Biraz spekülasyon yapalım.
Ne zararı var?
Hani ABD düşünce kulüpleri durmadan senaryo üretirlermiş ya…
Bizim ne eksiğimiz var?
Biz de bir takım senaryolar üretebiliriz…
Elimizden tutan mı var?
Aklımıza ipotek koyan mı?
Demokrasi geri geldi çok şükür…
Geldi ya da gelmedi ama o FETÖ denen örgüt iyice deşifre oldu ve demokrasi yolunda artık kendi kendimize engel olabiliriz ancak.
Yani ağzımızı bağlayacak ne olabilir ki?..
Demokrasi olan ülkelerde de spekülasyonlar yapma hürriyeti boldur.
***
Darbe başarılı olsaydı ne olacaktı?
Bugün bu spekülasyon üzerinde duralım birazcık…
Darbe başarılı olsaydı; darbeciler Batı eksenli bir küçük Türkiye yaratacaklardı. Bu da 2024 romanımızda olduğu gibi İstanbul ve çevresinin AB’ye girdiği iki kutuplu bir Türkiye profili demekti. Yani Konstantiniye Batı tarafından geri alınmış olacaktı. Ya gerisi? Geri kalan Anadolu’da Orta Anadolu Türkmen Devleti kurulacak fakat bu tamamına da hakim olamayacaktı… Suriye, Irak ve İran sınırına yakın bölgelerde kaos hükmünü icra eyleyecekti. Kaos ne demek? Şia, IŞİD, PKK, PYD, YPG ve daha nice Kürt, İran, Suriye etnik bölücüleri ile terörü metot seçen ne kadar İslam cemaati varsa cirit atacaktı… Yani ki iflah olmaz bir iç savaş… Bir türlü toparlanamayan Türkiye… Tabii bu senaryo içinde çok kan var. Bir müddet darbeciler direnebilecek ne kadar milli güç varsa onların tamamını içeri atacak veya katledecekti… Aman Allah’ım!
İkinci senaryoya göre ABD ve arkasındaki İngiliz Yahudi medeniyeti daha makul bir plan çerçeveleyecekti ve darbe sonrası makul bir iktidar hazırlayacaktı. Bu ne olabilir diye sorunca Gökçek’in tahminlerini yani Meral Hanımın Başbakanlık ihtimalini sadece günah savma ve suç yansıtma mekanizması olarak değerlendirirsek makul iktidar senaryoları arasında en önde geleni bence şu: AK Parti ile AKP farklılığını tebarüz ettiren ve geçtiğimiz dönemde mağdur edilen, zaman zaman da Pensilvanya’yı ziyaret eden trio… Öyle ya bu tiro da mağdur edebiyatından yararlanabilir.. Üstelik ABD eksenli dış politika son dönemde yara aldı. Türkiye Avrasyacı filan oldu. Bu çizginin geri gelişi ve huzur içinde mutmain bir AKP iktidarı sürekliliği kamuoyunu hiç de rahatsız etmez, bugün meydanları dolduranların kahır ekseriyeti böylesi bir iktidar modelini mümkün ki alkışlarlardı… Belki de kimileri ‘uzun adam’ın da çok yanlışları bulunduğunu hatırlatır ümmetin yeni adamını tayin ederlerdi… Bu senaryo üstünde duranlar çoğunlukla Erdoğan’a yakın medya… Gerekçeleri de darbenin haber verilmemesi ve kimilerinin nedense hâlâ görevlerinde durmayı başarması…
Üçüncü senaryo millî hükümet modeli… Darbeciler bütün siyasileri içeri aldıktan sonra bütün partilere birer kayyum atarlardı. Kayyumlar eliyle siyasi partiler temsil edilirdi. Bunların eski oylarına göre da hükümet oluşturulur ve teknokratlardan oluşan yeni bir yapı tesis edilirdi. Danışma Meclisi de mümkündür böylesi dönemlerde… Bunun uzun vadede başarılı olması mümkün olamayacağından seçim tarihi ilan edilir ama bütün partiler kapatıldığından siyasette yeni şekillenme için o çok bilmiş akademisyenlerimize çok iş düşerdi. Bu ihtimalin pek güçlü olduğunu sanmıyorum.
Dördüncü ve en mümkün ihtimal de şeriatın ilan edilmesi ve Fethullah Gülen Hocaefendi diye alayu valayla terörist başının ülkesine dönmesidir. Fethullah Gülen tıpkı Humeyni gibi ülkesine döner ve bizzat yönetime el koyar. Bütün devlet daireleri, bütün meclis, (tabii bu arada kafasına göre yeni meclisler de kurardı… Ne bileyim Kırık Testi Meclisi… Şura-yı Altın Nesil gibi…) bütün ordu, üniversite yeniden şekillendirilirdi. Elbette katli vacip olanlar katledilir, ıslah edilmesi gerekenler de artık ne türden ıslah metotları icat ederse Mesih, ona göre terbiye edilirlerdi. Keyfe keder bir yeni İslami devlet yönetişimi… İlk iş olarak da Şia’ya karşı küresel bir mücadele gerçekleştirmek ve İran’a savaş açmak. Öyle ya savaş hem milli bilinci artırır hem de mezhep fanatizminde insanları birleştirirdi.
Bu senaryoyu ben bile dillendirmekten korktum. O yüzden 2040 romanımda sizlerle paylaşacağım. Bugün için mevzubahis edilmesi bile yanlış…
***
Gördüğünüz gibi bütün ihtimaller bu cinnet halindeki darbe girişiminin ne kadar yanlış sonuçlar doğuracağının kanıtı…
Sizin gönlünüze hoş gelen bir ihtimal var mı?
***
O zaman bizim Nihat’ın dediği gibi şimdi Tayyip Bey’e muhalefet sırası değil. Milletin istikbali ve selameti mevzubahis.
Milli varlık muhasebesi vicdanımızın birincil amili olursa gerisi teferruattır.
Evet, mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
Muhalefet bugün için artık teferruattır…
Ama demokrasi ve hürriyetler ne darbede, ne de darbeye karşı darbelerde rafa kaldırılamaz.
Bizi Allah ile aldatanlara karşı en büyük silahımız yine bin yıllık terkibimizin mayasına müracaattır.
O maya da Allah’a şükür hiç kimsenin istikbal meselesi değil, milli varlığımızın idamesi şuurunun çelikleşmiş ifadesidir.