Ortada bir darbe var.
ABD, FETÖ konusunda ayak diriyor.
Türkiye’de ise kursa gidenler bile işten atılıyor.
Demek ki “filler tepişir çimenler, çiçekler ezilir” kuralı yine geçerliliğini koruyor.
Asıl FETÖ’cüler yine belediye başkanı…
Asıl FETÖ’cüler yine iş adamı…
Asıl FETÖ’cüler yine yükünü almış gidiyor.
Asıl FETÖ’cüler partide hala etkin.
Şu, soru çalıp kul hakkı yiyenler…
Şu, belediye başkanı ile ortaklık kurup bir sürü AVM açanlar…
Şu, telefonla seçim öncesi Hahambaşını arayanlar…
Hahambaşına Fethullah Hocayı aratanlar…
Hocanın da Ankara’yı arayarak bir dönem daha belediye başkanı adayı olmasını sağlama süreci dile gelse de bir konuşsa…
O zaman bugün bazı geceler sözde meydanlarda demokrasi şöleni tertip edip halkı kandıranlar nereye kaçacak?
Yargı, sonuna kadar gitmeli…
Eğer bu ülkede adalet varsa…
Adaletin kırıntısı kalırsa…
Sonuna kadar gitmeli ve ahmaklardan hesap sormalı…
Kandırılanlardan da…
Ben niye kanmadım o zaman?
O kadar yalvardık şu Müslümanlara…
Yapmayın etmeyin dedik…
Bu gidiş gidiş değil…
Nurculara bile…
Bir tek adam üstelik de okyanus ötesinden bu ülkenin dini yapısını tekilleştiriyor ve küresel bir güce monte ediyor.
Yarın çok geç olabilir dedik…
Bir tek Müslüman akım, dergâh, tarikat, grup, cemaat, dini önder çıkıp da yanlıştır bu FETÖ işi demedi…
Dediyseler de ancak çok yakın dost meclislerinde, kimse duymasın kabilinden.
Yani hiçbir yaptırımı ve önleyiciliği olmadan…
Diyanet dâhil…
Şimdi bol keseden devlet ve demokrasiyi kurtarma fazileti ne yazık ki gecikmiş bir idrak olarak sırıtıyor.
İdrak gecikmesi diyorum ben buna…
Bilen bilir…
Devlet adamlarına sesleniyorum…
Yaptınız bir hata lütfen daha kötüsünü yapmayın…
Kandırıldınız, tamam; ahmak tarafınıza geldi, oldu bir kötülük.
Türkiye’yi mahvettiniz.
Her yere paralel yapıyı yerleştirdiniz.
Onları en üst makamlara çıkardınız.
Onlarla her türlü işbirliğine girdiniz.
Tıpkı darbenin arkasındaki karanlık CIA ajanlarına inandığınız gibi onlara da inandınız.
David Phillips, Henri Barkey ve Graham Fuller…
Ne kadar bu isimlerin altını çizdik oysa…
O kadar kitap yazdık hepsinde de foyalarını ortaya koyduk.
Kürt sorununun çözümü dalgasında da…
Demokratikleşme mavalında da…
Bize inanmadınız onlara inandınız…
Eee ne oldu şimdi?
Anladınız mı artık kim dost, kim düşman?..
15 Temmuz günü İstanbul’a karargâh kuran kim idi?
Graham Fuller ve avanesi değil mi?
Artık kandırılmayın lütfen yeni yeni tezgahlar tarafından…
Türkiye bir sürü ahmağı yine başında belediye reisi ve bakan olarak görmesin…
Yazık değil mi bu kadar kahtı ricale tahammül eden Türkiye’ye?…
Artık emaneti ehline verin…
Ehil polislere…
Ehil askerlere…
Ehil akademyaya…
Ehil siyasete…
Ehil bürokratlara…
Ehil teknokratlara…
Ve ve ve…
Ehil yargıya… Adalet adamlarına…
Çünkü Allah emrediyor:
“Ey o bütün iman edenler! Allah için duran hâkimler, adalet numunesi şâhitler olunuz ve sakın bir kavme olan buğzunuz, kininiz, husumetiniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide, 5-8)
Darbenin arka planındaki küresel gücü, ABD’deki derin yapılanmayı, Türkiye’deki asıl uzantılarını hesaba çekmeden garibanı tutup hesap soramazsınız…
Siz de kandırılmıştınız, kandırılanları keşfetmelisiniz…
Masumları ayırt etmelisiniz… Yok öğrenim hayatında paralel yapının dershanesine gitmişmiş de…
Ulan gitmeyen mi var?
AK Parti’li bazı bakanların da çocukları gitmedi mi o kurslara..
Hatta bizzat okullarına…
Birçok yandaşın Pensilvanya’da nasıl etek öptüğünü bilmiyor musunuz?
Azgınla garibanı ayırt etmek düşüyor şimdi Türk yargısına da, polisine de…
Gizli FETÖ’cülerin oyununa gelip de masumların peşine düşüp asıl ajan provokatörlerin kaçışına izin vermeyin…
Millete kıyanların derin ilişkisini ortaya çıkarmalısınız…
Darbecileri ancak o zaman bir daha bu millete kast edemeden tarihin tozlu sayfalarına gönderdiğiniz gibi onlara gerçekten en büyük cezayı verebilirsiniz…
En iyisi Sayın Cumhurbaşkanına hitap etmek…
Sayın Cumhurbaşkanım!
Mağduriyetin ne olduğunu en iyi siz bilirsiniz…
Ve satır aralarındaki mesajlarımı…
Lütfen darbecilerden hesap sorulması işinin sulandırılmasına izin vermeyin…
Bir kez daha sütre gerisinde gülen darbeci bıyıklarıyla oynamasın, göbeğini kaşımasın…
Bu işi ehil olanlara verin…
Ve size pek yakın duran asıl paralel yapıyı keşfedin…
