Merhamet duygusu, milliyetimizin burçlarından en muhkem olanıdır.
Millî hasletlerimiz arasında üçüncüdür.
Birincisi samimiyet, ikincisi mesuliyettir.
Bu üçüncü burcumuz ilk ikisini tahkim eder.
Merhamet ve sadakat iki kardeştir. Sadakat burcu handiyse merhamet burcuna bitişiktir.
Bize emanet edilen bütün her şeye merhametle yaklaşırız.
Bu bir şehir, bir çevre, bir hazine, bir kimlik, bir devlet, bir topluluk da olabilir.
Sadece bizi biz yapan değerlerde bu hassasiyeti göstermeyiz; bizimle alakası olmayan ama bize emanet ne varsa ona merhamet göstermek boynumuzun borcudur.
Devlet adalet üzre yaşar.
Adaletten sapan devletin yaşamasına lüzum yoktur.
Mizan şaştı mı her şey şaşar.
Merhamet ve adalet duygusunu yitirmiş kim olursa olsun sonu yakındır.
Merhamet bize bin yıllık terkibimizin emanetidir.
Bu toprakları vatan yapan ruh kökümüzün, mayamızın alamet-i farikası bu hasletimizdir.
Her kavimde bu kadar yüksek makam kazanmamıştır. Davranış kodlarımızın, ıramızın mahiyetini anlamak isteyenler bu hasletimizi tetkik etmelidirler.Bize emanet edilen halkların dili kaybolmuş, kültürel değerleri iğdiş edilip çöpe atılmışsa da, velev ki bizzat kendileri tarafından ihmal edilmiş olsa da onları koruyup kollamak, yaşatmak gerekirse diriltmek bizim işimizdir.
Bizim tarihimizde onun için asimilasyon denen bela yoktur. Kırıntısına bile rastlanmaz.
Şimdi merhamet ettiklerimiz ihanet çemberine duçar olmuşlar.
Emperyalizmin oyuncağı haline gelmişler. Güya onları temsil iddiasında olanlar bu merhametli millete sırt çevirmişler ve kuyusunu kazmaya çalışıyor.
Elbette ki hainlerinin cezası verilecek, elbette masumların kanına girenler layık oldukları şeye kavuşacaklardır.
Ama merhamet hissi, hasleti meziyeti rafa kaldırılamaz.
Bizi biz yapan değerlerin yaşatılması her şeyden güvenliğimizden bile önemlidir.
Aksi takdirde yozlaşır ve merhametsiz olunca kendimizi inkâr eder hale geliriz.
Kendimiz olamayınca da iddia ve kimliklerimizin hiç ama hiç manası kalmaz.
Devletimiz dikkatlice terör belasıyla boğuşuyor.
O kadar şehit vermemize rağmen milletimiz asıl kimliğinden bir şey kaybetmiyor.
Merhamet hissini yitirmiyor.
Hala merhamet hissiyle teslim olanlara katil bile olsalar bağrını açıyor. İçi yansa da merhametli millet olmanın dışına asla çıkmıyor.
Bunu hangi batılı ülke anlayabilir ki?..
Üç milyon mülteciye aziz misafir muamelesi yapmaya devam ederken içinden çıkan teröristi ayrı mülahaza edebiliyor hala…
Bunu hangi batılı ülke yapabilir?
Üç milyonu misafir ederken biz, onlar birkaç bin mülteciyi öldürmeye kalkıyorlar. Olmadık işkencelere maruz bırakıyorlar.
Üstüne üstlük bir suçlu arayabiliyorlar ve bizi işaret ediyorlar.
Seksen öncesi bir dergi manşetimiz vardı:
“Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır!”
Yavuz Köprüsü açılırken aklıma geldi…
Hayırlı olsun…
ZAMAN – Zaman
İki Zaman vardı.
Biri benim Yeni Düşünce yayın müdürü olduğum dönemde desteklediğim Zaman, diğeri o ekipten sadece Fehmi Koru’nun tutulup diğerlerinin ayrıldığı Zaman…
Kimler yoktu ki?
Mehmet Doğan, Nabi Avcı, Muhsin Mete, Adnan Tekşen, Necmettin Türinay gibi kalemler…
Ve cemaat o gazete etrafında büyüdü, büyüdü, büyüdü…
Sonra patladı.
Keşke patlamasaydı…
Ama kimse bizi dinlemedi…
Bunları niye yazdım?
Ahmet Hakan hatırlattı da ondan…
Göç ve Batı’nın İmtihanı
GÖÇ konusunda çok yazdım. Yıllarca…
Devlet aklı beni dinleseydi bugün bu boyutlara gelmezdi.
Batı kafası bizim iyi bir misafirperver olmaya yatışımızı izleyip sorunu üstümüze yığdı. Eğer stratejik bir göç politikamız olsaydı bugün belki de AB üyeliğimizi konuşuyor olacaktık.
Şimdi Batı imtihanda…
Daha baştan çuvalladı Batı Medeniyeti.
Ama biz onların ayıbını örtmeye çalışıyor gibiyiz.
Batının suçu da üstümüze kalacak gibi…
Bari Batının iç yüzünü evrensel olarak anlatabilsek…
Milliyetçilik Çalıştayı
Günlerdir üstünde durduğum Milliyetçilik Çalıştayı milliyetçiliğin en büyük sivil toplum örgütünde nihayet başladı.Fakat bu çalıştayın kendi iç trafiğimizde yapılıp edilmesi doğru değil.
Dışa açılmalı…
Türk dünyasına da…
Türkiye içinde bizim mahfillerden olmayan ama lehte aleyhte bu konu etrafında yazıp çizenlere de yer verilmeli, onları da dinlemeli…
Hatta dünya yüzünden de farklı görüş ve düşünceler bu çalıştayda teati edilmeli…
Hayırlı olur inşallah…
RUBAİ: Merhamet
Merhamet ve sadakat iki kardeşti evveli
Yansa kardeşinin bağrı yanar tüm tevekkeli
Şimdi kin ve haset sardı cemiyetin bağrını
Şimdi riya galiptir ve ihanetse kuvveli.
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı