Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Bu isimler niye gündeme geliyor?

Bu isimler niye gündeme geliyor?

Hep birlikte Pazar sendromunu yaşayacağımız, O Gün’ e geldik… Anadolu’ da bir laf vardır. “Görürsün Gününü” derler. Bizde hep birlikte ama birbirimizden farklı şekiller de günümüzü göreceğiz… Merhabalar. İnşAllah herkes sağlık ve sıhhattedir…

Bu gün, uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü fırsat bulamadığım konuyla başlamak istiyorum… Soyadının, benim için büyük değeri olan, Emekli Orgeneral, eski Gn Kur. Bşk. ı İlker Başbuğ, ilk konumuz… Başta Truva Atı İsmail olmak üzere, üstüne titreniliyor… Anladığım kadarıyla, 2023’teki seçimlerin “Çatı Adayı“olarak düşünülüyor… Ben böyle bir hava sezinliyorum. Askeri vesayet günlerinin kimyasına da uygun bir durum. Hatırlarsanız, Gn Kur. Bşk.’ları otomatikman, Cumhurbaşkanı adayı olurlardı… Her ihtimale karşı, bu zatı biraz hatırlayalım. Balık hafızalı bir Millet olmamız, bizleri maalesef böyle bir yola itti…İlker Bey, namusu sayılan, Kozmik Oda’sına sahip çıkamamış yegâne Gn. Kur. Başkan’ımızdırBu Kozmik Oda bilgilerinin, pazar oluşu yüzünden kaç tane Vatan Evladının hayatını kaybettiğini duysanız, dudağınız uçuklarÖnümüzde ki yüzyılda olabilecek olaylar karşısında ki bütün harekât şifrelerimiz herkesin elinde. Yakında, deniz kenarında, dolaşırken çitlemek için aldığınız ay çekirdeği külahlarının üzerinde bile bu deşifre bilgilere rastlarsanız hiç şaşırmayın… Sizi biraz gerilere götüreceğim. Hatırlayın… Olay KKTC’de yaşanmıştı… İki azgın Rum İti, Türk Bayrağını indirip parçalamak için direğe tırmanmaya başladılar… Bir silah gümbürtüsü bütün sesleri kesti adeta zamanı durdurdu… Arkasından da çok yemiş bir güvercinin dışkısının yere çarpış sesine benzer bir gürültüyle, O itin cansız vücudu, cehnnemi olacak toprağa yapıştı… Bu olayın nerden aklıma geldiğini tahmin etmişsinizdir… O Rum’dan daha tehlikeli olan “Fetoş” alçağının, tasmalısına tek bir mermiyi bile yollayacak kimse çıkamadı mı… Sinirlerinden, cinnet geçirmeleri normal sayılabilecek kimseler niye sustular…İnisiyatif kullanabilecek tek kişi bile kalmadı mı… İşte bu olaylarda sadece seyirci kalmayı tercih edenler, sonra mahkeme kapılarında ağlamaya başladılar… Yok efendim “Gn Kur. Bşk ını terör örgütü Bşk. ı diye tutukluyorlar” falan filan… Eğer kendinin o duruma düşmesine kadar sorumsuzluk içinde kalmışsan, kapıda ağlamayacaksınAlnı açık, başı dik, aslanlar gibi gireceksin içeriye… Şehit yakınlarından bile ders alamadın mı… Ne diyorlar, ” Sevinmesinler diye ağlamayacağız”. İşte bu Paşamız sık sık gündeme taşınıyor ve “medet” mercii olarak lanse ediliyor…

Ortada hiçbir şey yokken, Muharrem İnce gene hatırlatılmaya çalışılıyor... Programlara çağrılıyor, “Şov” yapmasına imkân tanınıyor… Muharrem Bey… Sen, o stüdyoyu öyle istediğin gibi terk edemezsin. Oraya çıktığın andan itibaren, Kanalın değil, Seyircinin sorumluluğuna girmiş olursun. Yaptığın her hareket, onlara yapılan saygısızlık olur… 40 yıllık yayıncı olarak tavsiyem: Program bitene kadar orda kalman gerekirdi. Son söz olarak “Böyle davranırsanız bir daha gelmem” diyip veda etmektir… Başka söyleyceklerini, basın toplantısı konusu yapsaydın daha şık olurdu… Ayrıyeten bu ilkte degil… Hatırla CB seçimi akşamı “Adam Kazandı” deyip ortadan kayboldun… Bu kayboluşla ilgili o kadar çok şey söylendi ki, halâ cevap veya yalanlama bekliyoruz… İstanbul seçimlerinde ne oldu… Binali çıktı, yanında yapmacık gülücük efektleri veren Fatma Betül’le birlikte “Kazandık” dedi… İmamoğlu, “Adamlar gene kazandı” diye sahadan çekilseydi, kazanacaklardı… Ama O ne yaptı: ikide bir ekranlara çıkarak gerçek rakamları ilân etti. Sonunda da kazandı… Buna rağmen, rakibi, ” Çaldılar” dedi…ikinci seçimde laf doğru çıktı. İmamoğlu’nun oylarının çalındığı anlaşıldı… Sen ise hiç direnmedin. Sana bel bağlayan kitleleri yüz üstü bırakıp, sırra   kadem bastın… Eskiden “Ölesiye Senatörlük” diye bir sistem vardı. CB Adaylığı sana ölesiye verilmiş bir paye değildir. Fazla ayak altında dolaşıp ortalığı bulandırma

Truvacı Metin Feyzioğlu‘nun ilk başlarda ki ortaya çıkışını hatırlıyor musunuz… Öyle bir lanse edildi ki, herkes “İşte CB adayımız” dedi… Şu an, hainliği dahil, Ataları dahil yerden yere çalanlar, o zaman yere göğe sığdıramıyordu. Allah’tan arşivlere artık herkes ulaşabiliyor… Peki utanan, hata yapmışız diyen var mı? Maalesef yok. Onlarda Millet’ imizin , balık hafızasına güveniyorlar… Biz mi… O zaman ne diyorsak aynısını diyoruz. Yani olduğumuz yerdeyiz, mıntıkamızı muhafaza ediyoruz… Gelelim neticeye. Bu isimler niye gündeme geliyor… Mevcudun yerini sağlamlaştırmak için… Med-Cezir olayı sürüp gidecek. Akıllanıp “Ne oluyor, Siz kimsinizdemez isek, temcit pilavı da, sürekli önümüze sürülecekOnlar muhalefet yapıyormuş gibi yapacaklar; iktidar, bazen ağzından kaçırdığı gibi “Böyle muhalefete can kurban” diyecek biz de, bitmeyen kayıkçı kavgasıyla gazımızdan kurtulmaya uğraşacağız…

Muhalefetten kim bu oyunun içinde görünürse, bilin ki hepsi, “Kripto AKP’lidir”. İster kızın ister ayrılın, ben doğru bildiğimi her fırsatta söyleyeceğim… Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor.

Güncelliğini hemen kaybediyor veya derhal örtbas ediliyor. Onun için unuttuğum şimdi aklıma gelen bir rezaleti sizlerle de paylaşmak istiyorum…Aydın’ın, Koçarlı diye bir ilçesi var. Hani şu meşhur, Topuklu Efe’nin Memleketi… Anlatacaklarım; böyle bir nimete, bu külfet dedirtecek cinsten… Bu Koçarlı’mızın, bir AKP’li Belediye Başkanı bir de AKP’li İl Başkanı var… Bunlar ne şartlarda nasıl bir helal altyapıyla oraya ulaştığı belli olmayan bir parayı dağıtıma başlıyorlar… Buraya kadar normal de olay bundan sonra başlıyor… İkisi de Gn. Merkez’e biri birilerini ihbar ve şikâyet ediyorlar… Parayı, ihtiyaç sahiplerine değil, eşe dosta dağıtıyor diye… Yorum yapayım mı? Yok gerek yok… Siz anladınız diyeceğimi

Sessiz sedasız olmasına rağmen iki defa, hatırı sayılır akaryakıt zammı yedik. Pardon, fiat ayarlaması…Bunlar, çok iyi durumda ki ekonomiler de olağan şeyler. Para bitince benimsenen iki yol var. Ya akaryakıta veya tekel ürünlerine zam... Parayı ertesi gün toplamaya başlarsın. Bir kimya mühendisi olarak söylüyorum. 230 TL’ye satılan bir litre rakının maliyeti 20-22 tl. Bu durum soygunculuğun da ötesinde… Haram, maram…Derdin oysa yasakla gitsin, ama o’nun üzerinden soygun yapma… Konumuzla alakası yok ama eski bir olayla bağlamak istiyorum… Vakti zamanında, ülke dağlarında, eşkıya hükümrandı. Koçerolar, Hamidolar, Tilki Selimler, Ömer Bezekler vs vs. Dönemin Başbakanı İsmet Paşa, seyyar jandarma, vs ile durumu, Devlet lehine çevirdi. Propaganda amaçlı, bölgeye gazeteci ordusuyla gitti… Bir yaşlı amcayı çevirip sormuştu. “Amca, eşkıyayı temizledik, memnun musunuz?” diye… Amca da ona “Siz bizi esas kravatlı eşkıyadan kurtarın, öbürüsüne bir çuval erzak verince bir daha uğramıyor. Kravatlıyı doyuramıyoruz. Nüfusa gideriz para, tapuya gideriz para” diye yakınmıştı… Anlayanın ne anladığına karışmıyoruz. İyi anlayanlar mümkünse, bana da anlatsınlar…

Finali, içimize dert olan +65 soytarılığıyla yapmak istiyorum… Beyler bir lütufta daha bulundular. Turizm amaçlı seyahatlere izin verilecekmiş. Ama, Otel rezervasyon belgesi, karavan kiralama sözleşmesi vs gibi saçma sapan bir sürü evrak isteniyor… Şehir giriş çıkışlarında, Emniyete bilgi de olursa sistem tamamlanır… Kendimi, Soljenitsin‘in, İvan Denisoviç’in Bir Günü Kitabında ki mahkûmlar gibi hissetmeye başladım… Allah hepinizin müstahakkını versin. Bizden elinizi, ayağınızı çekin artık… +65’e zulme Oy Yok

Yazının ortalarından itibaren, hüzün çökmüştü zaten. Ne yapalım, vedalar kavuşmalar, işin doğasın da var… Yahya Kemal‘den esinlenerek, şunu diyeceğim… Ayrılıkların en sevdiğim yanı, bizi kavuşmalara yaklaştırmasıdır… Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!