz. Sözün bittiği yerdeyiz. Hangi şartlar altında nerede, kayıp vermeden nasıl durabileceğimizi niye hesap etmiyorsunuz? Konu ile ilgili konuşan emekli bir amiralimizi dinledim, içimdekileri söyledi. Kendi bilgi ve birikiminiz yetersizse büyüklerinizden akıl alma erdemini gösterin.

AKP’nin üst beyni iktidarını korumak için siyasî yarışı meydan savaşı yaptı. 2000’lerde bitmek üzere olan terörü diriltti. Muhalefeti çağırıp: “Terörü beraber bitirelim” diyeceği yerde, şehit cenazelerine giden muhalefeti hedef gösterdi.

Bana: “Acılarımız var, şimdi bunların zamanı mı” demeyin. Zaman gözetleye gözetleye bugünkü noktaya geldik. Artık yeter. Soralım: Terörün arkasında kim var?

Amerika var, Batılı bazı ülkeler var, İsrail var. AKP üst beyninin bu merkezlerle ilişkisi var mı? Var. Amerika diyor ki: “Ben 22 ülkeyi değiştireceğim, halklarını birbirine düşman yapacağım. Bunun adı Büyük Ortadoğu Projesi’dir (BOP). Sizden birini yanıma yardımcı alacağım. Ben varım diyen varsa yanıma gelsin…” dedi.

Bizden birisi, “Ben varım” dedi. Kim o? Recep Tayip Erdoğan. Erdoğan dedi ki: “Biz bu projenin eş başkanlarından bir tanesiyiz, bu görevi yapıyoruz…”

Bu görev yapıldı mı? Yapıldı. Bakın, Recep Erdoğan ve Abdullah Gül, “Zalim Saddam Hüseyin’i devirmek içinIrak’a Amerikan askerlerinin girmesini istediler, TBMM’den onay istediler, şahsi yetkilerini kullandılar, Amerika İncirlik Hava üstü ve bazı limanlarımızdan yararlanarak Saddam Hüseyin’i öldürttü, Irak’ı ikiye böldü. Amerikan’ın kuklası Barzani Kuzey Irak Özerk Kürdistan Yönetimi’nin başına getirildi, Recep Erdoğan ve Abdullah Gül Barzani’yi Türkiye’ye getirdiler, törenlerle karşıladılar. Artık Irak’ın Kuzeyine yerleşen PKK askerlerimizi şehit ediyor.

Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı ile iki sayfa dokuz maddelik “gizli” bir anlaşma yaptığını açıkladı. Recep Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’a; “sen git, ben Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölge istiyorum” dedi. Amerikan ordusu geldi, Suriye’yi ikiye böldü.

Erdoğan Libya’da da aynısını yaptı; Libya vurulup bölünürken, Kaddafi öldürülürken savaşın komuta merkezi İzmir’di. Libya yıkılırken, Amerika-İngiltere-Fransa gibi saldırganların savaş uçaklarını Türkiye’nin uçakları korudu.

Erdoğan Türkiye-Suriye sınırındaki mayınları temizleme işini İsrail’e vermek için uğraştı. Bugün Erdoğan’ın oğullarından birisine ait gemiler ile Türkiye’nin bazı zenginlerine ait gemiler Kuzey Irak’tan İsrail’e petrol taşıyor.

İsrail ve Amerika Filistinlileri imha ederken Recep Erdoğan çıkıyor; İsrail’e lanet okuyor, İslam kahramanlığı yapıyor. Hatırlayalım ki, bugün havadan İsrail’in güvenliğini sağlayan Amerikan radarlarını Kürecik’e yerleştiren bu Erdoğan’dır.

 Bu durumda ben Recep Erdoğan’a güvenemem, güvenene de beyinsiz derim.

Benim Erdoğan’a güvenmem için, Erdoğan’ın önce komşularımız olan Suriye, Irak, İran gibi ülkelerle barışması, “Gelin ortak bir güç oluşturalım, yurtlarımızı birlikte koruyalım” demesi gerekir.

Bu yeter mi? Yetmez! Bizim Erdoğan’a güvenmemiz için Erdoğan’ın ayrıca bize: “BOP çok tehlikeliymiş. BOP Eşbaşkanlığı görevini bırakıyorum. İç siyasette yaptığım ayrıştırıcı politikayı da bırakıyorum. Herkesi kucaklıyorum. Ben tüm Türkiye halkının Cumhurbaşkanı’yım. Ey millet yaptığım hatalardan dolayı beni bağışla!” demesi ve verdiği sözleri uygulamaya koyması gerekir.

Erdoğan bunları yaparsa, Türk milletinin başıyla gövdesi birleşir ve sıkıntılarımız azalır. Erdoğan bunu yapmazsa sıkıntılarımız artar.

Başsız gövdeden, gövdesiz baştan hayır gelmez.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!