Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Millet Ve Milliyet Çağı Yeniden Başlıyor

Birgül Ayman meselesi devlet meselesi haline geldi.

Önce söz birliği etmişçesine TV kanalları, Türk ulusal kimliğini tebarüz ettiren hanım milletvekilinin boynuna ırkçı yaftasını astılar. Sonra kendi içlerinden Ayman’a destek olanlar çıktı. Zira CHP Genel Başkanı da Ayman’ı eleştirmişti ve geniş kitlelerde Ayman’ı ipe ya da giyotine gönderecek kamu vicdanı teşekkül etmemişti. Bu millet-i umuminin vicdansız olduğu anlamına gelmiyor ve Ayman’ın sadece önceki yazımızda söylediğimiz gibi geldiği siyasi geleneğin literatür sorunundan kaynaklanıyordu.

Türklüğün bir üst kimlik ve bir oluş meselesi olduğu sadece asrımızda değil daha Vani Mehmet Efendi zamanında bile bilinen bir gerçektir.

Hatta Fatih’in çağdaşı Bizanslı bir tarihçinin Eyüp Sultan Hazretlerinin mezarı başında dediği gibi bir oluş meselesidir Türklük.

‘Bu zat Konstantinopolis’i kuşatan Arap cengâverlerden olup büyük saygı gören bir Türkdürür.’
Millet kavramı bugün batının ‘nation’ sözcüğünün karşılığında kullanılsa bile biz sosyolojisinin icabı derununda tarihsel karşılıklarını da ihata eden bir birliğin adı olmuştur.

Osmanlı zamanında da millet kavramı tartışmalı bir kavramdı. Önceleri cemaatler, özellikle azınlık cemaatleri ayrı ayrı millet olarak tarif edilmiş; diğer bütün Müslümanlar da bir millet sayılmıştır. Vani (Van’lı)Mehmet Efendi, Türklüğü bir millet olarak tarif ederken işte böyle bir kabuller halkası içinde onu bir ‘oluş’un izini sürer gibi yorumluyordu.

Osmanlı millet sistemi Fransız devrimine kadar geçerliliğini yürütmüştür. Doğru… Milleti böylece bir ümmet karşılığı kullanmak mümkün olabilmiştir. Ancak siyasal alanda geçerli olan kabullerin sosyal hayatta da hükümferma olduğunu ileri sürmek öyle kolay değildir. Baştan beri sıkıntı vardır aslında.
Esasen siyasal yapının yani devletin açılıp genişleyebilen daralıp küçülebilen demografik yapısına uygun sosyolojik temeller bulmasından daha tabii ne olabilir? Millet kavramının elastiki oluşu onun sürdürülebilir olmasına da hizmet edegelmiştir. Yoksa bugün bile bazılarının söylediği gibi bir kolaycılık ve ezber meselesi değildir. Bizde millet’in ümmet karşılığı kullanılması bir şeriat ve ilmihal meselesi değildir ve fıkıhçıların da işi olarak görülmemiştir.

Değerli dostum Beşir Ayvazoğlu meseleyi özetlediği yazısında belirttiği gibi millet sistemi Fransız devrimiyle çatırdamaya başladı. Yeni kavramlar ve içerikler icad edilmeliydi.

“Tarihçilerin “Millet Sistemi” dedikleri bu uygulama, Osmanlı hâkimiyetindeki Ortodokslara Rusların, Katoliklere Fransızların, Protestanlara da İngilizlerin hâmilik rolünü üstlenmeleri ve Fransız İhtilâli’nden sonra yayılan fikirlerin etkisiyle hızla çözülmeye yüz tutmuştu.

   Tanzimat Fermanı’nda hâlâ eski alışkanlıkla “ahâli-i İslâm” ve “milel-i saire”den söz edilse de, mezhep farklılığına dayalı millet sisteminin yerini artık etnik farklılıklarını vurgulayan halklar almıştı. Bu fiilî durumu anlamak ve açıklamak için yeni kavramlara ihtiyaç hissediliyor, özellikle Fransız İhtilâli’nin ürünü olan “nation”un karşılığını bulmak gerekiyordu. Önceleri “etnik grup” karşılığı olarak kullanılan “kavm” ve “cins” kelimelerinin yanında, “ümmet”, “millet” ve “ahâli” gibi kelimeler de ortalıkta dolaşmaya başladı. Nasyonalizmin Fransız İhtilâli’nden sonra bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldığını söyleyen Ahmet Cevdet Paşa, “kavm” kelimesini tercih ediyor ve “nationalite” karşılığı olarak “kavmiyet”i kullanıyordu.

   Ancak “nation” karşılığı olarak “millet” kelimesini tercih edenler de vardı; mesela Basiret gazetesinde çıkan bir makalede, millet oluş, ortak dile ve âdetlere dayandırılmıştı. Ali Suavi ve Şemseddin Sami “nation” karşılığı olarak “ümmet”i tercih ediyorlardı. Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türkî’de “Bir din ve mezhepte bulunan cemaat” diye açıklanan “millet”in “nation” anlamında kullanılmasını eleştirmiştir. Çeşitli yazılarında bu fikrinde ısrar eden Şemseddin Sami, devrin genç aydınlarından Sâmih Rifat’ın şiddetli itirazıyla karşılaşmışsa da “ümmet” kelimesi bir ara ön plana geçmiştir. Basiret gazetesiyle Bosna’da çıkan Gülşensaray gazetesi arasındaki tartışmaya İbret gazetesinde üçüncü taraf olarak katılan Nâmık Kemal de “ümmet”i tercih edenlerdendi.

   Ne var ki “ümmet” tutunamayacak, “nation” karşılığı olarak hızla yaygınlaşan “millet” kelimesi İstiklâl Marşı’yla da zihinlere kazınacaktır.

   Anadolu’da verilen büyük mücadelenin “Millî Mücadele”, bu mücadelenin ruhunu ifade eden marşın “Millî Marş” olduğu unutulmamalıdır. Millî Mücadele sırasında Sivas’ta çıkarılan gazetenin ismi İrâde-i Milliye idi, daha sonra yayınına Ankara’da Hâkimiyet-i Milliye ismiyle devam etti.

   “Millet” kelimesi bir kavram olarak “nation” anlamında kullanılmakla beraber, herhangi bir etnisiteyi değil, aynı tarihi, aynı kaderi paylaşan ve başta din olmak üzere ortak değerlere sahip olan bir topluluğu ifade ediyordu. “Millet”, aslında son derece önemli bir mutabakat metni olan İstiklâl Marşı’nda tam da bu anlamda kullanılmıştır.”

Her ne kadar okumuş çevre(ve tabii ki saray), batıdaki devrim sonrası ortalığı kasıp kavuran yeni kavramlara karşı kendi ıstılahlarını yeniden keşfetmeye çabalasalar da sosyolojik yığınlarda makes bulmayan entelektüel çabalar olarak kalıyordu yapıp ettikleri…

Beklenirdi ki ülkemizde milliyet ve millet kavramı artık bir mutabakat halinde kendi sosyolojimizin desenlerini taşısın. Öyleydi de… Milliyetimiz din birliği, soy birliği, tarih birliği, ülkü-ideal birliği, siyasi birlik, ortak yaşama iradesi vb. umdeleri kapsıyordu.

Ulus lafzına gelince o da Moğolcaya aslında Türkçeden geçmiş bir kavramdır. Ş ve s harflerinin zamanla ve Orta Asya halklarının fonetiği ile ilgili olarak değişmiştir. Üleş kelimesinden gelir. Hem bir oluşun hem de bilinen üleşmenin yani ortak yaşamın bir sosyalist ekonomi politiğin ifadesidir.  Geçen yazımızda da altını çizdiğimiz biçimde milletten daha dar bir anlamı vardır. Ulus, budun, kavim, boy vb milletleşme aşamasında bir büyük birlik vizyonu ve misyonu içinde erimesi gereken ama kültürel birikiminin de gelecek kuşaklara taşınması gereken kavramlardır. 

Millet yerine ulus konması doğru olmamıştır. Kafa karışıklığını artırmıştır.

Şimdi milliyet ve millet çağı tekrar başlıyor. Belki hayırlı olur.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!