Millet işini gücünü bıraktı (mühim işlerini) akilliğe soyundu , yollara düştüler aslında yollar da pek işleri yok, lüks otellerde yemekler yiyorlar , içeriye almadıkları halka Sn. Başbakan ve ekürilerinin çizdiği yol haritası ve çözüm süreci ile ilgili hikayeleri anlatıyorlar; Ne anlatıyorlar ya da anlatamıyorlar girebilseydik izleyecektik, dinleyecektik. İçeri de kimler vardı tahmin etmeniz zor değil, yandaş , yoldaş ..İlk gün Merinos (MAKK) Atatürk kongre kültür merkezinde olacağını sosyal medyadan STK’lı , sendikalı başkanların arkadaşların açıklamalarıyla öğrendik (davet edildik(! )… Ooo bir gittik ellerimiz de çiçekler(yoktu tabi) bayraklarımızla, bu vatanda kahramanlar bayraklar ile karşılanır ama bilemedik, gelenler zibidi oldukları için, bayraklarımızı kaldıramıyorlarmış. Her yer polis bariyeri robokoplar savunmada. Kimin savunmasında? Akillerin… Kimin nabzını tutmaya gelmiş bunlar, basına kapalı toplantılarda. PKK’nın yandaşlarına yoldaşlarına ne anlatıyorlar, ya da Sn. Başbakan ve kurmaylarının oturmadık dedikleri ( belki de ayakta yapmışlardır) masalar da, taahhüt ettikleri gibi neyin pazarlığını yaptılar, PKK’nın başına taş mı düştü de bir günde silah bırakma ve çekilme sözü verdi? Ne vadettiniz, neyi babanızın malı gibi verdiniz açıklayın? ..
Neyse kaldığımız yerden devam edelim, Türkiye Kamu-Sen Bursa il başkanı Sn. Selçuk Türkoğlu ile beraber birçok başkan ve yönetim kurulu üyeleri, STK başkanları, üyeleri, birçok vatansever Bursalı (onlara göre bir avuç çapulcu) beklemeye başladık. Belene kampı kapısında bekler gibi! Protestolar ayyuka çıkarken, önümden bir adam (!) ezercesine “ben geçeyim, ben gireceğim” diyerek cüzdanını çok hafif araladı,” basın mensubuyum” dedi.. Ben bu arada Sn. Güvenlik müdürüne dil döküyorum, içeriye girelim diye, “bari iki kadın olsun, alın, bizden bu kadar korkmayın, bizim silahlarımız yok, sadece bu toplantıya katılmak istiyoruz, en demokratik hakkımız bunlar halka anlatmak için oluşturulup yola çıkmadılar mı?” Yok efendim Nuh diyor peygamber demiyor Sn. Müdürüm, “biz alamayız , biz yetkili değiliz” diyor; “kim o halde muhatabını getirin bize” diyoruz, orada duran bastıbacak bir adamı gösteriyor, tabi o da ağız birliği etmişçesine “hayır giremezsiniz” diyor ve kaçarcasına geri adımlarla kayboluyor, benim yanımdaki o basın mensubuyum diyen kişi içeri alınıyor ..
Bu arada keşmekeş devam ediyor, ben de o halde “onu aldınız, buyurun benim de basın kartım var” diyorum , bastırarak içeri girmeye çalışıyoruz .. Sen misin çalışan? Hücum!.. Robokopların arasında kaburgalarım birbirine geçti zannediyorum, cüzdanım, basın kartım yerlerde; benimle beraber bir bayan arkadaşım daha, ilk bariyeri bağırış, kargaşa içinde geçiyoruz.. Ama nafile kapılar, barikatlar bir tane değil ki? İkinci kapıdan geçemiyoruz, kadın güvenlik güçleri ellerimizden tutup bizi ikna çabasında o arada bağırıyorum, buraya kimler davetli, halka açık ise biz kimiz? Benim aslanlar gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığım ve kimliğim var, hadi onunla almadınız, Basın kartlarım var, size hangi kimlikle gelmem lazımdı benim içeriye alınmam için?..
Derken diğer görsel ve yazılı basın tüm haşmetiyle (!) görev başında, arkada kıyamet kopmuş durumda, bariyerlere hücum, içeriye alınmak istenmeyen Diyarbakırlı gazimiz protez bacakları ile bariyer üstünden atlamaya çalışırken coplar ve biber gazları konuşuyor (!).. Sloganlar ayyukta..! “Türkiye Türk’tür Türk Kalacak”, “Katil PKK İşbirlikçi Akepe”, Akepenin akili Bursa’dan defol”, vs. vs.. Biz tabi içeri alınmadan nazikçe kapı dışarı ediliyoruz (!) Biber gazlarına maruz kalan eski Bursa ülkü ocağı başkanımız ve diğer ocaklı arkadaşlara geçmiş olsun diyoruz ve Fatih Başkan şunu diyor “o kadar ekmeğini yemişiz bu vatanın (!) biber gazını yemişiz çok mu?..
Bin bir güçlükle içeri giren Selçuk Türkoğlu ve Ülkü Ocağı il başkanı Mustafa Biçki ve diğer bir kaç sendika başkanı çok sürmeden dışarı çıkıyorlar. İçeride kısa ve öz bir konuşma ile sadece bir akilin geldiği toplantıyı protesto ediyorlar, bu arada es geçemeyeceğim bir önemli olay var ki, o da içeriye bin bir meşakkatle giren gazimiz (Selçuk Çelik ) konuşurken, ona hitaben “sen sus seni mi dinleyeceğiz” diye çemkiren, ve gazimizin de o sinir harbiyle protez bacağını çıkarıp ona fırlattığı, sonradan kimliği açığa çıktı öğrendiğimize göre Ak Parti Nilüfer İlçe gençlik kolu başkanı bir genç adam (!) Gökhan Dinçer..
Sen ve ağa babalarının Türk vatandaşı şehit ve gazilerle işi olmaz evet siz onları dinlemezsiniz , Sosyal medyadaki profilinde hayran olduğun gibi Ahmet Kayaları, Hozan Beşirleri Yılmaz Güneyleri dinlersiniz …Onun için akillisiniz!.. (Sizler dinledikleriniz kadar ve başbakanınızın söylediği ve yetiştirdiği Müslüman gençliksiniz (!)).. Evet daha sonra Sn. Selçuk Türkoğlu’nun dışarıda kısa bir basın açıklamasından ve protestolardan sonra dağıldık, o arada biz dağılırken Işıklar Askeri lisesinden bir gurup öğrencinin apar topar içeriye alındığını öğrendik, bu da bir muamma (‘!), açıklanması gereken bir konu.. Beni şimdilik aşar.. Ertesi gün tekrar akil adamlar ve saz ekibinin Bursa ‘da buluşacağını öğrenene kadar ayrılıyoruz.. Arkası yarın selam ve sevgilerimle dostlar…
Not: (Bu arada yalnız değildik, bir çok sivil toplum kuruluşu ADD, Cumhuriyet Kadınları, TGB, Ülkü Ocakları, Türk Ocakları ,liseli üniversiteli gençler ve her saftan vatansever vardı, teşekkürler.)