Yeni bir hafta sonu ama klasik Türkiye gündemleri ile karşınızdayız… Her zaman olduğu gibi “Merhaba“mızı çakarak yazımıza, Vira Bismillah diyelim…
Geçen hafta yarım oldu ama bu hafta İnşAllah tam olacak… Görsel medyadan emekli olduktan sonra tedadüfen başladığım, yazılı Basın dalında üç senedir yazılarımı okuyor; kiminiz kalben kiminiz de şifahen destekler veriyordunuz… Her meslekte her işte olduğu gibi, önemli km. taşları vardır. Bu gün de benim ve benle ilgili hepiniz için önemli bir km. taşını daha idrak ediyoruz…Artık, ” haberiniz.com.tr“de de birlikte olabileceğiz. Değerli bir Ülküdaşımın, değerli bir Ülküdaşına tavsiyesi çerçevesinde, benim rızamın da oluşması sonucu İnşAllah birlikteliğimiz devam edecek… Bu çerçevede, değerinden şüphe olmayan, yeni gruba kısaca kendimi tanıtmak istiyorum… Esas mesleğim Kimya Mühendisliğidir. TRT ye kamera asistanı olarak başladım, Kameraman, Şef kameraman, Baş kameraman ve en sonunda Yapımcı-Yönetmen oldum. Sırf 2500 tane canlı yayın yaptım ve yönettim. Dramalar, belgeseller, çocuk programları, vs. ürettikten sonra , bir gün “Badem“giller devreye girdi, “Bizim işi bilen kimseye ihtiyacımız yok” dediler. Bizde 40 sene 7 aylık hizmetimizi sonlandırıp, Sürekli Basın Kartımızla ayrılıp, şimdilere kadar uzanan hayatımıza yelken açtık…
Yazılarımız, eskiden günlük olurdu. Bir müddettir hafta sonlarına dönünce, formatta farklılıklar oluştu. Genel değerlendirmeler ve de değerlendirilen konuların, bakış açımıza göre yorumları ön plana çıktı…
RTE, bütün teşkilatlarına talimatlar yağdırdı… Kapı kapı dolaşıp, yaptıklarımızı anlatacaksınız diye… Burada şöyle bir durum ortaya çıkıyor… Evet onlar anlatsın ama halkımız da daha fazla aydınlanabilmek için, bu sefer sadece dinlemekle kalmasın. Tamamlayıcı sorular sorsun… Birkaç örnek vererek, muhalefetin işini kolaylayalım mı? Mesela Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi Köprüsünden, Avrasya Tünelinden bahsettiklerinde, bunların kaç yılımızı ipotek altına aldığı sorulmalı. Buraları; zorla ve aşırı cezalar marifetiyle geçen kamyon ve Otobüslerden başka kaç araç kullanıyor. Bu miktar İstanbul trafiğini ne kadar rahatlatıyor… Millet ittifakının HDP ile işbirliği yaptığı, bu yüzden de PKK lı suçlamasıyla karşı karşıya kaldığı anlatıldığında, PKK nın mektubu kimin huzurunda gözyaşlarıyla okundu diye sorulmalı… Bilâl Oğlan’ın, Kartal İmam Hatipten sınıf arkadaşı olan ve üstün kabiliyeti sayesinde 32 yaşında TRT Gn. Md.ü olan İb….. Eren’in , Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan itini ekrana çıkarmasının cezası ne oldu… Bana göre 2. dönemini de garantiye aldı… O, nur yüzlü (!) , ABD’de tasarlanan ve , vatandaşları , Merve Kavakçı vasıtasıyla , TBMM de beğeniye açılarak, tescili sağlanan , “Turban” denen şeyleri takarak huzurlarınıza gelen Ablalara sorun… Çiftçi ürününü satamazken, “50 kuruşa alıcı yok” dediği halde biz halâ domatese niye 6 TL. veriyoruz… Bir ara patatesçilerin, terörist oldukları hatırlanırsa, arada ki bu fiyat farkı kimin cebine gidiyor…
Bu muhteremler belli Partilerin , İl ve İlçe teşkilatlarında sık sık göründükleri için mi bir türlü “Terörist” olamıyorlar… Bizim Türk usulü , başörtümüz yerine ABD tasarımı çulu tercih eden yerli ve milli Ablalarımıza sorun… Zavallı Esnafa, perişan KOBİ’iye binbir meşakkatle geri ödemeli borçlar verilirken; eli öpülesi, çiftçinin borcuna karşı, traktörüne haciz yollanırken ;hangi müteahhitlerin, vergi borçları silindi veya yeniden yapılandırıldı…
Kapınıza kadar gelen; kimin ne kadar “Dindar” olduğuna karar verme yetkisini uhdelerinde gören ve de bu davranışlarıyla şirke bulaştıklarının farkında olan veya olmayan, Ablalara sorun…%37 si yardıma muhtaç bir Ülkede, mesela Binali Yıldırım gibi kimseler nasıl zengin oldu...17 şirket ve 30 gemi nasıl kazanıldı… Bu şirketlerin ve Gemilerin hepsi niye Hollanda Panama ve Marşal Ada’ larına kayıtlı… Yerli ve Milli olma gibi şiarı olan RTE nin bundan haberi var mı? Türkiye’ye 5 krş vergi vermeyen bu sistemler, 2002 yılından sonra, nasıl bir ticari deha ve zekâ ile elde edildi... Bir ihtimâl, belki bir iki vatan evladı daha çıkabilir diye, bu sırların, kitap haline getirilip, halkın bilgisine sunulması düşünülüyor mu…
O nur yüzlü, Ablalarımızı hemen içeri buyur edip, çayın altını yaktıktan sonra, sorun bakalım. İslam’a kan kusturan, Yahudilere ders olması bakımından, RTE ye verdikleri “Üstün Cesaret Madalyası” ne zaman kafalarına fırlatılacak. Yoksa “One Minute” bir oyun muydu?
Çay demlenmiştir, bardakları doldurmaya giderken sorun, sorun ki düşünmeye fırsatları olsun, Ablalarımızın… Devlet, Kredi Yurtlar Kurumu acze mi düştü ki, TÜRGEV devreye girip Yurtlar açıyor… Acaba paralel bir sistem mi kuruldu… ABD’de Muhammet Ali’nin Çiftliği niye alındı. Birilerinin ileriki zamanlarda oraya mı yerleşmesi düşünülüyor… Ailelerinin, Türkiye de okutmaya güçleri yetmediği için, daha hesaplı olsun diye Amerika’ya yollamak zorunda kaldığı, evlatları için New- York’un en prestijli yerinde, Manhattan’da yurt gökdeleni yapılması doğru mu… Daha vasat bir bölgede yapılamaz mıydı? Yoksa oda mı paravan. Acaba dedikodular doğru mu… Güzide Vakıflarımızın yöneticileri ki bunlar, birinde Başkan ise diğerlerinde Yönetim kurulunda oluyorlar. Yarın bir gün, yönetimden düştüklerinde, buralara mı yerleşecekler…Ablalarımız mutlaka biliyordur ve de sizler soruverin… New- York2ta kaç tane Türk öğrenci var. Bunların kaçının yurt ihtiyacı var…
O Ablalar, “Bizler İslam için…” , “Bizler yüce Dinimiz adına…” falan gibi ezberletilmiş ve çalıştırılmış cümleleri kurmadan Siz atak olun…Hele hele CeHaPe Camileri depo yaptı, ahır yaptı laflarına sıra gelmesine fırsat vermeyin…O değerli Kardeşlerimize izah edin… Alman Orduları, Edirne Kapısına dayandığında Devlet ,kutsal Emanetleri tedbiren , İstanbul’dan Anadolu’ya kaçırdı… Hepsini en elverişli ve emin oldukları içinde Camilere depoladı…Taşımayı yapan Atlar da , kapıya bağlandı… Bu Güzel Ablalarımıza anlatın, anlatın ki öğrenip, başka kimselere yanlış bilgi vermesinler…
Çayları tazeleme vakti geldi. Onlar şekerlerini karıştırırken soruverin…20 senedir, bir “Uçacağız” edebiyatıdır gidiyor, iktidara geldiler, “İşleri toparladık, bir yetki daha verin Ülke’ yi uçuralım” dediler. En son “Referanduma, Evet deyin Ülkeyi uçuralım” dediler… Bir türlü uçamadık ama, Millet olarak “Uçmağa Vardık“… Yahu aceleniz ne. Bari çaylarınızı bitirseydiniz…Aaaa ne dedik ki, niye apar topar gittiler ki. Daha soracak, o kadar çok şey vardı ki. Neyse onları da diğer Ablalara sorarız… Emir büyük yerden, elleri mahkûm, nasıl olsa gene ocağımıza düşecekler…
Ben, yazacaklarımı, irticalen ve de telefon klavyesini kullanarak yazarım. Hiçbir planım olmaz, ama yarın +65 konusuna mutlaka değinmek ve bu konuda bir kampanya başlatmak istiyorum. İnşAllah unutmam… Şimdilik hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…
