Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Erdoğan’ın 15 Temmuz Miladı

 

Darbenin bir numaralı hedefi Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası üslubundaki yenileşme, normalleşme hatta milli şuur uyanıklığını işaret eden derin iz’an herkesi memnun etti.

Elbette ki yine iz’an sahibi olan herkesten bahsediyoruz.

Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı:

“15 Temmuz’a kadar AK Parti’ye oy verenlerden aldığınız güçle tüm Türkiye’ye hizmet etmek mücadelesindeydiniz. Artık tüm Türk milletine hizmet mecburiyetimiz var… Artık 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. En başta ben davranamam. İktidar partisi olarak AK Parti böyle davranamaz. Muhalefet partilerinin de aynı anlayışta olduğuna inanıyorum. Medyanın, meslek örgütlerinin, tüm grupların da aynı anlayışta olduğunu ümit ediyorum.”

Bu konuşma her açıdan irdelenmesi gereken önemli bir açıklama…

Bu bir dönüşümü icap ettirir her şeyden evvel…

“Her şeyden önce ben böyle davranamam” sözü sadece söylemde bırakılmayacak kadar önemli bir sözdür…

Artık bir eylem planı gelmelidir ardından.

Söz yetmez icraat icap eder…

Sayın Cumhurbaşkanımız bu korkunç ve cinnet halindeki darbenin ardından toplumsal psikolojimizin rayına oturması için ilk ivmeyi kazandırması gereken şahsiyettir.

Söylemleri yerindedir. Fakat tatbikat önemli…

Bu konuda ne yazık ki eski aparatlarla yola devam edildiği görülüyor.

İnsan bir dönem etrafına doluşan insanlarla çalışmak zorunda kalabilir.

Bunların kaçta kaçı kendisinin bulduğu şahsiyetlerdir acaba?

Ya da kendisi daha önceki davranma psikolojisini ısrarla sürdüren bir zat olmasın…

Hani o Süleyman Demirel’den alınan taktik…

Ucuz taktik…

“Bu köpek karşıda havlayacağına yanımızda karşıdakilerine havlasın…”

Bu çürümüş, eskimiş, pörsümüş, zavallı bir siyasetçi taktiğidir.

Kısa vadede sanki çıkar sağlar ama uzun vadede bütün siyasi arenayı ve bütün iş ve medya dünyasını böyleleri ile
doldurursanız bunların başkaca güç merkezlerine hizmet etmeyeceğine kim garanti verebilir?

Sayın Cumhurbaşkanı yerinde açıklama yaptı.

Kimse artık darbeden öncesinde olduğu gibi davranmamalı…

Evet, güçlü bir toplumsal mutabakata ihtiyaç var.

Fakat bu mutabakatın kalitesi de önemli değil mi?

Bir yazımda “Sayın Cumhurbaşkanının kurmay heyeti kimler” diye sormuştum.

Öyle ya Atatürk daha Samsun’a çıkmadan Erkan-ı Harbiye’sini tesis etmiş gibiydi.

Şu darbeci imamın bile kendince nasıl iç içe yönetim piramitleri olduğunu gördünüz.

Evet, Sayın Cumhurbaşkanı ne yazık ki yalnız…

Türkiye oysa hemen her sahada, hemen her konuda çok yetenekli kadrolara sahip…

Fakat bu kadrolar ne yazık ki yeterince yerinde ve efektif kullanılmıyor.

Dönelim Demirel’e…

Tamam, o basit ve hiç hazzetmediğim siyasi taktiğe göre havlaması ile mezkûr bir takım insanları yanına devşirdi ama aynı
zamanda ülkenin bir takım meselelerinde tarımdan sanayiye, şehircilikten ekonomi yönetimine en ehil insanlarla da teşrik-i
mesaisi olurdu. 

Benim görebildiğim kadarıyla bir takım siyasi hesaplarla bir yerlerde bulunan ve tehlike arz eden tipleri yanına almayı hüner
sayma devri geçmiştir.

Ehil kadrolara, bilgili insanlara danışmak ve onlarla iş yapmak devri gelmiştir.

Yine de kendileri bilirler…

Bizden söylemesi…

15 Temmuz sonrası pek yerinde bulduğum ifadelerinin tarihe anlamlı sözler olarak yansıması için peşinden gelecek eylem
planının önemine işaret etmek istedim sadece…

Başbakan Binali Yıldırım da bu minval üzre bir yönetişim ortaya koyacağının ilk şifrelerini daha darbe gecesi yaptığı ilk
açıklamayla ortaya koydu. Onun darbeyi gereğinden fazla abartmayıp “kalkışma sadece” şeklindeki yaklaşımı bir devlet
adamına yakışır tutum olduğu kadar, 7 Ağustos’ta meydan şamatasını bitirip milleti mesaiye döndürmesi de yine aynı devlet
adamlığı kararlılığıydı…

Yoksa bazı yerel yöneticiler kamyonlarını tank sevk idaresi gibi kullanmaya devam edeceklerdi…

Şimdi muhalefetin ve sivil toplumun desteğini arkasına alan ve memleketi artık bu kanserli hücrelerden temizledikten sonra
asıl mesaisine döndürme kararlılığında olan Başbakan ve Cumhurbaşkanı ikilisini olumlu icraatlarında alkışlamak
durumundayız.

Ama bu demek değil ki yaptıkları yanlışları gözardı edeceğiz…

Şu andan itibaren hemen devlette bir yeniden yapılanma projesi hayata geçirilmelidir.

Hemen şu andan itibaren Saraydan başlayarak bütün yönetişim kademelerinde ehliyetli ve liyakatlı hasbî memleket
adamlarının başka hiçbir çıkar gözetmeden memleket aşkıyla Türkiye’nin yeniden başarabileceğini bütün cihana ispat
etmelerinin vaktidir.

Evet, her kurumda yenilenme toplumsal bir taleptir.

Türk milleti darbelere karşı isbat-ı vücut eyledi velakin darbeleri yaratan ortamın bir daha ortaya çıkmaması için ehil bir
yönetişim talebini de hatırlattı…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!