Sayın Genel Başkan; 700,000 üzerindeki üye sayısınızla kamu personelini temsil yetkisi sizlerin elindedir. Ve bundandır ki bu kahır dolu açık mektup sizlerin adresine postalanmıştır.
Sayın Genel Başkan; AKP hükümeti Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’le aynı üslubu kullanmanızı bir kenara bırakarak, bu kutsal ayda "emanet ihanet etmeyiniz" diyen iki cihan serverinin haykırışını size hatırlatmak isterim. Unutmayınız ki şu anda mecliste görüşülen yasanın en büyük vebali sizlerin üstündedir! Genel Başkan olarak sizin, vekilinizin ve yardımcınızın beyanatları ortada iken yasa tasarısında en ufak bir geri adım atma söz konusu değildir. Bu durum bugün meclisi ziyaret eden Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Bey’in Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Beyefendi ile yaptığı görüşmede tescil edilmiştir.
Sayın Bakan durumu hala değerlendireceklerini aktarmaktadır. Bu kadar vebal sırtınızda iken, Genel Başkan yardımcınızın açıkladığı "b" planınız var iken neden Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı iş bırakma teklifine bir cevap vermediğinizi kamu personeli merak etmektedir? İki konfederasyonun birleşimi ile bir milyonun üzerinde memurun iş bırakması bu durumun ciddiyetini hükümete yansıtmayacağı görüşünde misiniz? Oysa siz Zaman gazetesinin haberlerini yalanlarken hiç bir zaman eylemden kaçmadığınızı alenen beyan ediyordunuz. Şimdi ise üstü kapalı bir sessizliğe bürünüp beyanatlarla yetiniyorsunuz. Unutmayınız ki hiç bir söz eylem kadar etkin değildir.
Sayın Genel Başkan; Her konuşmanızda vesayetleri ve demokratik olmayan girişimleri ortaya koyanlarla mücadele edeceğinizi söylüyorsunuz. Ancak bu söylemlerinizin değerlendirmesi bir sözle anlamını çok güzel buluyor ; "lafla peynir gemisi yürümüyor"… Evet efendim, lafla gemiler yürümüyor. Sizler süslü cümlelerinizi kurduğunuz anlarda görüştüğünüzü söylediğiniz ve geri adım atacaklarından emin olduğunuz kişiler hiç savunma emaresi göstermeden hız kazanarak memurun haklarını gasp etmeye çalışıyorlar. Ve siz buna sadece seyirci kalıyorsunuz. Oysa bizler sizlerin samimiyetinizi inanıp uluslararası kuruluşların sizlerin hakkındaki kararlarını taraflı olarak verildiğini düşünmek istiyoruz. Ancak görüyoruz ki onların kararı tamamen objektifmiş!
Efendim; Bu yapılan düzenleme sizlerin hiç haz etmediği vesayet oluşturmak değilse nedir? Milletin üstünlüğü ortaya koyan, eşitlik üzerine kurulu anayasayı bypass etmek değilse nedir? Sözlerimizi sizlerin sözleri ile beraber değerlendirdiğimizde haklılığımız ortaya çıkmaktadır. Peki, o zaman alana inmek için neyi beklemektesiniz?
Müzakere yollarının tükendiğini görmeniz için yasanın meclisten geçmesini görmeniz gerekiyor? Dile getirmek istemiyoruz ama iş artık demagoji yapma zamanı değildir. Eğer bu sessizliğiniz ve oyalama taktiğiniz kurumlarda binbir emekle oluşturduğunuz yapılara zarar verecekse çıkın bunu açık yüreklilikle söyleyin…
Bize Mısır’da ki Esmaya sahip çıktığınız kadar sahip çıkın yeter. Bize dağdan inen teröristlere sahip çıktığınızın onda biri kadar sahip çıkın yeter. Bize iki cihan serverinin "emanete ihanet etmeyiniz" sözünü uygulamaya geçirip, sahip çıkın yeter.
Ya da GÖLGE ETMEYİN…