Orgeneral Atilla Ateş 16 Eylül 1998’de Hatay’a gitti. Suriye sınırının sıfır noktasında tarihe not düşen bir konuşma yaptı. Ateş Paşa’nın “sabrımız tükendi” cümlesiyle biten o tarihi konuşma, Hafız Esad’ı dize getirmeye yetti. Ve Suriye terörist başı Öcalan’ı apar topar sınır dışı etti.
Suriye gibi önemli bir devlet, bir kuvvet komutanımızın konuşmasından ürküp geri adım atmıştı. Oysa bugün Cumhurbaşkanı, başbakan, muhalefet partisi liderleri, Genelkurmay başkanı açıklamalarda bulunuyor. Yetmiyor Milli Güvenlik Kurulunda kararlar alınıyor buna rağmen bir aşiret lideri dikkate bile almıyor.
Bu durumu Barzani’nin inadı olarak görmek ciddi bir yanlıştır. Barzani’nin bu kararlılığının arkasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine düşürüldüğü durumun önemli etkisi vardır.
ABD Türk Silahlı Kuvvetlerine rağmen bölgeye istediği şekli veremeyeceğinin yıllardır farkındadır.
Bulduğu ilk fırsatta TSK’yı hırpalamaya başladı. AKP iktidarıyla birlikte asker aleyhinde olumsuz propaganda kamuoyuna pompalandı. Askerin darbeci olduğu, başörtüsüne karşı olduğu, yan gelip yattığı ve daha birçok şey.2003 yılının Temmuz ayında Irak’ta askerimizin başına çuval geçirdiler. İlk darbe vurulmuştu. Bunların peşi sıra Ergenekon tutuklamaları başladı. TSK güven ve itibar kaybına uğradı, demoralize oldu, ikinci ciddi yarayı aldı.
Asıl sarsıntı 15 Temmuz kalkışmasıyla yaşandı. ABD, beslemesi FETÖ denen ihanet şebekesi eliyle bir tuhaf darbe girişiminde bulundu. Cihanı titreten Türk askerini sokaklarda kendi halkına dövdürttü, don, fanila görüntülerini dünyaya servis etti.
Barzani’nin referandum kararı TSK üzerinde oynanan oyunların sonucudur.
Askerimizin başına çuval geçirilmeseydi, Ergenekon kumpası ve 15 Temmuz darbe girişimine muhatap olmasaydı, Barzani buna cesaret edebilir miydi?
ABD’nin FETÖ terör örgütü kılıfı altında Türk ordusuna verdiği zararın boyutu önümüzdeki süreçte Türkiye-Barzani, ilişkilerinin seyriyle net olarak anlaşılacaktır.